Bir de ünlü "Management" yani Müdüriyet'imiz var. Samson dışında kimseyle görüşmeyen ve konuşmayan bu kişi, dizimizin en büyük gizemleri arasında yer alıyor.
Hikâyenin diğer tarafında bir din adamının hayatına konuk oluyoruz. Kendini doğruluğa ve Tanrı'ya adayan Peder Justin, kardeşi Iris ile yaşamaktadır. Rahip Norman tarafından yetiştirilen iki öksüz kardeş, tıpkı manevi babaları gibi kendilerini ışığın yoluna adamışlardır.
Dizimiz bir anlamda bu iki karakterin etrafında şekilleniyor. Ben Hawkings ve Peter Justin Crowe. İkisi de eşsiz özel güçlere sahip seçilmiş insanlar. Ben Hawkings bir çeşit iyileştirme büyüsüne sahip. Her canlıyı sadece dokunarak iyileştirebiliyor. Fakat her güzel şey gibi bu özelliğinde acımasız bir geri dönüşü var: Bir şeyi iyileştirmek için aynı değerde başka bir şey sunmak zorunda. Aslında Ben'in de dediği gibi yaptığı şey, canlıları iyileştirmek değil sadece hayatı başka bir kabuğa taşımak.
Peder Justin'in özelliği ise insanlara günahlarını gösterebiliyor oluşu. Yeteneğini Tanrı'nın bir armağanı olarak gören Peder'in bu özelliğini açık açık anlatmama gerek yok sanırım. İnsanların en gizli arzularını, en büyük sırlarını, pişmanlıklarını, suçlarını bilmek en büyük güçlerden sanırım.
Başkarakterlerimizin yeteneklerinin de tıpkı dizinin kendisi gibi alacalı olduğunu zaman geçtikçe anlamaya başlıyoruz. Her iyilik içinde kötülüğü, her kötülük içinde iyiliği barındırır.
Fazla ileriye gidemiyorum çünkü dizi tam anlamıyla gizemlerden oluşmakta. Hikâye ve karakterler hakkında vereceğim başka her hangi bir ipucu, yapımı izlerken o anın bozulmasına, aldığınız hazzın azalmasına yol açacaktır.
Carnivale öylesine sağlam dramatik çatılar altına kurulmuş ki, her karakter konuştuğunda, diyaloga girdiğinde, hatta sadece göründüğünde bile etki altında kalıyorsunuz. Yapım için iyilik ve kötülüğün savaşı dedik ama bunu asla bir klişe olarak görmüyoruz. Her şey alacalı, her sayfanın üzeri toz tabakasıyla kaplı. İzleyicinin olan biteni kavrayabilmesi için kitabın üzerinde tozları temizlemesi gerekiyor. Yoksa topu topu yirmi dört bölümlük Carnivale maceranız sadece büyü, ucube dolu bir fantastik macera olduğunu düşünürsünüz.
Oysa dizinin her anı dopdolu. Görmek isteyenler yeni ahitte bahsedilen peygamberlerden, dönemin korkunç yoksulluğuna, yaşam mücadelesine kadar her şeyi özümseyebilirler. Carnivale kesinlikle zor bir dizi. Dikkatinizi tamamen ona vermenizi, gerekirse bahsedilen kavramları araştırmanızı istiyor. Zaten beni hiçbir spoiler vermemek için kıvranmamdan ne kadar büyük ve önemli bir yapımla karşılaşacağınızı fark etmişsinizdir.
Ne yazık ki Carnivale yazının başında da söylediğim gibi sadece iki sezon yayında kalabildi. Bunda en büyük etken çok yüksek maliyeti oldu. Bölüm başına 4,5 milyon dolar harcanan yapım, HBO'nun yapmadığı reklam ve tanıtımlar sebebiyle yeterince seyirciye ulaşamadı. Televizyon şirketinden yapılan açıklama ise hayli komikti.
"Dizinin doğal ömrünü tamamladığını ve gayet net bir finalle seyirciye veda ettiğini düşünüyoruz."
Hâlbuki Daniel Knauf, dizi daha başlamadan hikâyenin üç adet üçlemeden oluştuğunu ve her üçlemenin iki sezonda işleneceğini söylemişti. İşin ilginç kısmı Knauf, Carnivale'ı sigorta poliçesi satarak geçimini sağladığı 90'larda yazmış ve uzunca bir süre kimse ilgilenmez diyerek ortaya çıkartmamış. Yazarlar için eserleri evlatları gibidir, durumun bizler kadar en çok onu üzmüş olacağını tahmin etmek zor değil.
HBO'nun en büyük skandallarında biri olan Carnivale kimisine göre Rome dizisine kaynak ayırmak için bitirildi. İşim komik yanı Rome dizisi de iki sezonun ardından maliyeti sebebiyle apar topar yayından kaldırıldı. Beş sezon olarak planlanan ihtişamlı dizi iki sezonla yetinmek zorunda kaldı. Game of Thrones aynı akıbete uğramasa bari.
Yine de dizinin erken bitirilmiş olması kötü olduğunu anlamına gelmiyor. Yıllar önce Sevin Okyay'ın bir TV programında Carnivale'dan bahsedişini hala hatırlarım. "Carnivale bir dizi olmak için çok fazlaydı ve insanlar bu kadarını kaldıramadı. Henüz bu çapta yapımları TV'de görmeye hazır değil seyirci."
İlk defa Kara Ekran'da sizlerle oldum arkadaşlar. Bu haftamızın konuğu tüm zamanların en harika yapımlarından biri olan Carnivale oldu. Diziyi izleyin, araştırın ve size anlattığı şeyleri anlamaya çalışın. İnanın tadı damağınızda kalacak. Bir sonraki Kara Ekran'a kadar:
" Let's shake some dust! ..."