Aksiyon türünün efsane ismi Hideki Kamiya, son röportajında oyun dünyasının gidişatına dair dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Bayonetta ve Devil May Cry gibi kült serilerin yaratıcısı olan Kamiya, modern oyunların grafik gücüne odaklanmak yerine, oyunculara unutulmaz bir deneyim yaşatmanın çok daha önemli olduğunu vurguladı.
Japonya merkezli Famitsu dergisine konuşan Hideki Kamiya, 3D aksiyon türünün yıllar içindeki evrimini değerlendirdi. Deneyimli yönetmen, yeni projelere başlarken önceliğinin daima “sadece o oyuna özgü bir oynanış mekaniği yaratmak” olduğunu söyledi. Örnek olarak Bayonetta’daki zamanı yavaşlatan “Witch Time” sistemini ve Okami’de oyuncunun dünyayı “fırça darbeleriyle şekillendirdiği” Celestial Brush mekaniğini hatırlattı.

Kamiya, grafik kalitesinin oyun deneyimini destekleyen bir unsur olduğunu ancak asıl büyünün oyuncuya hissettirdiklerinde yattığını dile getirdi. “Benim için önemli olan şey, sadece o oyunda yaşayabileceğim bir deneyim sunması. Yeni oyunlarda beni en çok heyecanlandıran şey, işte bu benzersizlik hissi,” dedi. Bu yaklaşım, onun her projesinde neden farklı bir atmosfer yaratabildiğini de açıklıyor.
Ünlü yönetmen, günümüzde aksiyon türünün büyük bir ilerleme kaydettiğini düşünüyor. Uzun süre boyunca 3D aksiyon oyunlarının az sayıda olduğunu hatırlatan Kamiya, artık “stilli ve komboya dayalı” çok daha fazla oyunla karşılaştıklarını belirtti. “Bugün biri oyun yapmaya karar veriyor ve ortaya bu kadar kaliteli işler çıkabiliyor olması inanılmaz,” diyerek yeni nesil geliştiricilere övgüde bulundu.
Kamiya’nın bu açıklamaları, son yıllarda giderek büyüyen grafik tartışmalarına da farklı bir bakış getiriyor. Oyun topluluklarında sıkça “görsellik mi, oynanış mı” tartışması yaşanırken, Kamiya’nın tavrı açık: Oyuncuyu etkileyen şey, ekrandaki piksel sayısı değil; oynarken yaşadığı o unutulmaz his.
Öte yandan Devil May Cry 5, Netflix uyarlaması sayesinde satış rekorlarını tazelerken, Kamiya da serinin ilk oyununu yeniden yapma isteğini dile getirdi. Görünen o ki, usta yönetmen hem geçmişe hem geleceğe aynı tutkuyla bakıyor — ama her şeyin merkezinde hâlâ “oyun deneyimi” var.









