Oyun sektörünün en hızlı gelişen türüne el atıyoruz
Oyun sektörü yıllardır hiç durmaksızın gelişmekte olan büyük ve harika bir sektör. Her gün yepyeni fikirlerin ortaya çıkmasına ve yeni teknolojilerin kullanılmasına vesile olan bu sektöre biz oyuncular olarak çok şey borçluyuz. Oyunlar sizin de bildiğiniz üzere kendi içlerinde birden fazla türe ayrılırlar. Bu türler genellikle yönettiğiniz karakter veya karakterlerin kamera açısı, oyunun sahip olduğu hikaye veya bu gibi öğelerle belirlenir. Ben size bu galeride FPS oyunlarını tanıtacağım. Hep beraber bu dahiyane türün nasıl ortaya çıktığını, öncülerini ve köklerini inceleyeceğiz.
1
Öncelikle, FPS de nedir?
FPS, yani uzun yazılışıyla First Person Shooter, olayları yönettiğiniz karakterin gözünden görüp aksiyona tamamen karakterinizin gözünden daldığınız oyunlara verilen addır. Sonunda "shooter" yani "nişancı" kelimesi olmasına rağmen artık karakterin gözünden gördüğümüz neredeyse her oyuna FPS etiketini yapıştırır oldular. Fakat bu türün asıl mimarisi aksiyon ve savaş oyunlarına dayalıdır. Bu türde tarihin hatırlayabildiği en eski oyun Maze War'dır.
2
İlk FPS oyunları
Maze War aslında şimdiki zamana göre düşünürsek çok basit bir oyundu. Xerox versiyonunda tam fonksiyonlu çalışmaya başlayan oyunu iki kişi oynayabiliyordunuz ve basitçe birbirinizi yenmeye çalışıyordunuz. Elbette o zamanın teknolojisine göre çok büyük bir adımdı Maze War. Kare kare ilerliyor ve bir göz bebeği görünümünde olan düşmanınızı vurmaya çalışıyordunuz. Maze War, 1973 yılında yapıldı ve oynandı.
3
Spasim ve gelişimi
Daha sonra Spasim ve MIDI Maze gibi oyunların çıkmasıyla sektör yavaş yavaş gelişmeye başladı. Spasim, birincil şahıs görünümlü bir uzay uçuş simülatörüydü basitçe. Ama o dönemde öyle bir tecrübe? İşte o inanılmazdı. Gününün FPS oyunlarından farklıydı. Kare kare ilerlemek yerine özgürce hareket olanağı sağlıyordu. Spasim ile beraber sektör biraz daha gelişti ve Amerikan Ordusu için çıkarılan bir tank simülatörüne kadar gitti. Bu tank simülatörünü normal oyuncular oynayamıyordu haliyle. Daha sonra 1980 yılında arcade makineleri için çıkan Battlezone ile oyuncular da bu simülatörlere el atma fırsatını yakaladı.
4
Ve oyun sektörü id Software ile tanışır...
id Software ismini hala günümüzdeki oyunlarda duyuyorsunuzdur. Son zamanlarda Bethesda'nın da bu oyun stüdyosunu bünyesine geçirmesiyle beraber sık sık duymaya başladık id ismini. Güncel sayabileceğimiz son oyunları Rage ve yeni DOOM olmuştur. Peki kimdir bu id Software? Bizim konumuzla alakası nedir? Id Software, Texas/Mesquite'de 1 Şubat 1991 tarihinde kurulmuş bir oyun yapım şirketidir. Doom, Doom II, Wolfenstein 3d, Quake ve Commander Keen gibi önemli yapımların yaratıcısı olan kuruluştur. Softdisk adlı bilgisayar şirketinde çalışan John Carmack, John Romero, Tom Hall ve Adrian Carmack önderliğinde yürütülen bir şirketti. Id Software'in bu kadar önemli olmasının sebebi, yazdıkları bilgisayar programlarıyla adeta yeri yerinden oynatmaları ve oyun dünyasına çağ atlatmalarıydı.
5
Looking Glass'ın System Shock'a uzanan macerası
id Software'in yaptığı Hovertank 3D 1991 yılında farklı bir teknolojiyi destekleyerek 1980 yapımı araç simülatörlerinden daha hızlı ve rahat bir oynanışı biz oyunculara sundu. Bu gelişmelerle beraber, şu an Looking Glass olarak tanıdığımız fakat o zamanlar ismi Blue Sky Productions olan yapımcı firma, Ultima Underworld: The Stygian Abyss'i 1992 yılında çıkardı. FPS görünümüne ve gelişmiş grafiklere sahip bir oyundu. Bu oyundan gazı alan John Carmack, "ben daha hızlı bir kaplama motoru yaratabilirim" dedi ve Catacomb 3-D'ye kadar bu motoru hazırlayıp sundu. Bu oyunda ilk kez karakterin eli ve silahı gözüküyordu. Tabii böyle bir durumda silahı büyüler oluyordu. Bu gelişmelerin ardından Looking Glass, Thief ve System Shock'a kadar gelişmeyi hiç bırakmadı.
