1/27

Dervişin Sabır Taşı

Team One! 3.06.2010 - 12:31
Dervişin sabır taşını çatlatacak oyunlar dizisi.

Oyun piyasasının özü, sürekli bir beklenti üzerine kurulu olmasıdır. İnsanların sevdiği türden olan ya da yayınlanan ekran görüntüleri ile ilgi yaratan oyunlar zihinlerde hep bir beklenti yaratır. Oyunlarının çıkacağı günü iple çeken oyuncular, biraz da hayalgücünün yardımıyla beklentilerini yükseltir. Belki de oynarken duyamayacağı kadar büyük zevki hayal eder, yapacaklarını o günden kararlaştırmaya başlar. Çoğu zaman büyük beklentiler sonucunda çıkan oyun, sevenleri tarafından çok kısa sürede defalrca bitirilir ve yapacak başka bir şey kalmayınca sonraki versiyonu için yeni bir bekleme süreci başlar. Kısacası oyuncuların ömürlerinin yarısı beklemek ile geçer.

2004 senesi, tabiri caiz ise büyük beklentilerin iyi ya da kötü karşılandığı bir yıl oldu. Doom 3, Half-Life 2, Rome: Total War gibi efsane oyunlar bir bir piyasaya çıktı ve oyuncuların ağızları, kulaklarına vardı. Sessiz sedasız ortaya çıkan FarCry ise, FPS dünyasına atom bombası etkisi yapmış, pek çok insanı kendine esir etmişti. 2004’ün önemli oyunlarından olan, yaşam simülasyonu The Sims’in ikincisi en çok satanlar listesinde hala en yukarılarda olduğu da unutulmaması gereken bir gerçek. Konsol bölümünde de 2004 senesi oldukça bereketli geçmiş, Xbox’da HALO 2, PlayStation 2’de GTA: San Andreas ve Metal Gear Solid 3 gibi önemli oyunlar kendini göstermişti. Senenin son bombası ise tüm platforlarda aksiyon oyunlarına damgasını vuran Prince of Persia: Warrior within oldu.

2005’in ilk aylarını yaşadığımız şu günlerde oyuncuların kafalarında genel bir kanı oluştu; “Bu kadar güzel oyunların arkasından 2005’te acaba bizleri neler bekliyor?”. Hatta öyle anlar oluyor ki; yıllarca beklediğimiz Half-Life 2, Doom 3 gibi oyunların ardından, uzun süre piyasayı derinden etkileyecek oyun gelmeyeceği ve beklenti dolu anların yavaş yavaş azalacağı gibi karamsar bir tablonun oluşuyor.

İşte sizlere hazırladığımız, “Dervişin sabır taşı” isimli dosya konusu ile bu senenin neler vadettiğini açıklamaya, aynı zamanda “beklenti” duygunuzu yeniden alevlendirmeye çalıştık.

Karşınızda 2005’in beklenti yaratan oyunları:

2/27

Auto Assault (PC)

Ömer Hakan Şimşek

Çıkış Tarihi: 2005
Yapımcı: Netdevil
Yayıncı: NcSoft

MMO deyince bir çoğumuzun aklına orclar, elfler, kılıç ve kalkan geliyor ki gerçekten bu tarz oyunlar sektörün büyük bir kısmını oluşturuyor. Yenilik içeren oyunlar yerine kendisine zaten hazır bir hayran kitlesi bulmayı daha uygun gören yapımcılar da genellikle tercihlerini fantastik oyunlardan yana kullanıyorlar. Ama Auto Assault konsept olarak oldukça farklı bir oyun.

Dervişin Sabır Taşı
Fallout serisini bir çoğunuz bilir. Bir Cyber Punk klasiği olan oyunda, savaşlar sonrası bir dünyada yaşamaya çalışıyorduk. Yaşı birazca ilerlemiş olanlar 80'lerin kült filmlerinden olan ve Mel Gibson'ın esas çıkışını gerçekleştirdiği Mad Max serisini de hatırlayacaklardır. Atmosfer olarak Fallout'a benzeyen, nükleer savaşlar sonrası yaşamı anlatan bu dünyada modifiye edilmiş araçlarla yaşam savaşı veriliyordu. Auto Assault konsept olarak Mad Max serisine çok benziyor.

Uzaylıların dünyadaki kaynakları kullanmak üzere güzel gezegenimize gelip insanları kaçak şekilde yaşamaya zorlamalarından sonra bir asır geçmiştir. İnsanlar artık saklandıkları yerden çıkmış modifiye ettikleri zırhlı ve silahlı araçlılarla direnişe başlamışlardır. Biz de oyunda var olan 3 türden birini seçerek bu dünyaya adımımızı atacağız. Bu türler uzaylı teknolojisini daha iyi kullanan mutantlar, Transformer's gibi biçim değiştiren insan olmayan biomekler ve insanlar. Türümüzü seçtikten sonra sıradaki iş aracımızı seçmek olacak. Oyunda motosikletler, otomobiller, kamyonetler, tanklar gibi bir çok araç türü mevcut. Seçtiğimiz aracı satıcılardan veya görevlerden alacağımız binlerce değişik parçayla geliştireceğiz ve yolları fethedeceğiz.

Dervişin Sabır Taşı
Aksiyon düzeyi oldukça yüksek olacak olan oyunda, yapımcılar ilk hedeflerinin eğlence olduğunu önemle vurguluyorlar. Bu yüzden oyunda Havoc 2.0 fizik motoru kullanılmış. Bu sayede oyundaki hemen her nesneyle etkileşimimiz olacak. Evleri, ağaçları, çitleri petrol tanklarını havaya uçurabileceğiz. Ama oyunun salt aksiyondan oluşmadığını RPG öğeleri olduğunu da ekliyorlar. Yine de aracımızdan sadece çok özel durumlarda dışarı çıkabileceğiz. Ömrümüz aracımızın içinde geçecek. Arkadaşlarımızla konvoylar oluşturup görevler yapabilecek, istersek diğer oyuncuların kasabalarını basıp kendi kasabamız haline getirebileceğiz.

Akla ilk gelen soru bu kadar farklı araç arasında dengenin nasıl sağlanacağı. Yani bir motosikletin tanka karşı şansının ne olacağı? Üstünde en çok çalışılan konu bu. Oyuncuların karşılaşacağı bazı alanlara sadece belli sınıftan araçlar girebilecek. Ayrıca her aracın artıları eksileri dengeleniyor ve araç üstünlüğü değil strateji üstünlüğü ön plana çıkıyor. Oyunun her yerinde reflekslerden ziyade bu tarz stratejiler ve aracınızı modifiye tercihleriniz önemli olacak. Böylece oyuncular arasındaki yetenek farkı azaltılmış olacak.

Dervişin Sabır Taşı
Oyunun yapımcısı NetDevil. Firmayı daha önce yapılmış olan ve sağlam bir hayran kitlesi olan JumpGate oyunundan tanıyoruz. Çıkış tarihi içinse 2005’in 3. çeyreği olacağı söyleniyor. İçeriğiyle dikkatleri kendine çeken ve 2005 yılının en fazla beklenen MMO oyunlarından biri olan Auto Assault'u bizde sabırsızlıkla bekliyoruz.

Dostum olabilirsiniz ama ıssız çölde aracımla gezerken karşıma çıkarsanız size acımam...
 

3/27

Battlefield 2 (PC)

Can Sağlam

Çıkış Tarihi: 2005'in 2. çeyreği
Yapımcı: Digital Illusions
Yayıncı: EA Games

Birkaç yıl önce piyasaya sürülen Battlefield, gerek grafikleriyle, gerek zevkli oynanışıyla biz oyun severleri bir hayli tatmin etmişti. Çıktıktan kısa bir süre sonra en çok oynanan multiplayer oyunlarından biri olması kesinlikle bir rastlantı değildi. Yapımcılar, ilk oyunun haritalarını yalayıp yutan oyunculara pek de yenilikçi olmayan ek paketler çıkardı, ama hiç kimseyi tatmin etmedi. Bunu gören ve oyunun yapımcısı olan Digital Illusions, kısa bir süre sonra harekete geçti ve çok daha yenilikçi, çok daha modern, çok daha teknolojik bir Battlefield yapmaya başladı; serinin ikinci oyununu.

