Orkların toplulukla imtihanıÇıkmadan önce en çok merak edilen özelliklerden birisi düşmanlarımız ve onların kurduğu topluluktu. Monolith’in herkesi heyecan ve şüphe içinde bırakan özelliği
Nemesis Sistemi olmuştu.
Oynadığımız birçok RPG, Aksiyon oyununda düşmanlarımız sadece bir kalabalıktan ibarettir. İşte Shadow of Mordor bunu değiştiriyor. İlk kez, bir oyunda düşman topluluğu kendi içinde bir devinime ve değişime sahip. Onlara ölmeniz ya da öldürmeniz gerçekten bir şeyleri tamamen değiştiriyor.
Sauron’s Army adı verilen menüde Ork topluluğunun yüksek kademeli savaşçıları bulunuyor. Siz buradan birini öldürdüğünüzde bir süreliğine onun yeri boş kalıyor. Orklar oyun içerisinde sadece sizinle savaşmıyor, gerek çevredeki vahşi yaratıklar gerekse diğer düşmanlar tarafından sürekli mücadeleye zorlanıyorlar.
Siz o görev benim, şu görev senin diye dolanırken bir bakıyorsunuz ölü kaptanın yerine yeni bir Ork geçmiş. İsim hakkını ve kaptan rütbesini kapan Orklara karşı gerçekten dikkatli olmanız gerekiyor. Kendileri cidden şahsına münhasır psikopat kişilikler. Önce onların zayıf yönlerini öğrenmeli sonra doğru bir stratejiyle saldırmalısınız.
Bir kaptanla mücadele ettiğinizde eğer ölürseniz kazandığı güç artıyor ve topluluktaki yeri sağlamlaşıyor. Üstelik bir sonraki karşılaşmanızda sizi hatırlayıp
“Seni bir kez öldürdüm, yine öldürmek ayrı bir keyif olacak!” gibisinden bir de güzel laf sokuyorlar.
Eğer standart diyeceğimiz bir düşmana ölürseniz onlarda seviye atlayıp kaptanlığa yükselebiliyorlar. Nemesis Sistemi Mololith’in oyuna kattığı gerçekten orijinal ve başarıyla işlenmiş bir mekanik olarak göze çarpıyor.
ASSASINO!Şehir muhafızlarının şu haykırışlarına az mı tanık olduk? Yapımcılar daha en başından beri
Assassin’s Creed serisini örnek aldıklarını ve oyunu hazırlarken suikastçılardan esinlendiklerini söylemişlerdi. Arada ciddi benzerlikler kesinlikle var.
Açık dünya, görev yapısı, çevre etkileşimi gibi Assassin’s Creed’in öne çıktığı belli başlı öğeleri gerçekten çok iyi bir biçimde uyarlamışlar. Tepki çekmek istemiyorum ama daha iyi yaptıklarını bile söyleyebilirim.
Akla gelen ilk örneklerse gizlenme ve düşmanların fark etme eşikleri olmuş. Aynı AC serisindeki gibi düşman önce şüpheleniyor ardından üzerinde çıkan sarı bar yavaştan kırmızıya dönüşmeye başlıyor. Tam kırmızı olduğunda dövüş kaçınılmaz oluyor.
En önemli benzerlikse Wraith Vision’a geçtiğimizde fark ediliyor.
"Eagle Vision bu!” diye haykırmanız olası. Hatta şöyle diyeyim; bu görüş sayesinde oyundaki gizleri çözüyor, ana düşmanı belirliyor ve izlerin peşine düşüyoruz.
Merak etmeyin, Shadow of Mordor kesinlikle
“çakma” bir oyun değil. Aşırı bir esinlenme söz konusu olabilir ama
Hayalet Görüşü oyunu tamamlayan önemli parçalardan biri konumunda. Bu görüşe geçince bizimle birlikte gelen hayalet dostumuzun siluetine bürünüyoruz ve çevre tıpkı Frodo’nun
Tek Yüzük’ü taktığında olduğu gibi puslu görünüyor.
İkincil olarak değinilmesi geren oyunsa
Arkham serisi oluyor. Belli mekanikler AC’ye benziyor dedik ya, savaş mekanikleri bildiğiniz
Batman Arkham atmosferini yaşatıyor.
Warner Bros sağ olsun,
Rocksteady kesinlikle dövüş sistemi konusunda Monolith’e büyük yardımlarda bulunmuş.
Batman’in kombo bazlı aşırı dinamik ve akıcı sitemi aynen Shadow of Mordor’a uyarlanmış.