ArtılarDetaylı ve eğlenceli, saatler vadeden oyun içeriği
EksilerSeslerde kopukluklar, ufak hatalar
"Yazı için Süha Kozbey'e teşekkür ederiz."
Üzerinde yaşayan herkesi tanıdığınız, fakat etrafındaki sularda yüzen
köpekbalıklarının karadaki versiyonlarını da barındıran ve her şeye rağmen mutlu
mesut yaşadığınız ufak tropik bir adada, çok cüzi bir maaş alarak ömrünüzü
geçirmek ister miydiniz? Sizi böyle bir ada bekliyor, ama sıradan biri olarak
değil, dertlerinin önemli bir kısmı "İsviçre banka hesabı" ile ilgili olan biri
olarak. Aksi durumda bu adada yaşamaktan zevk almanız bazen söz konusu bile
olmayabilir.
Bir şehir planlama oyunu olarak baktığımızda, son derece detaylı ve verdiğimiz
kararların sonucunu çok etkili biçimde hissettiğimiz ender yapımlardan biri
Tropico 3. Diğer sürümlerinin üzerine eklenmiş bir çok ayrıntının yanında,
oyunun 3D bir motora sahip olması ve "Presidentesi" olduğumuz, dışarıdan
bakıldığında çok sevimli görünen küçük adamızın sokaklarında daha önceden
seçebildiğimiz avatarlarla (Fidel Castro, Che gibi) yürüme imkanı vermesi,
oynarken strese sokmayan, zaman zaman kahkahalara boğan bu oyunun tuzu biberi.
Detaylara girmeden önce, gerçekten çok etkili ve mantıklı mekaniklere bağlı
olduğunu belirtmeliyim. Ekonomi okuyanlar için bu oyundan tez bile
hazırlanabileceğini iddia ediyorum. Tüm bunları sıkılmadan düşünmek, sonuçlarını
beklemek ve göze hoş gelen, döner sermayesi olan, hem endüstri hem de turizm
canavarı bir adayı, nereden nereye götürdüğünüzü görünce siz de bana hak
vereceksiniz.
Köylü milletin efendisidir
Gerçek zamanlı işçi, maaş, üretim, tarım, turizm, alt yapı ve sosyal hizmetler
diktatörlüğü yapıyoruz kısaca. Bunların içerisinde çalışanların veya işsizlerin
hayatları konusunda bile söz sahibiyiz. Birçok farklı binayı gerektiği zaman
gerekli yerlere yapıyoruz ve bunların yanında, bazıları için belirli bir miktar
para ödeyerek uygulamaya koyduğumuz devlet politikalarımız mevcut. Tüm bunları
ister yalancı bir politikacı olarak, istersek de halkın refahı adına yapıyoruz.
"Tropico 3 amacı doğrultusunda oldukça güzel grafiklere sahip."
Adanızdaki popülasyon ideolojik bir kimliğe ve dolayısıyla ideolojik gruplara
ayrılıyor. Zaten korkunç diktatörlüğünüz önündeki en büyük engel de halk oluyor
ki, asiler sarayınızı dinamitle havaya uçurduğunda, bunun dikkat etmeniz gereken
önemli bir konu olduğunu anlıyorsunuz. Adanın sahibi olarak halkınızı mutlu
etmeye veya geleceğe umutla bakmasını sağlamak zorundasınız. İkinci seçenekle ne
demek istediğimiz anladınız sanıyorum. Politikacılar gibi, seçimlerden önce
vaatlerde bulunuyorsunuz kısaca. Bunlardan işinize geleni yapıyor, gelmeyeni de
bir kenara koyuyor, paranız cebinizde hatta banka hesabınızda, ofisinizin güzel
ortamında sefanızı sürüyorsunuz.
Her şeyin başı eğitim mi?
Günlük hayatımızda çok sık karşılaştığımız bir konudur bu. Yaşadığımız dünyada
gerçekten de böyledir, ama dışarıyla ilgisi bir yere kadar "Tamamen duygusal"
nedenlere bağlı, toprakları ve madenleri zengin, turizm potansiyeli çok
yükseklerde olan bir coğrafya için en azından emekleme döneminde bu doğru değil.
Eğitimsiz bir popülasyona sadece "Yaşayabilecekleri" kadar maaşla tarlalarınızda
çalıştırıp, oturduğunuz yerden para kazanırken, etrafı daha da yaşanabilir hale
getirdiğinizde istihdam sorunu ile karşılaşıyorsunuz. Büyüyen popülasyon sosyal
hizmetleri de devreye sokmanızı gerektiriyor ve böylece yavaş yavaş küçük bir
köyden, kocaman bir şehre doğru gitmek zorunda kalıyorsunuz. Hal böyle olunca,
kalifiye personel gerektiğinde eğitim konusunda sıfırsanız daha çok para
ödeyerek ada dışarısından personel getiriyor ve sorunu geçici olarak
hallediyorsunuz. Endüstriyi rayına oturturken bu sorun yine ortaya çıkıyor ve
üretim kapasitenizi yükseltmek adına, fabrikalarınızda daha fazla mühendis
ihtiyacı hissettiğinizde artık eğitim alanında yatırımları sadece entelektüel
kesimi memnun etmek için değil, cebinize girecek para için yapıyorsunuz.