100 kişik online FPS mi?

Dervişin Sabır Taşı
Battlefield 2’deki haritalar 100 kişiye kadar desteklenebilecek. Böyle yüksek bir sayıyı okuyunca da akla ister istemez birkaç soru geliyor; acaba Battledield 2, çoğu online FPS’de görülen harita ve oyuncu arasındaki dengesizliği düzgün bir şekilde sağlayabilecek mi? Böyle bir sorunun ortaya çıkmaması için Digital İllusions diğer online oyunlarda görmediğimiz bir özellik ortaya çıkarmış; oyuncu sayısına göre büyüyen veya küçülen haritalar. Harita belli bölgelere bölünmüş olacak. Bu haritalardaki bölümler oyuncu sayısına göre açılacak veya kapalı kalacak. Bu gerçekten iyi düşünülmüş ve işe yarayacak bir fikir.

İlk Battlefield piyasaya sürüldüğü vakte göre oldukça başarılı ve tatmin edici bir görsel yapıya sahipti. Ama tabi ki yapıcıların aynı motoru şimdi de kullanması düşünelemezdi. Bu yüzden yapımcılar kendilerinin programladıkları motor üzerinde yoğun bir şekilde çalışarak günümüz koşullarına uygun hale getirmişler. Ayrıca artık haritalar deforme olabilecek şekilde dizayn edilmiş. Yapımcılar oyundaki hemen hemen her şeyin yıkılabileceği, patlayabileceğini söylüyorlar. Böyle bir özelliğin oyunun zevk katsayısını ikiye katlayacağına eminim. En basitinden, köprüden geçen bir grup askeri birliğini, köprünün en hassas yerlerine vurmak suretiyle başka bir diyara gönderebileceksiniz.

Ben bi’ CS bilirim, başka bi’şey bilmem

Dervişin Sabır Taşı
Oyunun geçtiği mekanlar tahminimce Irak’ın örnek alınarak hazırlandığı çoğunlukla kurak ve sıcak (?) yerler olacak. Seçebileceğiniz taraflar Amerika, Çin ve Orta Doğu askeri birlikleri olacak. Amerikalılar’ın tahmin edebileceğiniz üzere en gelişmiş ordu birlikleri olacakken, Çin birlikleri en son teknolojiye sahip ekipmanlara sahip olcak. Doğu birliklerini sorarsanız büyük olasılıkla iki tarafında altında bırakılmış, teknolojinin gerisinde kalan askerler olacak.

Yapımcılar yapay zeka üzerinde de bir hayli çalıştıklarını söylüyorlar. Artık bot’lar ağaçlara, duvarlara takılmayacak, söylediğiniz bir emiri yerine getirmek için 2 saat(!) beklemeyecek. Tabi bunlar Digital Illusions’un vaadleri, emin olamayız. Ama Battlefield’ın aslen bir multiplayer FPS olduğunu düşünürsek, yapay zeka için yapımcıların üzerine fazlaca yüklenmek yanlış olur kanımca. Yine de biz Unreal Tournament’daki insanlardan bile akıllı gibi gözüken bir yapay zeka olsa kötü mü olurdu?

Ohoo daha çok var

Dervişin Sabır Taşı
Battlefield bu kez çok daha iddialı bir biçimde oyun oiyasasına düşmeye hazırlanıyor ama bu bahar çıkması planlanırken, modaya uyup 2005’in ortalarına ertelendi. Bu üzücü gelişmeye pek de şaşırdık diyemeyiz zira EA bunu hep yapıyor. Bu yüzden beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok.
 

4/27

Championship Manager 5 (PC)

Aykut Göker

Çıkış Tarihi: 2005
Yapımcı: Beautiful Game Studios
Yayıncı: Eidos Interactive

Henüz resmi çıkış tarihi açıklanmamış olmasına rağmen, Championship Manager 5’in bu sene piyasalarda olması tahmin ediliyor. Bilindiği üzere önceki senelerde oyunun yapımcılığını üstlenen Sigames, CM-5’te yok. Yapımcı ve yayıncının ayrılığından doğan iki yapım mevcut. İlki Sigames’in Football Manager 2005’i, diğeri ise Eidos ve Beatiful Game Studios’un ortaklaşa çalışması Championship Manager 5. Görüldüğü üzere Sigames, CM’den elini eteğini çekti. Önceki yıllarda CM projesinde yayıncı olarak çalışan firmalar, işin kaptan koltuğuna oturdu. Bir kaç ay önce piyasa sürülen demo tam manasıyla hayal kırıklığı olmasına karşın, CM ismi kolay kolay silinmeyecektir. En azından bu firmaların yaptığı ilk CM, piyasaya çıktığında büyük rağbet göreceği muhtemel. Çünkü demo’nun akıllarda bıraktığı olumsuz izlenim pek gerçekçi değildi. Asıl cevabı bize tam sürüm verecektir.

CM, Football Manager’ı yakalayabilecek mi? Bir başka deyişle; Eidos, Sigames kadar başarılı olabilecek mi?

Dervişin Sabır Taşı
Bu soruların cevabını Championship Manager 5 piyasaya çıkınca oldukça doyurucu bir şekilde alacağız. Peki serinin 5. versiyonunda nelerle karşılaşacağız? Öncelikle daha hızlı bir oynanış vadediliyor. Eğer başarılı olunursa FM karşısında büyük bir hamle olacaktır. Bilindiği üzere oyuncuların en çok şikayet ettikleri konuların başında ağır oynanış gelir.

Yeni oyun kullanıcı dostu bir antrenman bölümüyle geliyor. Artık anrenman programı eskiden olduğu kadar komplike hazırlanmayacak. Daha kolay bir arayüz geliştirilmiş. Fakat antrenman programıyla uğraşmak bile oyuncuya ayrı bir zevk veriyordu. Yeni oyun için ne kadar olumlu bir yenilik olduğu tartışılır. Ayrıca yapımcılar bu konuda Charlton Athletic’in as takım koçu Mervyn Day ile çalıştılar.

Dervişin Sabır Taşı
CM-5’te yıldız isimleri bulmak önceki versiyonlardan daha kolay olacak. Öyle ki yapımın gözlemci sistemi bize daha kesin yanıtlar verecek. Böylelikle yıldız potansiyeline sahip olan futbolcuları daha kolay keşfedeceğiz. FM’yi ve eski CM serilerini oynayanlar bilirler. Gözlemcilere bir türlü güvenilmez. İleride patlama yapacağını düşündüğünüz oyunculara; “sınırlı yeteneğe sahip” derler. 4-5 sezon sonra baktığınızda ise bir futbol ilahını kaçırmışsınızdır. Eğer gözlemciler bahsedildiği gibi geliştirildiyse, CM-5’te işimizin daha kolay olacağı muhtemel.

Yapım geliştirilirken profesyonel futbolun içindeki bir çok takım ve personelle çalışılmış. Bunlar İngiltere Premier ligi takımlarından, İtalya Seria A’ya ve hatta İspanya La Liga takımlarından Real Madrid’e kadar...

Hatırlar mısın bir maç vardı eskiden?

Dervişin Sabır Taşı
Championship Manager serileri bilindiği üzere çok geniş bir veri tabanına sahip. Hem oyuna başlamadan önce hemde oyuna başladıktan sonrası bir bir kayıt edilir. Buna karşın ilk sezon oynadığınız önemli bir maçı, bir kaç sene sonra izlemeye kalktığınızda, maçın skoru dışında herhangi bir bilgiye ulaşamazsınız. Championship Manager 5 bu duruma son noktayı koyacak. Yeni oyunda, yıllar geçmesine rağmen eski maçları en azından yazı ile izleyebileceğiz. Böylelikle geçmişteki maçların veri kaybı ortadan kalkacak.

Taktik ekranı Beatiful Game Studios tarafından bazı geliştirmelere uğramış. Gerçi demo’da gördüğümüz kadarıyla görünüşü dışında, kayda değer bir değişiklik yoktu ama tam sürümde oyuncuların koşu yapabilmesi için yeni güzergahlar bulunacak.

