1/3

Delaware St. John Volume 2: The Town With No Name

Erdem Maşlak 3.06.2010 - 12:31
Olmayan hayaletli kasaba!
Platformlar PC
Delaware St. John Volume 2: The Town With No Name
  • Yapımcı - Yayıncı Big Time Software - Bigben Interactive
  • Çoklu Oyuncu: Var
  • Oyun Türü: Macera
Merlin Puanı 84
Artılar İkinci oyunla derinleşen öykü; The Hunter ve diğer kaliteli korku öğeleri; akılda kalıcı ana karakter; muhteşem seslendirme ve müzikler
Eksiler Sürekli kilitli kapılar: "it's locked!"; animasyonlu hayaletler ilk oyundaki kaybolup beliren hayaletlerin tadını veremiyor; ayrıca oyun yine kısa
Bundan yaklaşık altı ay önce piyasaya sürülen Delaware St. John Volume 1: The Curse of The Midnight Manor’un ardından serinin ikinci oyunu The Town With No Name, yeni yılın ilk armağanı olarak adventure tutkunlarının beğenisine sunuldu. Onu özellikle bekleyenlerin veya bir yerlerden bir şekilde duymuş olanların dışındakiler eminim ilk olarak oyunun isminin çok uzun olmasına dikkat etmişlerdir(ettiniz mi?). Korkmayın, sizde bir gariplik yok; zira oyun ön planda asıl ilgiyi bu şekilde çekiyor, sonrasındaysa içine girdiğiniz Delaware St. John dünyasından çıkış bulamıyorsunuz.

İlk Delaware piyasaya çıktı, ikincisini ise bir haftadan biraz uzun bir süre önce karşıladık. Bunu belirtmemdeki neden, önümüzdeki zaman içerisinde tam sekiz Delaware oyunu ile daha beraber olacağımıza dikkatinizi çekmek istemem. İlk Delaware yapım aşamasındayken BigTime Games yaptığı açıklama ile toplamda yirmi farklı hikayenin bulunacağı on oyunluk bir diziyi tamamlayacaklarını belirtmiş ve oyunda yönettiğimiz kahramanın aynı zamanda olayların merkezindeki kişi olduğunu da sözlerine eklemişti. Midnight Manor bize bunu farklı bir şekilde gösterdi ve ona, Delaware oyunlarının kullanıcılara takdimi gibi bir tanımlama yapılabilir; ikinci oyunumuzda ise serinin önümüzdeki oyunlarında yer alacak toplam 16 hikayenin tohumları yavaş yavaş atılmaya başlanıyor. Town With No Name, kahramanımızın hayatına derin ve yaralayıcı bilgilerle giriş yapıyor; ayrıca çıkacak yeni oyunlarla birlikte sahip olduğu güçlerin nedenini açıklamada bu oyunu temel olarak kullanıyor.

Gitmesen de, görmesen de,,, o köy senin köyün Delaware

First person görüş açısından oynadığımız point&click bir adventure oyunu The Town With No Name. Kontrolümüzde ise oyuna da ismini veren Delaware st. John adlı psişik güçlere sahip kahramanımız var. İlk oyunla birlikte bizlere tanıtılan Delaware, ona bahşedilen bu güçlerini kullanarak hayaletlerle iletişim kurabiliyor; daha doğrusu hayaletler bu güçleri sayesinde ona görünebiliyorlar, o da böylelikle onlarla konuşabiliyor ve etkileşime girebiliyor. Önceleri sahip olduğu yeteneklerin farkında olmayan John, her gece rüyalarında duyduğu kendisini çağıran seslere bir anlam veremiyor ve önemsemiyordu. Dayanamayacağını anladığında ise ilk oyunun konusunu oluşturan, hayaletlerin kendisini sürekli çağırdığı Midnight Manor’a giderek olan biteni yorumlamaya çalışmış; gördüğü manzaralar karşısında hayaletlerin hayatının bir parçası haline gelmekte olduğunu fark etmişti.

