Guillermo del Toro’nun yaklaşık 17 yıldır hayalini kurduğu Frankenstein projesi sonunda ete kemiğe bürünüyor. Netflix’in Tudum 2025 etkinliğinde yayınlanan ilk fragman, Mary Shelley’nin klasik romanına son derece sadık bir uyarlamanın yolda olduğunu gösteriyor. Oscar Isaac’in canlandırdığı Victor Frankenstein’ın hikâyeyi Kuzey Kutbu’nda anlattığı sahnelerle açılan teaser, hem duygusal yoğunluğu hem de gotik atmosferiyle dikkat çekiyor.
Fragmanda ilk olarak Victor Frankenstein’ın, Kuzey Kutbu’nda Kaptan Robert Walton’a başından geçenleri anlatmasıyla başlıyoruz. Bu sahne, romanın çerçeve yapısını doğrudan yansıtması açısından dikkat çekici. Del Toro’nun daha önce belirttiği gibi, bu yapım romanın en sadık sinema uyarlamalarından biri olma iddiasını taşıyor. Fragmanda Victor’un deney sahneleri yer alıyor ve yaratığın ilk kıpırdanışlarına dair kısa ancak etkileyici kareler sunuluyor.
Canavarı canlandıran Jacob Elordi, fragmanda yalnızca birkaç kısa ve gölgeli karede görünüyor. Ancak bu sahneler, karakterin duygusal yoğunluğunu ve öfkesini başarıyla yansıtıyor. Özellikle kalabalık bir gruba karşı saldırıya geçtiği an ve “baba” diye haykırışı, filmdeki dramatik ilişkinin altını şimdiden çiziyor. Orijinalde Andrew Garfield’ın rolü alması planlanmıştı ancak takvim çakışması nedeniyle yerine Elordi getirildi.
Oyuncu kadrosu oldukça güçlü isimlerden oluşuyor. Oscar Isaac başrolde Victor Frankenstein’a hayat verirken, Mia Goth karakterin nişanlısı Elizabeth’i canlandırıyor. Hikâyenin yönüne bağlı olarak Elizabeth’in “Canavarın Gelini”ne dönüşmesi ihtimali de gündemde. Filmde ayrıca Christoph Waltz, Felix Kammerer, Lars Mikkelsen, David Bradley ve Christian Convery gibi isimler de rol alıyor.
Mary Shelley’nin 1818’de yayımlanan romanı defalarca sinemaya uyarlandı ancak yaratığın fiziksel tasarımı ve romanın felsefi derinliği çoğu yapımda eksik kaldı. Del Toro, bu projeyi onlarca yıl boyunca beklettiğini ve ancak şimdi yeterince cesur hissettiğini belirtiyor. Fragmandan anlaşıldığı üzere Frankenstein, yalnızca bir korku filmi değil, aynı zamanda kayıp, öfke ve yaratımın sorumluluğu üzerine kurulu güçlü bir anlatı olacak. Film, kasım ayında tüm dünyayla aynı anda Netflix’te yayınlanacak.