Kulübüyle anlaşamıyorum ki futbolcuya kontrat önereyim

Dervişin Sabır Taşı
Ronaldo’ya, Zidane’a, Henry’e teklif götürüyorsunuz fakat yanıt hep olumsuz mu oluyor? Championship Manager 5 sorununuzu ortadan kaldırıp, dünya yıldızlarını kadronuza katmanıza fırsat tanıyor. Tamamen gerçekçi olarak geliştirilmiş transfer modeliyle artık ulaşılmaz yıldızlar yok.

Tam sürümde menajeri olduğunuz kulübün eski hocasıyla karşılaştırılacaksınız. Onun başarıları adeta bir gölge gibi sizi takip edecek. Bu yüzden çeşitli kupalar kazanarak kendinizi eski menajer kadar sevdirmelisiniz. Tabii futbolcularla’da iyi ilişkiler içinde olmak çok önemli. Başarıya giden yol ekip olmaktan geçer!

CM’yi unutmak mümkün mü?

Bildiğiniz gibi Championship Manager serisi, menajerlik oyunları arasında çok özel bir yere sahip. Henüz çıkış tarihi belli olmayan bu serinin son oyununu bir çok CM tutkunu sabırsızlıkla bekliyor. Bakalım CM yoluna devam edebilecek mi?
 

5/27

Conker: Live & Reloaded (X-Box)

Emre Günen

Çıkış Tarihi: Mart 2005
Yapımcı: Rare Ltd
Yayıncı: Microsoft

Haylaz sincap geri döndü! Nintendo’nun ünlü oyunu Conker's bad fur a Day, kanlı macerasına kaldığı yerden, Xbox platformunda devam edecek. Bilmeyenler için kısaca açıklamak gerekirse; Conker, şirin mi şirin karakterleri ve renkli çevre tasarımı ile çocuk oyunlarını anımsatan bir yapıya sahiptir. Fakat oynayanlar bilirler ki; işin aslının bununla alakası yoktur. Baş kahramanımız da dahil olmak üzere tüm karakterler son derece küfürbaz, gelişen olaylar son derece vahşi ve oyunun genel yapısı ziyadesiyle kanlıdır. Ağızından puro, elinden silah düşmeyen kahramanımız bu kez Xbox platformunda bizlerle buluşacak.

Dervişin Sabır Taşı
Eski oyunun genel yapısı platform olarak tabir edilebilirdi. Conker live & Reloaded ise 3. kişi görüş açılı aksiyon olacak. Yine bol kanlı sahneler ve yine sansürlenebilecek küfürlere sahip olacak oyun, piyasadaki aksiyon oyunlarını aratmayacak kadar da hareketli olacak. (Tabii ki tüm karakterlerin sincap vari olacaklarını da unutmamak gerek). Piyasadaki pek çok oyunu “ti”ye alan ve kimi önemli filmlerin unutulmaz sahnelerini içeren oyunun E3 fuarında en çok rağbet gören özelliği; kapsamlı multiplayer modu idi. Günümüz multiplayer FPS oyunlarında rastladığımız tüm çoklu oyuncu modlarına destek verecek olan oyunun takım oyununa imkan verecek bölümleri de olacak. İçerisinde tıpkı Unreal Tournament 2004’de olduğu gibi araçlar kullanılabilecek.

Conker’ın bizi ilgirendiren asıl yönüne yani tek kişilik moduna bakacak olursak, tipik bir aksiyon oyunundan daha fazlasını bulacağız. Yapacaklarımız genelde “belirtilen yere git ve herkesi öldür” gibisinden görevlerden oluşsa da, içerisinde pek çok ayrıntı ve Conker’a özgü espri dolu eğlenceli yanlar da olacak.

Dervişin Sabır Taşı
Geçtiğimiz senenin sonlarına doğru basına dağıtılan Xbox demosunu oynama fırsatını eline geçirmiş birisi olarak, “Saving Private Ryan” filminin ünlü Normandiya çıkartmasını içeren bölümü ve izlenimlerimi anlatayım. Bölüme kahramanımız Conker ile bir botun içinde başlıyoruz ve karaya çıkmaya çalışıyoruz. Buradan itibaren hem aksiyon oyunu tadında olaylar gelişirken bir yandan da filmi ti’ye alan sahneler görüyoruz. Kafasından vurulup etrafa ketçap gibi kan fışkırtan karakterlerden, kolunu eline alıp dolaşan tüm enstanteneleri yaşıyoruz. Bölümün sonlarına doğru girdiğimiz bir revirde aklını kaçırmış bir profesörü öldürmemiz gerekiyor. Burada ise yine etrafta pek çok ayrıntı ile karşılaşıyoruz. Mesela elektrikli sandalyeye bağlı bir kişiye rastlıyoruz. Yardım için yalvaran bu kişiyi ister kurtarıyor, isterseniz kolu çekip öldürebiliyorsunuz.

Gerek demoda gerekse E3 fuarlarında edindiğimiz bilgilere bakarak oyunun görsel açıdan son derece başarılı olacağını düşünebiliriz. Karakterlerimizin sincap ve benzeri yaratıklardan oluşacağını biliyoruz. Karakterlerin hem animasyonları hem de tüyleri son derece gerçekçi gözüküyor. Hatta E3 fuarında Xbox’ın en iyi grafikli aksiyon oyunu ödülü aldığını söylemem yeterli olacaktır sanırım.

Sonuç olarak, Live and Reloaded 2005 yılı içinde piyasaya çıktığında aksiyon platformunda önemli bir yer tutacak gibi gözüküyor.
 

6/27

Dark and Light (PC)

Ömer Hakan Şimşek

Çıkış Tarihi: Nisan 2005
Yapımcı: Np Cube
Yayıncı: Np Cube

“Adından anlaşılacağı gibi oyunda katılabileceğiniz iki ayrı fraksiyon var. Dark and Light’da 12 farklı ırktan ve 14 farklı meslekten birini seçebiliyorsunuz. Karakterinizin tipini istediğiniz gibi ayarlayabiliyorsunuz. Ticari yetenekleriniz var ve özel nesneler üretip satabiliyorsunuz. Böylece oyun içinde oyuncular birbirine bağlı hale geliyor. Oyunda binlerce farklı nesne var. Ve...”

Liste böyle uzayıp gidiyor, ama bu özellikler öyle veya böyle birçok MMORPG’de zaten var. Peki DnL’yi diğerlerinden farklı yapan, heyecanla beklememizi sağlayan nedir?

Bir dünya düşünün 40.000 km2 alandan, 4000’den fazla kaleden ve 1000’den fazla şehirden oluşsun. Dragonlara, planörlere binerek seyahat ettiğinizi, havanın değiştiğini, mevsimlerin değiştiğini, bitki örtüsünün buna göre değiştiğini düşünün. Kendi evinizi yaptığınızı, evlendiğinizi, kalelere saldırarak veya politika ile baron, dük, kral olduğunuzu düşünün...

Evet DnL bize kocaman ve dinamik bir dünya vadediyor. Oyuncuların gerçek bir dünyada yaşıyormuş gibi hissetmeleri için ellerinden geleni yapmışlar. Öyle ki oyunda mevsimler değişecek, bitki örtüsü, hayvanların sayısı ve tipi buna göre değişecek. Tamamen canlı bir ekosistem olacak. Oyun bu konuda o kadar iddalı ki; yapımcılar şimdiye kadar bu sektördeki en gerçekçi dünyayı yaptık diyorlar.

