Bölümler arasında yaşayabileceğiniz kopukluklara değinmek de lazım. Bu durum animedeki en büyük eksi. Bu nedenden animeye başlamadan önce kendinizi elinizden geldğince oyundan arındırın, böylece "öğğğ, iyyyy, ama niye ki?!" gibi tepkilerden uzak tutmuş olacaksınız.
Bir konu üzerine odaklanmak istediğinizde, bazı şeylerin kopuk olduğunu anlayacaksınız. Görsellik bakımından neredeyse hiç eksisi yok, çünkü gerçek anlamda sizi doyuruyor. Bir Hellsing kadar başarılı olmasa bile, Devil May Cry kendi içerisinde sizi aksiyonu da yaşatacak.
Devil May Cry'ı izlerken, en çok şikayet edeceğiniz nokta; Dante'nin mükemmelliği olacak. Düşmanlarını acımasızca tek bir darbeyle yok ediyor. Hoş, söz konusu DmC olduğunda, normal gibi gelebiliyor. Ancak animenin kısa sürmesinin nedenlerinden biri de bu olsa gerek.
Özellikle Patty ve Dante arasında geçen diyaloglara bayılacaksınız. Küçücük bir kızın, koskoca iblis avcısına kafa tutması ve ona laf sokması kadar eğlenceli bir şey olamaz. Tek bir konu üzerine yoğunlaşan bölümler yüzünden, kimi zaman canınızın sıkılacağını söylemek zorundayım. Bu yüzden her bölümde bir şeyleri sorgulamak zorunda kalabilirsiniz. Ancak Devil May Cry'ın video oyununu sevenler, bu animeden hoşlanacaklar. Farklı çizgilerle Dante'yi tekrar görmek ve Lady ile Trish'i ilginç bir bakış açısıyla izlemek, hepinizin hoşuna gidecek.
Bu arada, kan görmekten de geri kalmayacaksınız. Özellikle müziklere bayılacaksınız, birebir video oyunlarından alıntı yapılmasa bile, bir o kadar aksiyon dolu ve hareketli müzikler sizleri bekliyor.