6
Günümüz FPS oyunlarının asıl başlangıcı; Wolfenstein 3D
Bu ismi mutlaka ama mutlaka duymuşsunuzdur. Wolfenstein, Wolfayntayn, Wolfaynştayn, Wolfed, Wolfüçde, gibi türevleri de olsa mutlaka duymuşsunuzdur eminim. Zamanında DOS bazlı bir bilgisayarın olduğu her evde bulunan ve çılgınlar gibi oynanan bir oyundan bahsediyorum en nihayetinde. Aslen Muse Software'in başlattığı bir seri olan Wolfenstein serisi, ikinci dünya savaşını konu alan bir savaş oyunuydu. Serinin üçüncü oyununda bir değişikliğe gidildi ve oyunu id Software'in yapmasına karar verildi. İyi ki de verilmiş o karar. Çünkü 1992 yılında id Software bu oyunu hazırlayıp oyunculara sunduğunda, hem teknolojik olarak hem de oyun sektörü olarak inanılmaz bir adım atıldı. Bu oyunun çıkışıyla beraber FPS oyunlarındaki şiddet oranı da arttı ve kendini insanlara daha çok sevdirdi. Wolfenstein 3D, FPS türünün köklerini yaratan oyun oldu ve ondan sonra gelen oyunlara önderlik etti.
7
Yine id Software, yine bir mihenk taşı
Hadi tamam, belki bir ihtimal Wolfenstein 3D ismini duymadınız, belki ilginizi çekmiyordu veya bir bilim adamıdır falan diye düşündünüz. Ama Doom ismini duymadıysanız, işte orada sıkıntı var demektir. Hatta benim gibi koyu hayranlarının yazdığı şekliyle, DooM. Wolfenstein 3D'nin motorunu kat kat geliştirip önümüze sunan id Software, nasıl bir gelişmeye sebep olduklarının farkında mıydı dersiniz? Bizce farkındaydı.
8
DooM
Doom, FPS türüne gerçek şiddet öğelerini sonuna kadar katan ve adrenalini biz oyunculara doruklarında yaşatan kusursuz bir oyundu. Hatta Doom o kadar şiddet içeriyordu ki birçok dini ve ailevi grup tarafından kötü eleştirilere maruz kaldı, çoğu eyalette yasaklandı. Ama bu Doom'un şanını durduramadı. Hala BFG Edition ile haftada bir-iki kere açıp oynarım eski DooM oyunlarını. Peki DooM'un oyun dünyası açısından önemi neden büyük? Çok basit. DooM olmasaydı, ne adam gibi Half Life olurdu ne de Half Life'ın getirdiği "hikaye içerikli oyun" mantığı olurdu. Çok kesin konuşmuş olabilirim. "Yok canım illa ki başkası düşünürdü bunu" diyor da olabilirsiniz fakat bu gerçekten böyledir. Tıpkı Dragon Ball olmasa diğer animeler de biraz zor olurdu cümlesi gibi bu. Dragon Ball'ın çizimlerini ne kadar sevmesem de, anime ve manga dünyası için hatrısayılır gelişimlere sebep olduğu ortada. Doom olmasaydı, oyun sektörünün ilerleyişi çok daha yavaş ve sığ olacaktı. Hatta kim bilir, belki Valve, Half Life'tan o kadar para kazanmasaydı Steam bile olmayacaktı. Varsayım elbette bunlar.
9
Biraz daha geliştik, ta ki 3D ulusu saldırana kadar...
1994 yılında Raven Software, Heretic adlı oyunu çıkardı. Heretic, Doom'un grafik motorunun biraz gelişmiş bir versiyonunu kullanıyordu. Oyunda yenilikçi olarak bir inventory sistemi, aşağı-yukarı bakma mekaniği ve etrafa saçılan uzuv grafikleri bulunuyordu. Evet, bu yenilikçi bir şeydi. Aynı sene içerisinde Bungie'nin Macintosh için çıkardığı Marathon adlı oyun da bu mekanikleri geliştirdi ve multiplayer oyun deneyimini de birçok açıdan ileri taşıdı.
10
Star Wars: Dark Forces
1995 yılında, LucasArts'ın "yav biz Doom tarzında bir Star Wars oyunu yapsak tutar biliyor musun?" demesinden sonra yaptığı oyundur Dark Forces. Böyle dediğime bakmayın ama. Tamamen bir Doom kopyası değildi Dark Forces, birçok yenilik barındırıyordu içinde. Doom'da olmayan eğilme ve yukarı-aşağı bakma mekaniğine sahipti oyun.
