ArtılarMüthiş zevkli oynanabilirlik, harikulade sesler, uzun oyun süresi, dedektif modu, Arkham Ayslum
EksilerGrafikler daha iyi olabilirdi, bütün karakterler plastik gibi görünüyor, boss dövüşleri çok kolay
Yarım asırdan fazla bir zamandır nefes almaya devam eden bir karaktere her
şeyden önce saygı duymak lazım. Ancak buna rağmen Batman kimilerine göre itici,
kimilerine göre ise harika bir karakter. Alışılmışın dışında bir kahraman olan
yarasa adam, özel güçleri olmamasına rağmen kendi stilini yaratarak, garip bir
şekilde büyük bir hayran kitlesine sahip olmayı başarmış. Onu ilk olarak çizgi
romanlarda görmüş olsak da, sonraları sinema ve çizgi filmleri, oyun sektörü
gibi alanlarda da izledik. Tabii hepsi harika yapımlar değildi; ancak bilhassa
sinema sektöründe geçen sene çıkan “The Dark Knight” Batman’in kalitesini ve
popülerliğini tavan yaptırmıştı. Fakat oyun sektöründe çok da iyi işler
çıkartıldığını söyleyemeyiz. En son Lego Batman ile karşımıza çıkan yarasa adam,
bir süredir geliştirilmekte olan Batman: Arkham Ayslum (BAA) ile bizleri ekrana
bağlamayı hedefliyordu. Bu defa oldukça da iddialı gelen kahramanımız, gerçekten
de iddiasını fazlasıyla yerine getirerek, beklenenin çok üstünde bir oyunla
karşımıza çıktı.
"Luke Skywalker olarak hafızalarımıza kazınan Mark Hamill, inanılmaz başarılı Joker seslendirmesiyle oyunun kalitesini müthiş arttırmış. Ayrıca Joker'in PS3 konsoluna özel olarak hazırlanan oynanabilir bir karakter olduğunu da belirtelim."
Bir Joker klasiği!
Oyun, Batman’in Joker’i yakalayarak Arkham Asylum’a götürme sahnesiyle başlıyor.
Arkham Asylum ise denizin ortasında yer alan ve Gotham şehrinin azılı
suçlularının götürüldüğü bir akıl hastanesi-hapishane ortaya karışık bir yer.
Tabii doğal olarak burada delisinden katiline kadar bin bir çeşit düşman yer
alıyor. Anlaşılacağı üzere biz aslında yapımda öyle aman aman işlenmiş bir
konuyu da oynamıyoruz, bir nevi yıldızlar geçidine tanık oluyoruz dersek sanırım
yanlış olmaz. Çünkü Joker’in hapishaneye girdiği anda, aslında Batman’e oyun
oynadığını görüyoruz ve Harley Quinn’in yardımıyla aniden koca hapishaneyi
kontrolü altına alarak, bütün düşmanları sırasıyla Batman’in üzerine salıyor.
Biz de Joker’i bulmak için birkaç devasa binadan oluşan Arkham’da yola koyuluyor
ve önümüze gelen düşmanları da ortadan kaldırıyoruz. Tabii aynı zaman da yardıma
muhtaç görevliler olsun, doktorlar olsun kurtarmak için el uzatıyoruz.
Belirttiğim gibi adeta yıldızlar geçidine tanık olduğumuz Arkham’ın dar ve
ürkütücü koridorlarında karşımıza; Harley Quinn’den Mr. Zsasz’a, Bane’den
Riddler’a, Scarecrow’dan Poisen Ivy’e, Killer Croc’dan Joker’e kadar görmeye
doyamayacağınız birbirinden harika karakterler çıkıyor. Açıkçası sırf bunları
görüp, onlara karşı mücadele vermek için bile alınabilecek bir oyun olmuş BAA.
Ürünü almaya değer kılan bir diğer unsur da, bunca harika düşmanın yer aldığı
bir oyunda, “Sizi sadece dövüştürerek” sıkmayan yapısı. Bu durum kullanıcıya o
kadar güzel bir şekilde yansıtılmış ki, düşmanlara karşı mücadele verdiğiniz
zamanlar veya sessiz koridorlarda iz peşinde koştuğunuz anlar, tam kıvamında
bırakılmış. Yapımın hiçbir anına sıkıcı diyemiyorsunuz, bu da BAA’ın
oynanabilirliğine tavan yaptıran yegane özellik olarak karşımıza çıkıyor.
Hiçbir zaman kazanamayacaksın Joker, seni durdurmak için hep burada olacağım!