Bu gerçeklik ve dinamizim hissine oyunun her yerinde rastlıyorsunuz. Seçtiğiniz karakterler hem sosyal hem de savaşcı olarak gelişiyor. Kendinize arsa satın alıp evinizi yapabilecek, isterseniz arkadaşlarınızla yeni bir köy inşat edebileceksiniz. Bu sıcak yuvanızı paylaşmak için isterseniz evlenebileceksiniz. Tabii ki oyunun tamamı pembe hayallerinizi gerçekleştirmeye çalışmaktan ibaret değil. Dark ve Light ana şehirlerinin haricinde, oyunda bulunacak 10 ayrı krallıkta diğer oyuncularla savaşabilecek, kaleler alıp oylamayla liderinizi seçebilecek hatta belkide kral olacaksınız. İsterseniz bu savaşlara hiç bulaşmayıp bu devasa alanı gezebilir. Yeni yerler keşfedip yeni kaynaklar bulabilirsiniz. Gezdiğiniz yerlerin haritalarını çıkarıp diğer oyunculara satabilir ve hayatınızı bir gezgin gibi geçirebilirsiniz.

Oyun teknik açıdan da oldukça iddalı. İlk kez WoW’da başarıyla uygulanan “No Zoning” denilen sistem DnL’de de kullanılacak. Mantık oyunda yükleme ekranının olmaması. Böylece bir kıtayı baştan başa yürüseniz bile oyun hiç yükleme ekranı ile bölünmeyecek. Siz de kendinizi oyunun atmosferine tamamen kaptırabileceksiniz. Geliştirilen server teknolojisi sayesinde artık tüm oyuncular aynı serverda olabilecek. Grafiksel olarak da oldukça iyi gözüken DnL’nin şu andaki en büyük sıkıntısı oyunun optimize edilerek düşük sistemlerde de çalışmasını sağlamak.

Çıkış tarihi Nisan 2005 olarak gözüken oyunun yapımcısı daha önce adını duymadığımız yeni bir firma olan NP Cube. Yaklaşık 2.5 senedir üstünde çalışılan oyunun vadettiği yenilikler oldukça fazla. Son dönemlerde peş peşe bitmesine az kala iptal edilen MMORPG’lerden sonra yapımcıların bu kadar yeniliği hakkıyla yapıp yapamayacağına dair endişelerimiz yok değil. Her halükarda DnL’nin sektöre taze kan getireceği açık. Eğer birde dedikleri herşeyi yaparlarsa Nisan ayında MMORPG dünyasının yeni kralının tahtına oturacağından emin olabilirsiniz.
 

7/27

Devil May Cry 3: Dante's Awakening (PS2)

Can Gülay

Çıkış Tarihi: 1 Mart 2005
Yapımcı: Capcom
Yayıncı: Capcom

İlk oyunuyla herkesi büyüleyen ve hızlı aksiyon sahneleriyle Capcom’un en beğenilen oyunlarında biri olan Devil May Cry çok büyük bir ilgi toplamıştı. Durum böyle olunca da ikinci oyundan beklentiler de oldukça fazlaydı. Bildiğiniz gibi beklenenin aksine ikinci oyun ilk oyunun başarısını yakalayamamış ve büyük hayal kırıklığı yaratmıştı, fakat yapılanlara bakılırsa bu kez Capcom aynı hataya düşmeyecek gibi görünüyor.

Dervişin Sabır Taşı
İkinci oyuna yepyeni hareketler ve daha hızlı aksiyon hareketleri eklenmiş olsa da atmosferin çok iyi olmayışı ve diyaloglardaki eksiklik oyunu gölgede bırakmıştı. DMC3 ise videolardan anlaşıldığı kadarıyla gotik mimarinin ağırlıkta olduğu çok sağlam bir atmosfer sunuyor ve önceki oyunda bulunan hatalardan ders çıkarmışa benziyor. Bunun yanında çok daha hızlı sahneler yepyeni kombolarla süslenmiş ve ortaya oynanış yönünden oldukça eğlenceli olacağa benzeyen sahneler çıkmış. Yine silah ve kılıç hareketlerimizi birleştirerek yapacağımız kombolar, elde edeceğimiz yeni yeteneklerle güç kazanıyor ve bu da oyunun akıcılığına hız katıyor. Dövüşler sırasında çevreyle etkileşime girerek bunu aksiyona yansıtmak ise oyunun en heyecan verici taraflarından bir tanesini oluşturuyor.

İlk oyunun öncesini konu alan senaryoda Dante’nin şeytani ikiz kardeşi Virgil’de bulunuyor ve oyun biraz da karanlık ve aydınlığın temsilcileri olan bu karakterlerin yüzleşmesini konu alıyor. Bunların yanında gerek ara videolardan gerekse mekan tasarımlarından anlaşıldığı kadarıyla görsellik PlayStation 2’de görebileceklerimizin en iyilerinden bir tanesi olacak. Zaten Capcom grafikler konusunda hemen hemen hiçbir zaman oyuncuların yüzünü buruşturmamıştır ve bu yine böyle olacak. Özellikle videolarda görülen dans pisti ve mükemmel bir ay ışığı sahnesi altında Dante ve Virgil’in karşılaşmaları görsel açıdan çok iyiydi, bu tip etkileyici sahneler de oyunda bolca bulunacak ve bu da oldukça sevindirici.

Dervişin Sabır Taşı
Mükemmel seslendirmelerin yanında aksiyon sahnelerinde daha bir hızlanacak olan müzik ise dövüşlere kesinlikle çok üst seviyede bir heyecan katacak ve tüm bunlar yüksek oynanabilirlikle birleştiğinde Devil May Cry 3’ün gerçek tablosu ortaya çıkmış olacak. Aslında Devil May Cry hayranları zaten üçüncü oyunun videolarını defalarca izleyip ekran görüntülerine sayısız kez bakmışlardır, akıllardaki en büyük soru işareti ise DMC3’ün önceki oyunda düştüğü hatalardan birine kurban gidebilme ihtimali; ama bence bu çok da olası bir şey değil. Oyunun çıkışına da çok az bir süre kalmışken olumsuz konuşmak istemiyorum ve en azından Dante’nin ilk oyundaki ihtişamıyla dönüp, yüzündeki hafif munzur ve dalga geçer bir gülümsemeyle düşmanlarına ‘’Let’s Rock Baby!’’ demesini istiyorum. Eğer Dante yine bu işi hakkıyla yaparsa eminim ki yılın en iyi aksiyon/macera oyunlarından birini daha 2005’in başında oynamış olacağız.
 

8/27

Doom 3: Resurrection of Evil (PC)

Arda Gündüz

Çıkış Tarihi: 4 Nisan
Yapımcı: id Software
Yayıncı: Activision

Doom konsepti, yıllar sonra Ağustos 2004’te, Doom 3 ile yeniden doğmuştu. Teknolojinin nimetlerinden de sonuna kadar faydalanan Doom 3, bize görsel şölen ve yeni bir hikayeyi de beraberinde getiriyordu. Cehennemden gelen tehlikeli yaratıklar, Mars’taki UAC üssüne saldırıyor ve biz de bu ortamdan sağ çıkmak için uğraş veriyorduk. Şimdi sırada, Doom 3’e expansion olarak hazırlanan Resurrection of Evil var.

Dervişin Sabır Taşı
Resurrection of Evil, Doom 3’teki olayların iki sene sonrasında geçiyor. Yaratık saldırısından sonra, Mars’taki UAC üssü terkedilmiştir, fakat gezegen etrafındaki uydular aracılığıyla uzaktan takibine devam edilmektedir. Bir süre sonra, Site 1 isimli bölgeden geldiği tespit edilen garip sinyaller keşfedilir ve bunu araştırmak üzere birkaç asker buraya gönderilir. Biz de bu askerlerden birini kontrol ediyoruz, ama bu oyundaki kontrol ettiğimiz karakter, ilkindeki marine olmayacak.

İlk oyunun yarısı kadar süreceği belirtilen Resurrection of Evil’a yeni silahlar ekleniyor. Bunlardan birisi çift namlulu pompalı tüfek. Bir diğeri ise, biraz da Half-Life 2’den esinlenildiği düşüncesine varmamızı sağlayan Levitation Gun. Bu silahla birlikte, fizik motorunun da gücünü kullanarak çevredeki objeleri kaldırıp düşmanlara atabilmek, ya da onlardan bize gelen el bombası, alev topu ya da roket gibi uzak mesafe saldırı öğelerini yakalayıp geri yollayabilmek mümkün olacak. Eğer Half-Life 2’deki Gravity Gun’ı bol bol kullandıysanız, yabancılık çekmeyeceksiniz.

