1/10

Ustalara Saygı Kuşağı

Yusuf Tansu Büyüktalaş 3.06.2010 - 12:31
Kimler geldi kimler geçti...
Bazı oyunlar vardır, anlık eğlence isteğimizi tatmin eder. Bazı oyunlar vardır, yüzüne bile bakılmadan unutulur gider. Birde üstatlar vardır, üstünden seneler geçse de, teknoloji başını alıp gitse de, raflarımızın ve arşivlerimizin en görülebilir kısmında yerini alır. Ne zaman oynarsak oynayalım, ilk günkü gibi zevk verir. Ustaları bir kez daha anıp önlerinde saygı ile eğilelim. İşte bizlerin gönlünde taht kuran oyunlar:

Fallout

Yapımcı: Black Isle Studios
Yayıncı: Interplay
Çıkış tarihi: 30 Eylül 1997

Bir kadeh nükleer radyasyon

Dünya koskoca bir savaştan çıkmıştı. Devletlerin birbirleri ile girdikleri o büyük silahlı mücadelelerin ağır faturasını yine dünya ödüyordu. Peşi sıra atılan nükleer bombalar, bütün cihanı çöle çevirmişti. İnsanlık nüfusu kıyıma uğramış, farklı türde canlılar boy göstermişti. İşte Fallout’un evreni bu öğelerden oluşuyordu. RPG türünde çığır açan yapım, bilgisayarlarımıza bomba gibi düştü. Ayrıca aldığı ödüller konusunda rekor kıran oyun, çıktığı tarihlerde adeta fırtına gibi esti.

Vault 13’de, sığınağın su ihtiyacını karşılayan Water Chip (Su Çipi) bozulunca, burada yaşayan karakterimiz yer yüzüne yedek parçayı bulmak için gönderilir. Bu andan itibaren Fallout dünyasına dahil oluyorduk. Yapım, sıra tabanlı strateji konseptinde ilerliyordu. RPG unsurunda ise, birbirinden ayrıntılı karakteristik özellikler bulunuyordu. Yapım sırasında karşımıza çıkan tüm olaylarda, bu özelliklerimize ihtiyaç duyuyorduk. Çoğu zaman yetenek puanlarımızı, hangi özelliğimize dağıtacağımız konusunda çelişkide kalıyorduk. Gelecekte yaşanacak herhangi bir kıyameti, en güzel şekilde monitörlerimize taşıyan oyunun başından uzun süre kalkmadığımız zamanlar da oluyordu.

Ustalara Saygı Kuşağı

Unutulmayan hatıra: “Elimdeki silahta birkaç mermi vardı… Yanlış hatırlamıyorsam etrafımı bir düzine Raider sarmıştı. Umutsuzluk ve çaresizlik ancak bu kadar hissedilebilirdi. Daha sonra ne mi oldu? Raider’ların lazer silahlarının kıyımına uğradım.” – Yusuf Tansu Büyüktalaş