Arkham Asylum genel olarak basit bir ilerleyiş mantığına sahip. Amaç Joker’i
yakalamak olduğu için, koca adada o bina senin, bu oda benim fırıl fırıl
dolaşıyor ve amacımıza ulaşmaya çalışıyoruz. Tabii tüm kontrol Joker’de olduğu
için de hiç hesapta olmayan sorunlar ortaya çıkabiliyor ve bu durumu sahip
olduğumuz özellikler ile atlatmaya çalışıyoruz. Aslında bu şekilde düşünce biraz
monoton bir oyun havasındaymış gibi görünse de, yapımdaki tüm mekanlara
girebildiğimiz için oldukça özgür bir yapıya sahibiz. Bu da BAA’dan sıkılmanızı
engelleyen başlıca faktör. Fakat özgürlüğümüz sahip olduğumuz aksesuarlarla
doğru orantıda ilerliyor. Her ne kadar tüm mekanlara girebilme imkanımız varsa
bile, elektronik kapılar, yüksekte açılmayı bekleyen küçük havalandırma
tünelleri, patlatabileceğiniz duvarlar gibi engeller, oyun boyunca karşınıza
çıkıyor. Eğer gerekli olan alete de sahip değilseniz, ne yazık ki orayı bir
süreliğine es geçiyorsunuz.
BAA’nın başlarında sadece açıkta olan yüksek yerlere çıkabilmenizi sağlayan
Batarang’a sahipsiniz. İlerledikçe patlayıcı jel sıkan küçük bir tabanca,
elektronik kapıların frekansını bozarak açılmasını sağlayan bir cihaz,
önünüzdeki engelleri tutup çekmenizi sağlayan aletler gibi aksesuarla sahip
oluyorsunuz ve kendinize yeni yollar açabilme olanağını da arttırıyorsunuz.
"Gizlilik, oyunda kullandığınız taktiklerden bir tanesi ve oldukça da başarılı bir şekilde uygulanıyor."
Oyunda zevk almanızı sağlayan o kadar çok özellik var ki, daha önce de
belirttiğim gibi sıkılmanız pek mümkün değil. Bulmacalar, dövüş sistemi,
dedektif modu, gizlilik, karakter geliştirme gibi aynı anda birçok özellik bir
yapımda birleştirmiş ve ortaya çok güzel bir karışım çıkmış. İlerlediğiniz süre
içerisinde herhangi bir şey yapmayarak, Riddler’ın size sunduğu bulmacaları
çözmeye çalışarak dahi vakit geçirebilirsiniz. Her bölümde Riddler’ın haritası
bulunuyor, bu haritayı bulmak için her yeri araştırmanız ve açıkçası bulmanız
şart; çünkü haritada Riddler’ın sizin için hazırladığı sürprizlerin yerleri
gözüküyor. Aksi takdirde o sürprizleri bulmak cidden çok zorlaşıyor. Ayrıca bu
sürprizleri bulmaya çalışmak bile oyunda sıkılmadan yapabileceğiniz
özelliklerden biri ve bir de gerekli aksesuara sahip değilseniz, tüm sürprizleri
bir kerede toplamıyorsunuz. Doğal olarak da oyunun daha sonra ki anlarında ya da
bitirdikten sonra kalanları topluyorsunuz ki, bu da BAA’nın süresini uzatıyor.
Düşmanlarımızı pataklamakta oynanabilirliği zevkli kılan bir diğer faktör.
Oldukça eğlenceli olan sistem, ardı ardına combolar yapmanıza olanak
sağlamasının dışında, bazı vuruş anları da yavaş çekim gösterilerek, etkileyici
bir sahneyle baş başa bırakıyor sizi… Akrobatik hareketlerin konuştuğu dövüş
anlarında, onlarca düşmana karşı mücadele vermek gerçekten çok başarılı bir
şekilde oyuncaya yansıtılıyor. Ayıca düşmanın elindeki silaha göre de uygulanan
farklı taktikler, dövüş sistemini baya çeşitlendirmiş. Rakipleri dövmenin de bir
getirisi var elbette, yapımdaki her yumruğunuz, tekmeniz, hatta Joker’in yol
üstüne serpiştirdiği oynayan Joker dişleri bile, size artı tecrübe puanı olarak
geri dönüyor. Her seferinde belli bir seviyedeki puan kullanıcıya sunuluyor ve
siz de BAA’da yaptıklarınızla kazandığınız puanları istenilen seviyedeki puana
getirmeye çalışıyorsunuz. İstenilen o seviyeye her getirişinizde karakterinizin
kıyafeti, dövüş sistemi, aksesuarları gibi kısımlarını geliştirebiliyorsunuz.