11
Duke Nukem 3D
1996 yılında Duke Nukem 3D piyasaya sürüldü ve sahip olduğu mizahi oynanışı, karizmatik oyun karakteri ve aksiyon dolu oyun yapısıyla çok sevildi. Serinin kadınları birer obje gibi kullanması birçok eleştirmen tarafından hoş karşılanmasa da Duke Nukem 3D'nin oyun dünyasına kattığı şeylerin hakkı yenemez.
12
3D grafiklerin gelişimi ve Quake
Duke Nukem 3D'nin çıkışından sonra id Software yine bombayı patlattı ve Quake'i piyasaya sürdü. Evet hani şu üçüncüsü internet kafelerde manyak gibi oynanan Quake'ten bahsediyorum. Hızlı oynanışı, kanlı atmosferi yenilikçi 3D poligonları ile FPS türünün oyun dünyasındaki yerini sabitledi. İçerdiği online mekanikleri ile günümüzde hala kullanılan Clan sistemini doğuran bir oyun oldu. Beraberinde LAN partileri ve Quake-Con gibi turnuvalara da ev sahipliği yaptı. Sahip olduğu açık kodlar sayesinde oyunculara mod yapma imkanı sundu ve gelişmiş 3D grafikleri ile her eve yeni ve geliştirilmiş ekran kartlarının girmesini sağladı.
13
Konsollarda nasıl oldu bu FPS işi?
Tamam evimizde, mouse ve klavye ile FPS oynamak çok rahattı. Özellikle Half Life'ın 1999 yılında çıkan ve herkesin bildiği Counter Strike modu ile beraber FPS oyun mantığı "profesyonelliğe" taşındı. Fakat konsollarda iş birazcık değişikti. Mouse ve klavyeniz olmadan, oyun koluyla FPS oynamaya çalışıyordunuz. Bu elbette ilk kez deneyen birisi için çok zor bir şeydi, fakat zamanla adapte oluyor ve hoşunuza gidiyordu bu iş. Konsollar için hatrısayılır ilk çıkan FPS oyunu 1997 yılında tanıştığımız GoldenEye 007'dir. Film dünyasının kült karakteri James Bond'u oynuyorduk. O nesil için her şeyi James Bond gibi karizmatik bir karakterin gözünden görmek harika bir histi.
14
Tom Clancy's Rainbow Six ve taktiksel oynanış
1998 yılında Tom Clancy'nin desteği ile çıkan Rainbow Six, FPS oyun türünde taktiksel oynanışı bütün inceliğiyle sunan ilk oyun oldu. Oyunda harala gürele savaşa dalmıyor, öncelikle yapacağınız şeyleri bir harita yardımıyla planlıyordunuz.
15
Medal of Honour
1999 yılında çıkan Medal of Honour, 2. Dünya Savaşı temalı oyunların başlangıcını yapmış oldu.
16
Half Life ve FPS oyunlarında hikayenin öne çıkışı
Valve'in 1998 yılında çıkardığı Half-Life, Quake'in grafik motoru kullanılarak yapıldı. İlk başta öyle çok da büyük bir heyecanla beklenmeyen oyun, usta reklamclılık yöntemleri ile ani bir patlama yaşadı. Öncesinde çıkan FPS oyunlarında eksik olan şeye, iyi bir hikayeye sahipti Half Life ve hikayeyi size ara sahnelerle değil de, direk olarak karakterinizin gözünden anlatıyordu. Buna ek olarak "düşman olmayan" karakterlere sahip ilk oyundu Half Life.
17
Multiplayer odaklı oyunlar
Starsiege: Tribes, 1998 yılında çıkan ve online oynanış açısından oldukça gelişmiş bir oyundu. Tek bir maçta 32 kişiye kadar destekli bir oynanış sunuyor ve daha önce alışık olmadığımız jetpack mekaniğini biz oyunculara sunuyordu. Popülerliği sayesinde daha sonra Battlefield gibi oyunlar tarafından imite edildi. Id Software'in Quake III: Arena'sı ve Epic'in Unreal Tournament'i ile beraber akıcı online FPS oyunları zirveye oturdu. Daha sonra Half Life'ın modu olan Counter Strike'ın çıkışı ile Quake ve Unreal'ın tahtları sallanmaya başladı.