İkinci oyun Midnight Manor’da yaşanan olayların sonrasında geçiyor; yani kahramanımızın artık neyin ne olduğunun farkına vardığı, hayaletlerin neden kendisine göründüğünü anlamaya çalıştığı sıralarda. Kahramanımız boş vakitlerini değerlendirmek için gittiği en iyi arkadaşı Kelly’nin kitapçı dükkanında kitapları düzenlerken bulduğu bir atlasın sayfalarında kendi kendine çizilen bir kasabaya ait harita fark ediyor. Kelly aynı sayfa üzerinde ormandan başka bir şey göremezken Delaware “yine” çağırıldığını anlayıp işe koyuluyor. Haritanın gösterdiği yere vardığında ise terk edilmiş bir kasaba ve bomboş sokaklarla karşılaşıyor. Tıpkı Midnight Manor’da olduğu gibi bir an önce kendisini buraya çağıran hayaletleri bulmalı ve onların rahata ermesi için ölüm nedenlerini ortaya çıkarmalı şimdi Delaware. Fakat göremediği dostları olduğu kadar göremediği düşmanlarından da bihaber şekilde.
2/3
Delaware oyunlarındaki öykülerin temel amacı, hayaletlerin, kahramanımızı ölümlerindeki nedenin ortaya çıkarılmasında kullanmak istemelerinde gizli. Yani ilk oyunda da, ikinci oyunda da ve önümüzdeki her Delaware oyununda bir takım insanlar sırra kadem basarak ölüyorlar, ve kahramanımızdan da ölümlerindeki nedenin en azından bir kişi tarafından bilinmesini istediklerinden onunla temasa geçiyorlar. İlk oyundaki Midnight Manor Oteli ölümlerini araştırdıktan sonra kahramanımızın yolu bu kez İsimsiz Kasaba’ya düşüyor. Oyun içerisinde yine iki farklı hikaye var ve Midnight Manor’un aksine bu iki hikayedeki kişilikler birbirleriyle çok daha fazla ilintililer.

Psişmiş Psişik

The Town With No Name korku unsurlarını ön plana çıkartan yapısıyla göz dolduruyor ve bunu sağlamak için sahip olduğu pek çok avantajı var. Hayaletler, onlarla iletişim kurabilen bir ana karakter, terkedilmiş bir kasaba, gergin tonda çalan ve size yalnız olduğunuz hissini kafanıza vura vura gösteren müzikler, kapkaranlık bir atmosfer ve elinizdeki yetersiz feneriniz. İşte bunların tamamı ile Delaware St. John hayaletlerin gizemini araştırma yolunda sizi de kolunuzdan sürükleye sürükleye götürüyor. Kasabamızın geçmişi ve neden haritalarda görünmeyişinin nedenleri öykü boyunca yardımcımız Kelly ve ilk kez tanışacağımız Delaware’in eski arkadaşlarından Simon tarafından oyun boyunca bazı önemli noktalarda size anlatılıyor. Mekanlarda dolaştığımız sırada çevrede gördüğümüz saatlerin hepsinin 1:15’te durmuş olması bize bir işaret. Biraz daha araştırdığınızdaysa kasabadaki herkesin aynı anda işte tam bu saatte kaybolduğunu anlıyorsunuz, zira garajdan çıkmak üzere olan bir araç ve yol ortasında enlemesine kalakalmış bir tanker de bütün bunları ispatlıyor. İlk hikaye boyunca kasabanın geçmişine dair bilgiler size sunulurken, ikinci hikayeye geçtiğimizde ise The Hunter efsanesini ve belki de serinin can damarı olan Delaware’in geçmişine ait yetimhaneyi keşfediyorsunuz.

İlk bölümde kasabanın sinemasında ölen iki sevgilinin ruhlarını rahata kavuşturmamız lazım, ikinci bölümde ise yetimhanede esrarengiz bir şekilde ölen dört çocuğun gizemini çözmeliyiz. Oyundaki öykülerden İkincisi ilkinden her anlamda daha güzel. İlk hikayenin sonunda yetimhaneyi keşfeden kahramanımız, ikinci öykü boyunca burayı araştırıyor ve geçmişine ait pek çok şey hatırlıyor. İlk oyunda da karşımıza çıkan The Hunter’ın nasıl bir şey olduğunu ve daha doğrusu ne olduğunu da yine bu yetimhane sayesinde öğreniyoruz. Bu ve buna benzer pek çok özelliği yüzünden The Town With No Name’in önemi çok ama çok büyük. Midnight Manor’u oynayamadıysanız serinin özünü kaybetmeden başlamak için The Town With No Name önemli bir fırsat.