Dervişin Sabır Taşı
İlerlerken çevrede bulacağımız PDA’leri toplamaya ve hikaye ile ilgili ipuçları almaya devam edeceğiz. Doom 3’te ismi geçen karakterlerden birisi olan Elizabeth McNeil, yeni maceramızda bize görevler ve yapmamız gerekenlerle ilgili direktifler verecek. Doom 3’teki en büyük handikaplardan birisi, aynı anda fener ve silah kullanamıyor oluşumuzdu. Resurrection of Evil’da, kaskımızda bir fener olacak ve böylece fenerimiz açık biçimde düşmanlarla savaşabileceğiz.

The Relic isimli silah, oyunun kilit noktalarından birisini oluşturuyor. Relic’i bulduğumuz andan itibaren, ona sahip olmak üzere peşimizden üç boss gönderiliyor. Onları öldürdükçe, güçleri bu Relic’te toplanıyor ve gerektiği zamanlarda şarj edip bu özellikleri kullanabiliyoruz. Bu özelliklerden ilki Hell Time, bunu kullanarak zamanı bir süre yavaşlatıp, ağır saldırılardan kaçabiliyoruz. Berserker özelliği ile topu katliamlar yaratmak mümkün olacak. Gönderilen boss’lar içerisinde sonuncusunu da öldürdükten sonra, yine Relic’i şarj edip geçici süre ölümsüz olabiliyoruz.

Dervişin Sabır Taşı
Yeni boss’ların yanında, bizi yok etmek üzere cehennemin bağrından kopup gelen değişik yaratıklar ile mücadele etmemiz gerekiyor. Bunlardan bazıları The Hunter, The Vulgar ve The Bruiser. Resurrection of Evil’da grafiksel anlamda gözle görülür bir değişikliğe gidilmeyecek çünkü Doom 3’ün grafikleri zaten oldukça iyiydi. Tek kişilik senaryonun yanında, yapımcılar multiplayer olayına da eğiliyorlar. Klasikleşmiş deathmatch’in yanında, Capture the Flag ve download edilebilir birçok mod daha oynanabilecek. Doom 3: Resurrection of Evil, 4 Nisan’dan itibaren piyasalardaki yerini alacak.
 

9/27

Dungeon Siege 2 (PC)

Hasan Uğur Nayır

Çıkış Tarihi: 2005'in ilk çeyreği
Yapımcı: Gas Powered Games
Yayıncı: Microsoft

İlk oyunun büyük başarısının ardından, Dungeon Siege 2 E3 fuarında tam bir boy gösterisi yaptı. Özellikle fuarda gösterilen videoyu izledikten sonra oyunu dört gözle beklemeye başlanların sayısı giderek arttı. Oyun içi görüntülere yapımcıların söyledikleri eklenince heyecanımıza engel olamak pek mümkün değildi.

Dervişin Sabır Taşı
İlk olarak dikatti çeken; artık bizleri akıllı ve zorlu düşmanlar bekliyor olması. Düşük yapay zekalı düşmanların aksine, planlı programlı bir şekilde saldıracaklar. Geliştirdikleri taktiklerle bizi ortadan kaldırmaya çalışacaklar. Düşman grubu bir anda ikiye bölünüp, sizi iki taraftan sıkıştırmaya çalışacaklar. Eğer bu taktiği işlemezse, bu sefer ayrı bir taktik uygulayacaklar. Grubumuzdaki en zayıf karakterimizi ilk hedef alacak, koruma büyümüzü kaldırmak için büyücümüze tüm güçleriyle saldırmaya çalışacaklar. Üstün gelirsek kaçacaklar veya liderlerini korumaya alacaklar. İlk oyuna göre IQ seviyesi yüksek düşmanlar bizleri bekliyor olacak. Bunlara bir de bölüm sonu canavarlarını da ekleyin. Sonuçta bölüm sonu büyük patronlar da bu yüksek yapay zekadan nasibini alacak. Bu önceki oyuna göre daha zor ve taktik düşünebileceğimiz bir oynanış olacağını işaret ediyor.

Tartışmalar Sert Olabilir

Dervişin Sabır Taşı
Diğer bir ilginç nokta grubumuzdaki her karakterin kendine ait bir kişiliğinin ve geçmişinin olması. Bu onların birbirleriyle tartışmasına ve tekme tokat kavga etmesine yol açacak. Sonucunda sizin tutumunuza bağlı olarak gruptan ayrılabilecekler. Karakterlerin birbirlerine uyumları oyunu da etkileyecek.

Köye gidip yeni bir görev alabileceksiniz. Böyle kararlara bağlı olarak ve karakterler arasındaki uyum sonucu yeni görevler açılabilecek. Karakterlerimizde özel yeteneklerde bulunacak ve bunları geliştirebilecekler. Söz gelimi büyücümüz düşmanlarına göktaşı yağdırabilecek. Ayrıca karakterlerimizin birer yetenek ağacı var. Dolayısıyla karakterinizi belli bir dalda uzmanlaştırabileceksiniz.

Mis Gibi Kızarmış Staff İsteyen Var mı?

Dervişin Sabır Taşı
İlk oyunu oynayanlar iyi bilirler yanımıza eşek alıp eşyalarımızı ona yükleyebiliyorduk. Onun yerine fazla eşyaları kurabiye canavarı gibi yiyen bir yaratığımız var. Bu yaratık başlarda ufak bir şey, fakat ona yedirdiğimiz eşyaya göre büyüyüp kocaman bir adam oluyor. Yediği normal veya büyülü eşyalara göre dış görünüşünden özelliklerine kadar her bir şeyi ayrıntısına göre değişiyor. Eğer sürekli yedirirseniz, fiziksel görünüşü dağ gibi olabiliyor.

Yeni bir grafik motoru yazmak; hem masraflı, hem de zahmetli bir iştir. Ayrıca eksiklerini bulmak ve daha da geliştirmek gibi ayrıntılar firmalar için pahalıya mal olur. Gas Powered Games ilk oyunun grafik motorunu ikincisinde de kullanıyor, ama bir hayli geliştirilmiş bir şekilde. Kaplamalar iyice elden geçirilmiş, detaylar arttırılmış ve yeni efektler eklenmiş bir şekilde karşımıza geliyor. Grafik motoru özellikle ağaç, bitki örtüsü ve su gibi doğal materyallerinde başarılı bir şekilde karşımıza çıkarıyor. Karakterlerimizin ve düşmanlarımızın modellemeleri de bir hayli başarılı. Dungeon Siege 2 belki aşmış grafiklere sahip olmasa da, bir RPG oyunu için sade ve güzel grafiklere sahip duruyor.

Kararlar Başınızı Belaya Sokabilir !!!

Dervişin Sabır Taşı
Dungeon Siege 2 serbest bir oyun sistemi sunuyor. Hikaye tamamen sizin kararlarınıza bağlı olarak gelişiyor. Kesin bir sonuç veya olgu yok, bunları siz belirliyorsunuz. Çok güçlü bir silahı çalmanız gerek; bunu ister konuşarak politik bir yöntemle, ister çalarak veya direkt içeri girerek yapabiliriz. Hareketimize göre de olaylar gelişiyor. Politik yöntemle silahı alsak bile, çıkışta bizi yakalamak isteyen başka bir gruba rastlayabiliriz. Sessizce çalıp çıkarsak, hiçbir olaya muhatap olmadan kendi yolumuza gidebiliriz. Sonuç oyuncuya bağlı bırakılmış. Bir çok değişik yaratıkla farklı mekanlarda savaşacağız. Bunlar görevler nereye sürüklerse, orada karşımıza çıkacak. Bir anda gittiğimiz yerde kendimizi bir meydan muharebesinin içinde bulabileceğiz. Buradan çıkmaya ve canlı kalmaya çalışacağız. İnventory kısmı gene ilk oyundaki gibi olacak. Aynı anda karakterlerimizin inventory’lerini açıp, eşya değiş tokuşun da bulunabileceğiz.