Arkham Asylum’a adeta hayran kalmamızı sağlayan bir diğer nokta da, tabii ki
dedektif modu. Oyuna inanılmaz derecede başarılı bir şekilde monte edilen bu
özellik, yapımın belki de en vurucu noktası. Gerçi bu mod BAA’yı fazlasıyla
kolaylaştırdığı için başka bir açıdan bakarsak dezavantaj olarak
nitelendirebiliriz. Ama sağladığı eğlence ile kat ve kat arttırdığı
oynanabilirliği hesaba katınca, o kadar kusur kadı kızında bile olur diyerek
kötü yanlarını görmemezlikten gelebilirsiniz. Bu moda girdiğinizde tüm mekanın
görünümü değişiyor ve sanki bütün binayla beraber topluca röntgen
çektiriyormuşsunuz gibi bir hava hissediyorsunuz.
Duvarların içlerini, arka tarafında ne olduğunu, arkası boş duvarları, içine
girilebilecek tünelleri, insanların heyecanını, silahlı mı silahsız mı oluşunu
ve hatta silahın markasına kadar her şeyi dedektif modu sayesinde
görebiliyorsunuz. Bilhassa geniş ama çok fazla nesnenin yer aldığı ve normal
şartlarda tüm mekanı kolay göremediğiniz yerlerde, dedektif modu herhangi bir
noktadan herkesi gözetlemenizi sağlıyor. Bu da belirttiğim gibi oyunu bir nebze
kolaylaştırıyor olsa da, kendinizi kusursuz bir yaratık gibi hissederek
düşmanlara çok kolay aptal muamelesi yapabiliyorsunuz. Onlar daha ne olduğunu
anlamadan gözlerini dünyaya yummuş oluyorlar.
"Dedektif modu, oyunun en iyi yanı ve oynayana müthiş zevk veriyor. Tüm mekanı ve hareket eden her şeyi görmenizi sağlayan bu özellik, yapıma harika bir şekilde monte edilmiş."
Dedektif modunun bir diğer güzel tarafı ise adından da anlaşılacağı üzere
“Dedektiflik yapabilmemizde” yatıyor. BAA’nın bazı anlarında gideceğimiz yol
konusunda tıkanabiliyoruz ve bu tip durumlarda, bulmak istediğimiz kişiye ait
küçük ipuçları arıyoruz. O kişiyle ilgili bir sigara, içmiş olduğu bir içki,
parfüm kokusu, el izi gibi birçok şeyi bu mod sayesinde tarayarak kişinin
bıraktığı izleri görebiliyor ve takip ederek hedefinizi bulabiliyoruz. Tabii
buradaki dedektiflik olayı biraz basite indirgenmiş diyebiliriz. Çünkü bu tip
ipuçlarını bulmak için öyle her yeri karış karış aramıyoruz. Örneğin bir doktoru
arıyorsak, onun odasına gidiyor ve onunla ilgili bir nesneyi bulmaya
çalışıyoruz. Zaten o nesne yapımın kendisi tarafından size gösteriliyor ve siz
sadece o eşyayı tarayarak, izleri ortaya çıkarmaya çalışıyorsunuz. Ama yine de
bu durumun yapıma fazlasıyla farklılık ve eğlence kattığını rahatlıkla
söyleyebilirim.
Batman’i yönetmenin bir diğer güzel yanı da, gizlice hareket ederek düşmanları
avlamak. Gerçi bu durum baya bir aydınlık mekanlarda geçerek biraz sırıtıyor
olsa da, yine de oldukça başarılı. Batman’in koca cüssesini göremeyen, hatta o
müthiş genişlikteki pelerini dahi fark edemeyen düşmanlara karşı çok sessiz bir
şekilde darbe indirebiliyorsunuz. Bu konuda oyunun sundukları yine fazlasıyla
geniş. İsterseniz birine arkadan sessizce yaklaşın, isterseniz yüksek bir yerden
ani atakla tepesine binin, isterseniz de bir heykele asın, açıkçası gizlilik
konusunda da BAA biraz mantık dışı olsa da kesinlikle başarılı diyebilirim.
