1/6

WCG 2004

Erdem Maşlak 3.06.2010 - 12:31
400 Oyuncu, 80 Bilgisayar, 6 Oyun, Tek Hedef!! Bir de MK Yazarının İstanbul Macerası.

World Cyber Games, kısaltılmış ismiyle WCG. Bilgisayar oyunculuğunda doruk nokta. Türkiye’de sadece PC için geçerli olsa da, dünya için artık konsolda da en üst kademe. Diğer bir tanımla açıklayacak olursak; yıllardır tıkırdattığınız klavye tuşları sayesinde edineceğiniz ilk büyük deneyim veya belki de ilk kazanç. Profesyonel oyuncuların birbiriyle kıyasıya mücadele ettiği, köklü dostluklar kurduğu ve sadece bilgisayar oynayarak bir şeyler elde etme amacıyla buluştukları dev organizasyon. Ya da ne derseniz deyin işte, bu sene ben de oradaydım. 

Türkiye’de Siberlig’in organize ettiği finaller 16-20 Ağustos 2004 tarihleri arasında yapıldı. Temmuz boyunca ön elemeleri yapılan turnuvanın en son ayağı İstanbul Parkorman’daydı. Hem de 400 oyuncunun katılımıyla, topu topu 6 oyunda. Multiplayer aksiyonda ilk akla gelen oyun olan Counter-Strike’ın son versiyonu Condition Zero, stratejinin iki değişmez klasiği StarCraft: Brood War ve Warcraft: Frozen Throne, kim ne derse desin futbol oyunlarındaki mihenk taşlardan birisi olan FIFA’nın 2004 sürümü, grafik açıdan en iyi multiplayer aksiyonlardan birisi olan Unreal Tournament 2004 ve İstanbul’da benim de şansımı denediğim araba yarışlarındaki son klasik Need for Speed: Underground’du onlar. Vay be ne çok oyun varmış. Yazının son kısmında bütün oyunların şampiyonları ve bu seneki turnuvada neler yapabileceğimiz konusunda bir bölüm de mevcut.

Bu seneki maçlar yine çok büyük sürprizlere sahne olmadı. Hemen hemen bütün oyunlarda favoriler şampiyon olurken, en büyük sürpriz ise NFS’de Erdem’in ilk turda elenmesi oldu(başta da abartırım). MK adına oradaki havayı içime çekmek ve yalnızca bu yazıyı hazırlamak için orada bulunduğumu söyleyecek olursam kendime adeta hakaret edeceğimden dolayı öyle yapmıyorum. Peki ne yapıyorum; hemen size Murat Abi’nin de isteği doğrultusunda şehir dışından finallere katılan sıradan bir oyuncunun yaşayacaklarını resmederek izlenimlerimi aktarıyorum. Bu şekliyle yazı hem çok eğlenceli olacak, hem de bir İstanbul kara cahilinin nasıl da Kadıköy diye Üsküdar’a gidebileceğine ve Emre kardeşimin bunun sonucunda nasıl delirtilebilinebileceğine tanıklık edeceksiniz. Böylece ben de tek avuntumu bağrıma basmış olacağım. Nasıl avuntuysa bu?? Kemerlerinizi bağlayın, let’s get this great journey started...

Gün “1” – Otobüse biniyorum ve son 10 yılın en büyük yağmuru....

Dediğim gibi temmuz ayı boyunca bütün oyunlarda ön elemeler yapıldı. Bu elemelere internet kafeler ev sahipliği ederken, Avatürk’ün sunucularındakilere rağbet çok fazla olmadı. Katıldığım merkezdeki karşılaşmalarda Türkiye genelinde olduğu gibi CS:CZ ağırlığı hissediliyordu. Oyuncular, kurdukları beşer kişilik takımlarla birbirlerine kıran getirirlerken diğer oyunlarda elemeler sürüyordu. Benim yarıştığım yerdeki NFS elemeleri diğer oyunlara kıyasla çok renkli değildi. Yarışmacı sayısı azdı ve çok kısa bir sürede sonuçlandı. İstanbul vizesini cebine indiren yarışmacı ise ben oldum. Bununla övünecek değilim; çünkü, İstanbul’da çok fena haklandım.