Oyunun multiplayer yönü de elden geçirilmiş durumda. Her oyuncu ayrı bir macera grubunu yönetecek. Yönetilen macera gruplarının sayısına göre de bulunukan yerdeki yaratık sayısı da otomatik bir şekilde artacak. Bu yönüyle bir hayli eğlenceli olacağına benziyor, arkadaşlarınızla bir multiplayer partisi verebilirsiniz.

Sonuç Nedir?

Bazı görüşlere göre oyun için birinci oyunun birebir kopyası olacağı iddia ediliyor. Ancak bunun dışında bir çok site ve forumlarda pek çok oyuncu umutlu bir şekilde bekliyor. Ben de Dungeon Siege 2’de böyle bir hataya düşüleceğini zannetmiyorum. Zaten yapımcılar her seferinde oyunun ilk oyundan daha iyi olacağını bastırarak söylüyorlar. Dungeon Siege 2 2005’in en iyi RPG’si olmaya aday gibi gözüküyor.
 

10/27

F.E.A.R (PC)

Can Sağlam

Çıkış Tarihi: 6 Temmuz 2005
Yapımcı: Monolith
Yayıncı: VU Games

Yapımcılığını No One Lives Forever ve Tron 2.0 gibi yapımlara imza atmış olan Monolith’in üstlendiği F.E.A.R, bu yılın potansiyel klasikleri arasında en üst sıralarda yer alıyor. Özellikle yayınlanan videolarla dikkatleri üzerine çeken F.E.A.R, 2005’in en iyi aksiyon oyunu olma yolunda hızla ilerliyor. Gelin şimdi F.E.A.R’ın etkileyici özelliklerine hep birlikte bakalım.

Dervişin Sabır Taşı
Oyunumuzun konusu şöyle; ileri teknolojiler hakkında araştırmalar yapılan bir şirketin merkez binasına kimliği belirlenemeyen bir grup asker baskın yapar. Ama ne tuhaftır ki, binaya saldıran askerler esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolmaya başlar. Bu olay karşısında ne yapacağını bilemeyen şirket sahipleri de son seçenek olarak bizi çağırır; F.E.A.R ekibini. First Encounter Assault and Recon(F.E.A.R) ekibi son derece teknolojik ve profesyonel bir araştırma gurubudur. Bu guruptaki insanların hepsi son model silah ve ekipmanlarla donanmış, kendi alanlarının en iyisidirler. Oyunda yöneteceğimiz karakter de F.E.A.R gurubunda bulunan bir askerdir.

K.O.R.K.U’yorum!

Yapımcılar F.E.A.R’ı hazırlarken korku temalarını FPS’yle harmanladıklarını gerek ekran görüntülerinden, gerekse video’lardan açıkça belirtiyorlar. Monolith bu konuda oldukça iddialı. Söylediklerine göre oyun boyunca tempo hiç bir zaman düşmeyecek; Half Life 2’de olduğu gibi her bölümde yeni bir şeyler göreceğiz. Tabi bu özelliklerin gerçekten de başarılı bir şekilde yansıtılacağı hakkında oyun çıkana kadar emin olamayız. Monolith senaryo bakımından bazı filmlerden de esinlenmiş. Mesela yayınlanan video ve ekran görüntülerinde gördüğümüz o beyaz giysili, esrarengiz kızımız güzide(!) bir filmde gördüğümüz benzer karaktere oldukça benziyor.

Dervişin Sabır Taşı
F.E.A.R’ın belki de en büyük kozlarından biri şimdiden bizi mest eden grafikleri. Monolith’in NOLF 2 ve Tron 2 gibi oyunlarda kullandığı ve artık emekli sayılan grafik motoru Lithtech yerine, F.E.A.R’da çok daha farklı ama çok daha yetenekli bir grafik motoru kullanılıyor. Bu yeni motor bir hayli becerikli; ışıklandırma ve gölgelendirme efektleri üzüründe bir hayli durulmuşa benziyor. Ayrıca çevredeki hemen hemen herşeyi vurup kırabilecek olmamız, F.E.A.R’ın fizik motorun iyi bir iş çıkaracağı bizlere söylüyor.

Bu kız da kim böyle?

Düşmanlar karşısında onsuz bir hiç olduğumuz silahlar ise, F.E.A.R’da alışagelmiş olanlar dışında gayet sıradışı olacak. Half Life 2’deki hayran kaldığımız gravity-gun benzeri silahlar oyunumuzu bir hayli eğlenceli yapapcağa benziyor. Bu ilginç silahlar arasında nükleer reaksiyon gösteren silahlar bile bulunacak. Tabi ki silahlar sınırsız olmadığından böyle durumlarda yardımımıza yumruk ve tekmelerimiz(!) koşacak. Bu yeteneklerimizi kullanarak düşmanlarımızı hakkın rahmetine kavuştururken, oyunun ne kadar zevkli geçeceğini varın siz tahmin edin.

Dervişin Sabır Taşı
F.E.A.R’da kontrol edeceğimiz karakterimiz zamanı yavaşlatabilme gibi bir özelliğe sahip. Bu özelliği kullanırken kendisi dışındaki herkes yavaşlayacak ve siz normal bir şekilde katliamınıza devam edebilceksiniz.

Panik yapmayın, daha korkmaya var

Haziran ayının ilk günlerinde piyasaya sürülmesi beklenen F.E.A.R’ın, şimdiden klasikler arasına girmesine kesin gözüyle bakılıyor. Hatta ileri gidip, Half Life 2’den bile daha iyi olabileceğinin söylediği de oluyor. Umarız oyun çıkabilecek aksiliklerden dolayı ertelenmez de bizde bu potansiyel klasiği oynama şerefine zamanında erişmiş oluruz.
 

11/27

FIFA Street (PS2)

Yağız Hoş

Çıkış Tarihi: 22 Şubat 2005
Yapımcı: EA Canada
Yayıncı: EA Sports BIG

FIFA’nın yıllarca sallanmayan tahtını PES’e bıraktığı bir gerçek. EA her ne kadar Avrupa’daki satışlarıyla zarar etmese de, PES öncesi zamanlarını mumla arıyor. Klasik FIFA ile bu oyunu farklı köşelere koymamız gerekli öncelikle; çünkü bu oyun FIFA’nın adını kurtaracak (Oyun olan FIFA, Sepp Blatter ile aramızı bozmayalım!) değil. EA Sports Big’in sokak sporları serisinin bir yenisi olacak olan FIFA Street, klasik FIFA’dan aynı NBA Live ile NBA Street gibi çok ayrı tatta olacak. Anlayacağınız oyun hakkında çok fazla bilgi yok.

Dervişin Sabır Taşı
Öncelikle beklediğimiz gibi oyunda artistik hareketler yoğun bir şekilde bulunacak. Hemen aklıma Ronaldinho’dan nasıl bir performans göreceğimiz geliyor ki, EA Sports bu adamın üzerinde özellikle duruyor. Zidane, Ronaldo, Figo, C.Ronaldo, Henry gibi bol yetenekli ve ünlü oyuncular da ön planda tutulacak. Tabii ülke takımları, büyük takımlar ve oyuncuları da oyundaki yerini alacak. Maçlar dörderli takımlar halinde oynanacak, sayıları on tane olacak oyun alanları, yani sokaklar ise Brezilya’dan Hollanda’ya dünyanın birçok ülkesini kapsayacak. Aynen NBA Street’te olduğu gibi yapılan özel hareketler, kombinasyonlar ve goller GameBreaker puanı olarak geri dönecek ve ibre tam dolduğunda mükemmel bir gol veya asist seyredilecek. NFL Street 2’de ilk olarak kullandığımız duvarlar bu oyunda da aktif görevler üstlenecek. Ayrıca özel turnuvalar düzenleyecek, mini oyunlar oynayacak ve daha önceki EA Big oyunlarında gördüğümüz birçok özelliği göreceğiz.

Önemli bir nokta da kamera açısı. Gördüğümüz kadarıyla oyuncuların arka taraflarından yani uzak kale arkasından oyunu yöneteceğiz ki bu en mantıklısı. Urban Street Soccer’da geniş bakış açısının sorun yarattığını hatırlarız.