18
Çeşitlenen oyun yapıları ve Halo
Halo'nun 2001 yılında Xbox platformuna çıkması ile beraber konsollarda FPS oyunlarının ismi sık sık duyulmaya başlandı. Hem tekli olarak hem de çoklu oyuncu olarak çok zevkli bir oyun olan Halo, biraz da reklamcılık ile Xbox'u birçok eve sokan oyun oldu. Ama ilk önce öyle FPS olarak duyurulmadı Halo, biliyor muydunuz? 1999 yılında düzenlenen E3 oyun fuarında Bungie Halo'yu gösterdiğinde oyun henüz üçüncül şahıs görünümünde ve gerçek zamanlı bir strateji oyunuydu! 2000 yılında Bungie'nin Microsoft tarafından satın alınması üzerine oyunun yapısı değişti ve günümüzdeki haline getirildi. Bungie'nin Marathon'dan sonra attığı bu adım ve Half Life'ın da etkisi ile ana karakterin hikaye ile olan etkileşimi artırıldı.
19
Deus Ex ve Metroid Prime
2000 yılında Ion Storm tarafından çıkarılan Deus Ex, rol yapma oyunlarından tanıdığımız seviye atlama mekaniğine sahip ilk FPS oyunuydu. Ayrıca oyuncunun oynayışına göre şekillenen bir yapısı vardı. 2002 yılında Nintendo Gamecube'a çıkarılan Metroid Prime, alışık olduğumuz klasik 2D Metroid oyun yapısını 3D FPS oynanışıyla birleştirip önümüze sunmuştu. Birçok otorite tarafından "farklı yapısı ile Doom'un sebep olduğu düz mantığı yok eden bir oyun" olarak anıldı.
20
Battlefield 1942 ve Planetside
2002 yılında piyasaya sürülen Battlefield 1942 ile beraber günümüzdeki Battlefield oynanışının ilk adımları atılmış oldu. Uçak uçurma, tank sürme gibi birçok farklı işin tek bir maçta yapılabildiği oyun mekanikleri ile 1942, birçok internet kafede adını sıkça duyduğumuz oyunlardan oldu. 2003 yılında yayınlanan Planetside da tarihin ilk "MMOFPS" oyunu oldu. Yüzlerce oyuncuyu tek bir savaş alanında kapıştırma olayını ilk kez başaran oyun oldu.
21
DooM 3 ve FPS oyunlarında korku teması
2004 yılında yine id Software tarafından yapılan Doom 3, diğer Doom oyunlarının aksine bu sefer korku temasını işliyordu. Elbette ilk çıktığında Doom 1 ve 2 de oyuncuları içerdiği kan ve şiddet öğeleri ile korkutuyordu fakat düz bir oyun olmaktan ileri gidemiyordu o zamanki şartlarda. Id Software, Doom 3 ile beraber oyuna sağlam bir hikaye eklediler ve eşsiz bir korku atmosferi yaratarak FPS oyunlarında korku temasının geliştirilmesi konusunda büyük bir adım attılar. Hatta bu tema o kadar çok sevildi ki 2005 yılında yapılan DooM filminde de bir FPS sahnesi bulunuyordu.
22
F.E.A.R. ve BioShock
2005 yılında çıkan F.E.A.R, Doom 3'ün adımlarını takip edip FPS türünü korku ile birleştiren bir oyun oldu. Çok da başarılı oldu, çünkü korku öğesi olarak Japon Korku öğelerini kullanıyordu. Bu yüzden farklıydı. Daha sonra, 2007 yılında BioShock'un çıkışıyla beraber FPS oyunlarındaki hikaye anlatımı ve atmosfer tasarımı oyun tarihinin doruklarına ulaştı. Hatta birçok otorite tarafından System Shock 2'nin manevi devamı olarak anıldı.
23
Açık dünya ve FPS'nin birleşimi
Yakından tanıdığımız Crytek'in çıkardığı Far Cry ve Crysis, daha sonrasında da Ubisoft tarafından yapılan Far Cry 2 ile birlikte oyuncular açık dünya oynanışı ile FPS'nin birleşimi sonucu çıkan oyunları çok sevdiler. Bunlar olurken aynı zamanda Call of Duty 4: Modern Warfare çıktı ve FPS oyunculuğunu günümüzdeki haline resmi olarak getirdi. Bu oyunlarla beraber FPS türü, oyun dünyasının en hızlı ve çeşitli olarak büyüyen oyun türü oldu.
24
Peki günümüzde ne durumda FPS?
Son sözlere gelecek olursak; FPS oyun türü günümüzde akıl almaz yerlere gelmeye başladı. PlayStation Move, Xbox Kinect, Nintendo Wii ile birlikte hareket sensörü devreye girdi ve FPS oyunları bir adım ileri taşındı. Buna ek olarak şu an hala gelişimi süren VR sistemi de FPS oyunlarına inanılmaz özellikler katacak gibi duruyor. Artık herhangi bir oyun kolu veya mouse-klavye kullanmadan gerçek FPS deneyimini yaşayabilir hale geleceğiz gelişen teknoloji ile beraber. FPS oyunları birkaç sene önce olduğu gibi hala, en hızlı şekilde büyüyen oyun türü olarak tahtını korumaya devam ediyor. Bir sonraki galerimizde görüşmek üzere!