1/4

Test Drive Unlimited 2

Erman Demirci 11.02.2011 - 14:49
Bu yarış, kırk çiçekten toplanmış bal özü gibi
İlk Test Drive Unlimited büyük bir online akım başlatmak için doğru zamanda çıkmıştı ve hala devrim niteliği taşıyabilecek kadar farklıydı. Tabii ki, Burnout Paradise da aynı geniş evren ve 8 kişilik çoklu online modu desteğiyle gelmişti, lakin TDU bildik bileli online’dı ve her zaman dünyanın dört bir yanından oyuncuları birbirlerine bağlıyordu. Hawaii adasında nereye giderseniz gidin her zaman peşine takılacağınız bir çete veya 200 km/sa hızla kafadan toslayabileceğiniz bir sürücü bulunabiliyordu. Binlerce kilometre uzunluğundaki yollar, yüzlerce yarış türü, yüzden fazla araba ve çift tekerli taşıt seçimleri mevcuttu. Milyonlarca dolar verip aldığımız evlerin sadece garajını kullanıyorduk. Evet, TDU böyle bir oyundu ve 4 yıllık beklemenin ardından zengin şımarık çocuğu yarışı geri geliyor.

Macun Firarda

TDU2 bizi İspanya’ya, İbiza’ya götürüyor. Söylenene göre İbiza en az 20 saatlik bir içeriğe sahip ve uydu fotoğrafları kullanılarak gerçek geometrik özellikleriyle tasarlanmış. 10. seviyeye gelince -ki seviye sınırı şimdilik minimum 60 olarak gözüküyor- İbiza Havaalanı’nı açmış oluyoruz, bu da bize Hawaii’ye uçup orijinal TDU1’in yenilenmiş ve güzelleştirilmiş haritalarında, o 600 kilometrelik süt gibi asfalt yollarda uçarcasına yarışma fırsatı tanıyor. Eğer yatınız varsa o zaman git gel mesafesi bir tuş kadar yakınımızda oluyor.

Test Drive Unlimited 2
İlk oyunda bazı problemler vardı; el freni çekince kıç atan araba, -normalde sürerken de zaten kibrit kutusu gibi hissettirdiğinden- gözümüze çok kötü gözüküyordu. Dönen arabalar sanki ön teker kullanarak değil ortada gözükmeyen hayali bir teker üzerinde dönüyordu, tıpkı çocukluğumuzda oynadığımız o duvarlara çarpınca farklı yönlere döne döne giden yanıp sönen ışıklı oyuncaklarımız gibiydi. Motosikletlerde durum daha da vahimdi, öyle ki oyun çıkış tarihinden uzun bir süre sonra bile mecburiyetten dolayı yama yayımlanmıştı. Tek sorun sürüş değildi, grafik açısından da rahatsızlıklar vardı. Dar boğazlar hızlı gidilen hızlarda bize arkadaşlık ediyor, kaplamalar kaplanmaya çalışırken takılmalarla bizi yalnız bırakmıyordu.

Bu kadar kabarık bir liste karşısında oyunun yapımcısı Eden’in attığı ilk adım hataları gidermek oldu. Araba sürüşünde ise bana göre doğru bir karar olan yarı simülasyon yarı arcade tarz olan o sevdiğimiz (Race Driver: Grid gibi) sürüş geldi. Bunun sonucunda TDU2 daha berrak bir sürüş, pürüzsüz ve detay manyağı kaliteli kaplamalar ilk düzeltilirken; 2 saatlik çevrim içindeki gece/gündüz değişimi ve hava şartlarının grafiklere dahil edilmesi ile güçlendi. Sonuç olarak ikinci oyun farklı bakış açısıyla türün yeniden yorumlanmış halinden öte, zaten tutmuş bir serinin ufak tefek, kimi yerlerde de önemli denebilecek geliştirmelerle ilk oyunun yeniçağa taşınmış hali olarak düşünülebilir.