Sonuç olarak özellikle mekan tasarımının mükemmel olacağının en büyük delili ekran görüntüleri. Karakter modellemeleri konusunda ise biraz daha çalışılması gerekli gibi. Oyun 22 Şubat’ta Amerika’da, 2005 sonunda ise tüm dünyada çıkmış olacak.
 

12/27

Guild Wars (PC)

Murat Oktay

Çıkış Tarihi: 22 Mart 2005
Yapımcı: Arena Net
Yayıncı: NcSoft

Diablo’yu geliştiren ekibinin Blizzard’dan ayrılıp, ArenaNet adı altında toplandıklarını aramızda bilmeyen yoktur (varsa da öğrendiniz artık.). İlk oyunları ise önümüzdeki aylarda piyasaya çıkacak olan Guild Wars. Geçtiğimiz sene 28-29 kasım tarihlerinde ilk open beta test yapılmıştı. O zaman dahi bu oyundan son derece etkilenmiştim. Şu günlerde ise 2. open beta yapılacak. Büyük bir heyecenla bekliyorum.

Dervişin Sabır Taşı
Adından anlaşılacağı gibi Guild Wars klan savaşları üzerine kurulu bir yapıya sahip. Alacağınız çeşitli görevleri tamamlayabilmek için ekiplere katılacak ve yola çıkacaksınız. Bu bana Diablo’yu o kadar çok andırıyor ki... İlk aşamada standart bir oyun gibi görünse de, MMORPG türüne kazandıracağı bazı yenilikler olacağı kanaatindeyim. Kullanımı basit arabirim, çok detaylı olmayan karakter yaratımı, hızlı bir şekilde yola çıkabiliyor olmanız bence en önemlileri.

Betada karşılaştıklarım

Eğer bana “Guild Wars ile ilk karşılaştığım anda beni en çok neyin etkilediği?” sorulsa idi, hiç düşünmeden yan öğeler derdim. Karakterinizin duruma göre verdiği tepkiler iyi düşünülmüş, yaralandığınız zaman topallayabiliyor ya da yere çökebiliyor. Ya da toprak zeminde yürürken yerdeki ayak izlerinizi takip etmek ilginç geliyor. Birçok oyunda rastlayamadığımız özellikler bunlar. Ama bir o kadar da gerçekliği destekleyen unsurlar.

Dervişin Sabır Taşı
Ekran görüntülerinin çok güzel olduğunu ve betada karşıma çıkan kutsal su kaynaklarının, kulelerin görsel bir şölen sunduğunu söylemem lazım. Son derece hoş efektler ile süsleniş. Kutsal suya girdiğinizde artan enerji düzeyiniz, büyü yaptığınızda akan alevlerin hepsi bir araya geldiğinde bu oyunun single player görevlerinin olması için dua edeceğimizi gösteriyor.

Ayrıca Guild Wars’un başında çıkan müzikler ve oyun sırasındaki seslerde ekibin kaliteli bir iş çıkartabilmek için çok çalıştığını gösteriyor. Birçok oyunda olan standart tek ses vuruş ve tek ses inleme efektleri yerini her seferinde farklı sonuçlar veren seslere bırakmış. Eax desteklediğini de belirtmem gerekli. Oyunun içine gereğinden fazla gömülebiliyorsunuz. Kimi zaman arkadan bağırarak gelen bir yaratık korku ile mouse’ı bırakıp kafanızı arkaya çevirmenizi sağlarsa hiç şaşırmayın.

Dervişin Sabır Taşı
Guild Wars, MMORPG dünyasına çok fazla bir yenilik getirmiyor olmasına rağmen çok tutulacağına eminim. Bunun en önemli sebeplerinden biri oyuna sadece satın alırken para ödeyecek olmamız. Onun dışında aylık ekstra aidat bulunmuyor. Kulağa hoş geliyor tabii ki. Blizzard’ın kemik kadrosunun kurduğu ArenaNet bundan sonraki favori firmam olma yolunda çok sıkı bir adım atıyor.
 

13/27

Haunting Ground (PS2)

Yağız Hoş

Çıkış Tarihi: Mayıs 2005
Yapımcı: Capcom
Yayıncı: Capcom

Haunting Ground konsol dünyasını takip edenler için “beklenebilecekler” listesinde başa güreşecek bir yapım. Capcom belki de büyüyünce bir Resident Evil ya da Silent Hill olacak çocuğu mayıs ayında doğuruyor.

Fiona Belli, 18 yaşında ailesiyle birlikte bir araba kazası geçirir ve arabadan bir tek o sağ kurtulur, fakat uyandığında kendini bilmediği bir şatoda hapsolmuş vaziyette buluyor. Kahramanımız çevrede olan biteni araştırdıkça şatoda kötü güçlerin olduğunu fark eder ve hikaye garip olaylar örgüsüyle şekil alır… Anladığınız üzere oyunda Fiona Belli adlı kızı yönetiyoruz. Genç kız yanından hiç ayrılmayan Hewie adındaki koyun köpeğin de yardımıyla şatodan kurtulmaya çalışacak. Konu biraz klasik gibi gözükse de içinden bin bir türlü entrika çıkacaktır, ne de olsa Capcom işi diyorum.

Puzzle’ların Fatal Frame ve türevleri gibi değil de Silent Hill, Resident Evil kıvamında olacağını söyleyeyim. Gerekli anahtar kelimeyi bulma, eşyaları hareket ettirme vs. Ayrıca bazı puzzle’rın Hewie üzerine kurulmuş olduğu da belirtiliyor, zaten düşmanlarla uğraşan da genellikle Hewie olacak. Fiona, Hewie’e komutlar verecek ve hatta patisini bile isteyebilecek!

Clock Tower ve Fatal Frame gibi oyunlarda gördüğümüz panic modu Haunting Ground’da daha şık yaşanacak. Saldırı sonrası adrenalin yükseldiği zaman görüntü karakalem ile çizilmişe benzer bir hal alacak ve Fiona bilinçsizce hareket etmeye başlayacak.

Oyun “Ico-Clock Tower, sentezi olacağım” der gibi duruyor ki bu olabilecek iyi sentezlerden biridir. Yani hem huzursuz edici, hem de ürkütücü bir atmosferle karşılaşacağımızı söyleyebilirim. Ara demolar ise gerçekten çok iddialı. Grafiklerin Clock Tower kıvamında fazla soluk olması benim pek hoşuma gitmese de bunun atmosferi körüklediğini söyleyebilirim. Oyunun şimdiden gördüğüm kötü bir yanı ise aynı düşmanın Clock Tower’da ki gibi birçok kez karşınıza çıkması. Clock Tower’da bu işin cılkı çıkıyordu çoğu kez, inşallah bu oyunda fazla yaşanmaz. Oyunun Demento adıyla da nisan ayında Japonya’da çıkması bekleniyor. Avrupa çıkışı ise mayısta…
 

14/27

ICO 2 (PS2)

Alkan Adakaner

Çıkış Tarihi: 2005
Yapımcı: Sony
Yayıncı: Sony

PlayStation 2 hiç kuşkusuz oyun bakımından en zengin sistem. Her ne kadar Sony oyun yapımcılarına eskisi gibi destek vermese de yine de oyun bakımından sıkıntıya düştüğü söylenemez, fakat Nintendo ve Microsoft’un firmalarla ikili anlaşmalar yapması sonucu PlayStation 2’de bir çok hit oyun görülemedi. Resident Evil serisini Nintendo’ya, (sadece Resident Evil 4 gecikmeli olsa da çıkacak) daha önce E3 fuarında PlayStation 2 için duyurulan Ninja Gaiden’i ve Oddworld serisini Microsoft’a kaptıran Sony kendisi oyun yapımına yöneldi. Bunun en büyük sebebi ise az önce bahsettiğimiz olaylar.

