Siz Hala Orjinalleştiremediklerimizden Misiniz?

Murat Oktay 3.06.2010 - 12:31
Orjinal oyun kullanmanın faydaları

Bir konu hakkında yazı hazırlayacağım zaman mümkün olduğunca araştırır ya da fikri olan arkadaşlarıma düşüncelerini sorarım. Bu yazıyı hazırlamaya karar verdiğimde Merlin’in Kazanı yazarlarına danışmayı uygun buldum. Kullandığımız foruma düşüncelerini post etmeye başladılar. Mesajlar artmaya başladıkça konu düşüncelerimin dışında gelişip, meydan muharebesi almak üzere idi. Peki neden bu hale mi geldik? Okumaya devam edin o zaman.

Mesajların tamamı bir araya geldiğinde, genel kanı “orjinal kullanmanın faydalarında” birleşti. Kitapçığı, kutusu, teknik desteği gibi detaylar bir araya geldiğinde, orjinal kullanmanın ne kadar hoş olduğunu düşünmeye başladık. Kaldı ki alınacak oyunun kolleksiyonumuza katacağı zenginlik ise işin diğer bir hoş noktası. Belki çok fazla oyunumuz olmayacak ama maymun iştahlılık ile gördüğümüz her oyuna da saldırmayacağız.

Kulağa oldukça hoş geliyor. Değil mi? Ama hepimizin takıldığı nokta “Bu orjinale nasıl ulaşacağımız” idi. Fiyatlarının yüksekliği, çeşitliliğin azlığı, olanlara da ulaşmanın zorluğunu düşününce tıkandığımızı hissettik. Bunlar içinde biri var ki nerede ise “Asla orjinal kullanmayın!” dercesine bas bas bağırıyordu. Bu da oyunların yüksek satış fiyatları idi. Ülkemizin ekonomik koşulları göz önüne alındığında tek oyuna verilecek olan 30-40 USD arası rakamın pek çok bütçeyi zorlayacağı kesin. Bu sadece oyun severler için değil, ithalatçılar için de oldukça zorlayıcı oluyor. Taahüt ettikleri satış rakamlarına ulaşamayıp, sonucunda piyasaya çıkan birçok oyunu ülkemizde satışa sunamıyorlar. Bekledikleri kazancı elde edemedikleri için reklam veremiyor hali ile dergiler çıkamıyor ya da kazançları yeterli içerik sunmalarını engelleyebiliyor. Görüldüğü üzere zararı tek noktada olmayıp zincirleme bir reaksiyon yaratıyor.

Milyonlarca oyun severin yaşadığı bir ülkede olmamıza rağmen, çok daha düşük nüfuslu ülkelerdeki orjinal satış rakamlarına ulaşamıyoruz. Sonuç? Az çeşit, yüksek fiyat, yetersiz dağıtım. Keşke etkisi bu kadar yüzeysel olsa diyorum. Ama ne yazık ki değil. Son derece zeki programcıların yetiştiği ülkemizde oyun pazarına girmek isteyip tıkanan birçok cevher olduğu gibi yarım kalan birçok proje kayıp zaman -nakit- anlamını taşıyor. Dünyada oyun pazarına baktığımızda 10 milyon dolarlık rakamlar ile bizim sinema endüstrimizden bile fazla bütçeye sahip oyunları görüyoruz. Buradan aslında çok büyük bir sektör olan oyun pazarında ne kadar alt kademelerde olduğumuz anlaşılıyor.

Tabii ki ülkemizde oyun sektörüne en büyük darbeyi korsan oyun satıcıları vuruyor. Çoğu zaman çalışmayan oyunlara dökülen paralar bizi geri dönüşü daha zor noktaya getiriyor. Polisin defalarca bu korsan oyun/program satıcılarına baskın yapması ne yazık ki kopyayı durdurmaya yetmiyor.

Tablo karanlık gözüküyor değil mi? Ama ARTIK o kadar değil. İthalatçı firmalar maliyetlerini düşürmek için dağıtımcı firmalar ile özel anlaşmalar yaparak bu sorunun üstesinden gelmeye çalışıyor. Özellikle bu aydan itibaren piyasada ciddi atılımlar yapacak birçok firma bulunuyor. Bunlardan AvaTürk ve Aral İthalat’ın sonbahar sezonunda daha düşük fiyatlar ile piyasamıza sunacakları oyunları gördüğümüzde, bazı konuların aşılmaya başlandığı açıkça görünüyor. Yine geçtiğimiz günlerde Alsan ve Dinç İnteraktif’in ortaklaşa olarak piyasaya sunduğu Lanet’in Hikayesi gelecek vaad ediyor. Bu noktada en büyük sorumluluk ise bizlere düşüyor. Alacağımız her oyundan elde edilecek gelirin tamamı belki ülkemiz kasasına girmeyecek. Ama sektörün oluşmasında oldukça önemli rol oynayacak.

Yorumlar 21
MK Okuru
MK Okuru 20.04.2024 12:17
Kalan Karakter: 300 Gönder
Siz Hala Orjinalleştiremediklerimizden Misiniz?
İlginizi Çekebilir