Düşman karakterlerin yaptıklarından bahsetmişken, biraz yapay zeka hakkında da
konuşalım. Oyun boyunca sürekli karşımıza çıkan düşmanların zekaları gerçekten
yapay. Size karşı hiçbir varlık gösteremeyen bu karakterlerin farklı olarak
yaptığı tek şey, etrafta silah bulabileceği bir yer varsa oraya yönelmesi, onun
dışında şuursuzca size saldırmaktan başka bir şey ellerinden gelmiyor. Ancak
sizin işinize yaradığı kısımları da yok değil; mesela Steroid patlaması yaşayan
bazı devasa düşmanlar bir nebze dayak yedikten sonra, hafif baygınlık
geçiriyorlar ve o elemanın üzerine çıkarak baygınlığından yararlanıyoruz. Kısa
bir süreliğine de olsa onu kontrol ederek diğer düşmanlara saldırabiliyoruz.
Oyundaki boss dövüşleri de çok zorlu değiller, hepsinin her zaman olduğu gibi
zayıf bir noktası var ve bunu bulmakta birkaç saniye sürüyor. Ayrıca
görünümlerinin aksine oldukça da zayıf bir şekilde saldıran bu rakipler, sanki
biraz daha zorlayıcı olabilirdi. Açıkçası şu halleriyle oyun boyunca sürekli
karşımıza çıkan düşmanlardan pek bir farkları yok.
Sanatsal mekanların birleştiği yer, Arkham Asylum
BAA’nın geçtiği ve bizimde özgürce dolaştığımız Arkham Asylum, çok başarılı bir
şekilde tasarlanmış mekanlarıyla kapılarını bize açıyor. Ancak görsel kalite
olarak o kadar da başarılı olduğunu söyleyemem. Çok zayıf kaplamalar oyunun en
kötü yanı, detaylı bir şekilde modellenen tüm çevre, bu düşük kaplamalar
yüzünden oldukça kötü gözüküyor. Aynı şekilde karakterlerde detaylı görünümüne
rağmen, feci halde plastikmiş havasına sahipler. Ruhsuz bir şekilde hareket
edip, tepki veren karakterlerden dolayı (Batman de dahil) konuşma sahnelerinin
çok sıkıcı geçmesine sebep oluyor. Tabii burada Lip-sync dediğimiz dudak
senkronizasyonlarının berbat oluşunun da etkisi var. Genel olarak klasik Unreal
Engine görünümüne sahip olan oyun, görsel açıdan çok tatmin edici bir yapım
olmamış. Ama yapım boyunca Batman’in kıyafetinin yavaş yavaş hasar alışı güzel
bir görünüm ortaya çıkartıyor.
"Boss dövüşlerinde tanıdık yüzleri görmemize rağmen, sanki biraz tadımlık gibi olmuş. Çok kolay bir şekilde rakibi dövüyor ve doğru düzgün zevkini çıkartamadan yolunuza devam ediyorsunuz."
Sesler ise adeta bir şiir gibi… Zaman zaman The Dark Knight filmini çağrıştıran
müzikler oyuna kapılıp gitmenizi sağlıyor. Ayrıca harika ötesi bir iş çıkartan
Mark Hamill, performansıyla adeta Joker’e hayat veriyor. Yapımda yer alan
Challenge mod ise, ana senaryoyu bitirdikten sonra fazlasıyla eğlenebileceğiz
güzel bir bölüm. Ayrıca PlayStation 3 için özel olarak hazırlanan Joker
karakteriyle de bu mod çok daha zevkli bir hale dönüşüyor. Oldukça fazla
haritanın yer aldığı bölümü tamamen açmak içinse oyunda Riddler’ın istediklerini
yapmanız gerekiyor.
Kapanış sözleri…
Batman: Arkham Ayslum beklentileri boşa çıkarmayan ve son derece başarılı bir
şekilde karşımıza çıkan bir yapım olmuş. Oynanışıyla, karakterleriyle, güzel
mekanlarıyla, sesleriyle adeta gözlerimizin, kulaklarımızın pasını siliyor ve
açıkçası yapılmış en iyi Batman oyunu olması bir kenara, bu yılın da en
iyilerinden biri olduğunu rahatlıkla kanıtlıyor. Ayrıca önümüzdeki günlerde
belki yeni içeriklerle zenginleşebilecek bir yapıda olan BAA, geniş içeriği,
özgür oynanışı ve uzun oyun süresi ile de kesinlikle tercih edilmesi gereken
ürünlerden biri. Bir süreliğine de olsa, kendinizi hayatın gerçeklerinden
kopartıp, güzel bir maceraya kaptırabilirsiniz.