Eski Sega Çalışanları Zor Yılları İtiraf Etti

Oyun dünyasında “crunch” olarak bilinen yoğun çalışma kültürü, yıllardır sektörün en tartışmalı konularından biri. Özellikle 1990’lar ve 2000’lerin başında bu kültür, birçok stüdyo için adeta günlük hayatın değişmez bir parçasıydı. Sega’nın deneyimli isimleri de yıllar sonra verdikleri röportajda, o dönemin ağır şartlarını ve çalışma düzenlerini samimi bir şekilde anlattı.

Sega’da Crunch Kültürünün İzleri

Sega’da uzun yıllar görev yapan Takaharu Terada, Toru Ohara ve Toru Yoshida, hem klasik serilerde hem de modern yapımlarda imzası olan üç önemli isim. Japonya merkezli 4Gamer’a verdikleri röportajda geçmişi değerlendiren ekip, özellikle yoğun mesai kültürünün ne kadar derinlere işlediğini vurguladı. Yoshida, 1990’larda ofislerde duş ve uyuma odalarının bulunmasının, çalışanların geceleri stüdyoda kalmasının olağan kabul edildiğini belirtti.

Toru Ohara ise kendi deneyimini paylaşarak, çoğu zaman masanın altında karton ve uyku tulumuyla uyuduğunu söyledi. Hatta zaman zaman uyuma odalarının dolu olmasından dolayı çalışanların masalarının altında uyumak zorunda kaldıklarını anlattı. Bu durum, Sega’daki yoğun tempoyu sıradan bir hale getirmişti. Oyun geliştirme sürecinde kısa teslim tarihleri söz konusu olduğunda, tek seçeneğin ofiste sabahlamaktan geçtiği açıkça ifade edildi.

Yoğun çalışma temposunun yanında geliştiriciler, moral ve motivasyonlarını korumak için kendilerince yöntemler buldu. Örneğin, Ohara ve Terada boş zamanlarda birlikte oyun oynayarak iş stresini hafifletmeye çalışıyordu. Bushido Blade gibi oyunlar, onların hem eğlenmesini hem de yoğun tempodan kısa süreliğine uzaklaşmasını sağladı. Çalışanlar için iş ve eğlence arasındaki sınırların bulanıklaştığı bir dönem yaşanıyordu.

Zaman ilerledikçe bu kültür büyük ölçüde geride kaldı. Sega’nın ofislerinde artık uyuma odaları ve duşlar bulunmuyor. Yoshida, bu değişimin hem iş yasalarındaki reformlarla hem de şirketin çalışanlarını daha sağlıklı bir iş düzenine teşvik etme isteğiyle bağlantılı olduğunu belirtti. Ancak tüm bu düzenlemelere rağmen geçmişte stüdyoda yaşamayı alışkanlık haline getirenler olmuştu. Terada, haftanın beş günü ofiste yatıp sadece cumartesi günü eve gittiğini söyleyerek, dönemin ne kadar zorlu geçtiğini gözler önüne serdi.