Hayaletler basmış dört bir yanımı

Oyunumuz klasik first person point&click arabirimini kullanıyor; fare işaretçisini ekranın dört bir tarafına getirip tıkladığımızda o tarafa doğru dönüyor ve ilerleyebiliyoruz. Kontrollerin tamamı ve mönü navigasyonundan minik cep bilgisayarımızın(VIC) kullanım imkanlarına kadar her şey ilk oyundan farklı değil. Önümüzdeki zamanlarda piyasaya çıkacak diğer Delaware oyunlarında da farklı olacağını tahmin etmiyorum.
3/3
Ekranın alt satırı boyunca solda envanterimiz, ortada ana mönüyü görüntüleyebildiğimiz tuş ve sağda da cep bilgisayarımızın çeşitli fonksiyonları yer alıyor. Bu fonksiyonlar ile yardımcımız Kelly’i arayıp ondan o sırada yapmamız gerekenler konusunda yardım alabilir, kamera ile mekanın fotoğrafını çekebilir ve kayıt cihazı ile de ortamdaki sesleri kaydedebilirsiniz. Sesleri kaydettiğiniz ve fotoğrafları çektiğiniz anda hemen Kelly devreye girip sizin gönderdiklerinizi analiz ediyor ve araştırdıklarından çıkan bilgilerle sizi de aydınlatıyor. Bu üç tuşun ilki olan Connect tuşunu kabaca oyundaki yardım sistemi olarak nitelendirmek mümkün. Takıldığınız bir anda tuşa basarak duruma göre ya Kelly’i arıyorsunuz, ya da kendi kendinize konuşarak şimdi ne yapmanız gerektiğini düşünüyorsunuz. Bunun oyunu daha da kolaylaştırdığını düşünüyorum; zira oyun zaten çok kolay.

Bulmaca yapısı olarak ilk oyundaki çeşitliliğin aksine burada neredeyse tek bir noktaya odaklanılmış. Bir kapıyı açmak için imkansız kombinasyonları kullanan bulmacaları çözmeyle veya çeşitli eşyaları mantıksızca birleştirmeye dayalı şeylerle karşılaşmıyorsunuz. Birkaç noktada küçük cisimleri bulmak için piksel avcılığı yapmanız gerekebiliyor; bu da aradığınız şey madeni para gibi ufak şeyler olduğundan kılıfına güzelce uydurulmuş oluyor. Onun dışındaysa aradığınız her şey neredeyse tamamen gözünüzün önünde; yani oyun sizi öyküsünü anlatma yolunda zor bulmacalarla karşılaştırmayıp, kasabaya ve olan bitene yoğunlaştırmaya çalışıyor; bunu da başarıyla sağlıyor.

Oyunumuzun grafikleri belki de tek kötü gibi görünen yanı. Nitekim günümüzdeki oyunlarla kıyaslanmayacak derecede; fakat sahip olduğu grafikler oyunun yansıtmak istediği atmosferi sağlamasında ona fazlasıyla yetmiş. Ekranlar arasındaki geçiş efekti ile de oyuna bir slayt gösterisinden çok, gerçekçi bir oynanışın verilmesi sağlanmış. Dokular başarılı denebilir, ekran üzerinde cisimlerin yerleşiminin ve mekan tasarımlarının da yeterli olduğu belirtilebilir. The Hunter ise oyunu ekran ekran oynamaya alıştığımız anlarda karşımıza çıkıp kameraya hareket veriyor, bu da ses ve müziklerle beraber aniden heyecanlanmanızı sağlıyor. Grafik açısından oyunun tek kötü yanı, ilk oyundaki belirip kaybolan hayaletlerin yerini animasyonluların alması. En azından oyunun etkileşimli bir havaya girmesini sağlamak istemiş olabilir yapımcılar, fakat çizimlerinin yeterli olmayışı bunu biraz batırmış. Ondan ziyade, belirip kaybolan hayaletler kanımca ilk oyunda başarılılardı; burada da onlar olsa güzel olurmuş. Oyundaki ikinci hikayenin sonunda yer alan takip sahnesinde animasyonların kullanılmış olması oyunun komple buna sahip olmasını gerektirdiği denebilir; ama bu yalnızca bir bahane olabilirdi ve oldukça da yetersiz olurdu.

Baktığım her yerde hayalet duruyor

Oyunun kısa sürede bitirilebiliyor olması büyük bir eksi. Tadında bırakmak ve oyuncunun hikayenin devamını merak etmesini de istiyor olabilir yapımcılar, zira on bölümlük bir oyunun daha ikincisini bitiriyoruz. Önümüzdeki bölümler bu hikayeden yola çıkarak kahramanımızı çok enteresan yerlere savuracağa benziyor. Beklemeye değer bir seri olduğunu belirtmek istiyorum; eğer korku adventure oyunu arıyorsanız ve point&click bir yapıda bunu istiyorsanız Delaware bulunmaz hint kumaşı olmasa da saf ipek nevresim takımı (ne?).
Yorumlar
MK Okuru
MK Okuru 19.07.2025 09:16
Kalan Karakter: 300 Gönder
İlginizi Çekebilir