PlayStation 2’nin piyasaya çıkışında kısa bir süre sonra ICO adında ilk bakışta çocuk işi gibi görünen, fakat PlayStation 2’nin en iyi macera oyunlarından birisi olan ICO’yu piyasaya sürmüş ve oyunculara muhteşem bir tecrübe yaşatmıştı. ICO’yu bitiren hangi oyuncu unutabilir ki. Genç bir viking (en azında biz öyle sanıyoruz kim olduğu belli değil) ile gizemli ve büyüleyici bir kız. İkisinin kötülüğe karşı yaptığı yolculukta muhteşem dayanışmalarına tanık olmuştuk. Sony bu oyunun devamını yapmasaydı yazık olurdu. Sony; ICO’nın devam oyunu ICO II: Wanda & Collesus’un 2005 yılı içerisinde piyasada olacağını açıklayarak PS2 sahiplerini çok heyecanlandırdı.

Wanda & Collesus ilk oyundan bağımsız bir konuya sahip. Hiç kuşkusuz bu çok üzücü bir olay. Neden ilk oyundan bağımsız bir senaryo olduğunu bilemiyoruz; ama büyük ihtimalle Sony başarılı bir devam oyunu yapamayacağından korktu. İlk oyunda senaryo çok gizemliydi, ikinci oyunda bunu sürdürmekte oldukça zor olacaktı. İlk oyundaki sadece hayatta kalmaya çalışan iki çocuğun hikayesini devam ettirmek çok zordu. Zaten oyunu çekici yapan yönlerinden birisi de buydu ve ICO’nun yapımcıları da haklı bir endişe ile ilk oyunun konusunu devam ettirmek istemediler.

Bu yeni oyunda ise yine bir erkek ve bir bayan olmak üzere iki yeni kahramanımız var. Bunlarda ilk oyundaki kahramanlarımıza bir ölçüde benziyorlar. Oyunun ilk yayınlanan videosunda erkek kahramanımız bomboş dev bir alanda atı ile ilerliyor. Bir çeşit tapınak benzeri yerde bayan kahramanımızı bırakıyor. Sonra dev yaratıklar görünüyor. Bunlar ilk oyundakinin aksine çok büyükler. Kahramanımız onları öldürmek için tepelerine tırmanmak zorunda kalıyor ve zayıf noktalarına vurarak onları öldürmeye çalışıyor. Bu dev yaratıklar tıpkı ilk oyundaki gibi kuş olabiliyor. Onları öldürmek gerçekten zor olacak.

İlk oyun grafiksel olarak yeterli düzeydeydi; ne muhteşem denilebilecek, ne de kötü denilebilecek ortalama grafiklere sahipti. İkinci oyunda grafikler biraz daha gelişmiş görünüyor. Özellikle dev yaratıkların ayrıntısı görülmeye değer. Hiç kuşkusuz PlayStation 2’nin en iyi macera oyunlarından birisi olan ICO; 2005 yılında çıkacak olan devam oyunu ile de bizleri büyüleyecek gibi görünüyor.
 

15/27

ONE (N-Gage)

Umut Ersaraç

Çıkış Tarihi: 2005
Yapımcı: Nokia
Yayıncı: Nokia

Daha önceden Tiger Woods PGA Tour 2005 ve Aphalt Urban GT ile N-Gage’in piyasayı yerden yere vuracağını söyleyen Nokia bir türlü bu iki oyundan bekleneni alamadı. TW PGA Tour 2005 N-Gage Arena’yı çok iyi kullanmıştı ama oyun yetersiz kalmıştı. Asphalt Urban GT çok güzel grafiklere sahipti ama sadece onunla kalmıştı. Şimdi Nokia bu söylemi bir kez daha ortaya koyuyor. N-Gage oyunlarına bakış açısının değişeceğini düşünen Nokia E3 2005’e bu oyunu sunmayı planlıyor.

ONE N-Gage’de bulunmayan bir türü kapsıyor. Belki bir Street Fighter, Mortal Kombat veya Tekken değil ancak ONE N-Gage’in dövüş efsanesi olacağa benziyor. Oyundaki amacınız adında da belli olduğu üzere dünyada bir numaralı dövüşçü olmak. Bunu hem online hem de offline yapabilmelisiniz. Nokia’nın bu oyunla ilgili övündüğü yer offline bölüm değil tabi ki. Yine her zamanki gibi N-Gage Arena’da yapılacak dövüşçü sıralamaları, bu sıralamalarda başlarda olacaklara verilecek hediyeler, özel dünya çapında turnuvalar oyuncuların bu oyuna karşı ilgilerini arttırmasını sağlıyor. Umarız bu durum sadece reklamla kalmaz. Çünkü Nokia bunu hayata geçirebilir ve ilgiyi ayakta tutabilecek yarışmaları doğru düzgün düzenlerse hem N-Gage konsolunun satışı artar hemde oyun satışı artar.

Dövüşlerin geçtiği yerler birebir alınmış mekanlardan oluşuyor. Bunun dışında rakiplerinizde bu mekanlara ait yerlerden geliyor. Nokia burada da değişik bir çalışma ile karşımıza çıkıyor. Biz kendi yolumuzda ilerlerken karşımıza çıkan rakipler her seferinde değişik özelliklere hikayelere görüntülere sahip oluyor. Bu da milyonlarca yarışmacı veya rakibin olması anlamına geliyor. Evet biliyorum “milyonlarca” kelimesi biraz fazla gibi, ama oyunun tam versiyonu elimize geçene kadar buna inanmak zorundayız.

Sahip olduğunuz karakter dövüş kazandıkça çeşitli yeteneklerini arttırıyor. Ne kadar fazla galibiyet o kadar fazla yetenek ve ek güç demek (Offline modunda yaptığınız dövüşler online modu bağlamıyor). Ayrıca daha önce Tony Hawk’s Pro Skater’da karşımıza gelen karakterimizi tamamen değiştirebilme özelliği bu oyunda da var. Hatta kendi dövmenizi N-Gage’inize yükleyip onu oyunda kullanabiliyorsunuz.

Grafikler, yine Nokia’nın söylemlerine göre N-Gage’e yapılmış en iyi 3B’lu grafik modellemelerine sahip. Oyunda belli bölgelerde yavaşlamalar olsa da oyunun geneli Spiderman2’nin 3D bölümlerinden çok daha seri akıcı ve güzel görünüyor. Oyundaki karakter hareketleri ve modellemeler için İskoç eksper Tommy Carruthers’le iş birliği yapmışlar. Şu anda da bazı dövüş teknikleri için Barselona da Digital Legends Entertainment stüdyolarında çalışmalarını sürdürmekte.

ONE’ın logosu, çeşitli ekran görüntüleri ve birkaç ön incelemesi, gelecek olan N-Gage oyunlarından biraz daha ön planda görünüyor. Tabi bunun en önemli sebebi oyunun dağıtıcısının konsolu hazırlayan şirket yani Nokia’nın olması. Hemen her sitede oyunun reklamını görmeniz mümkün. ONE N-Gage’i yeniden şahlandırabilecek ve bu kadar reklama değecek mi onu büyük bir ihtimalle 2005 E3 fuarında göreceğiz…
 

16/27

Pariah (PC)

Erdem Maşlak

Çıkış Tarihi: 3 Mayıs 2005
Yapımcı: Groove games
Yayıncı: Digital Extremes

Havok – Digital Extremes- Unreal Engine!!! Ne kombinasyon ama! Bu üçlüyü kafamdan uydurmadım, üç ismi de bir arada taşıyan bir “oyun” yapılıyor. Adı, bildiğiniz gibi, Pariah. Aynı isimde bir sinema filmi de var galiba; ama, filmi seyretmek nasip olmadığı için oyundaki senaryo ile bir eşleştirme yapamayacağım.

Dervişin Sabır Taşı
Filmi bir kenara bırakıp oyuna dönelim. Öncelikle az önce saydığım üçlüdeki elemanları teker teker size tanıtmama izin verin. Ödüle doymayan deli fizik motoru Havok ilk kez Max Payne’de kullanıldığında yerin nasıl sarsıldığını hatırlıyorsunuzdur umarım. Orada bir Remedy katakullileri dönmüş gibime geliyor; ama, tam da bilemediğimiz ve bilemeyeceğimiz için Havok’u Max Payne’de ve ondan sonraki bir sürü oyunda sıklıkla gördük, görüyoruz ve daha da göreceğiz. Unreal Engine ise ismini oyuna vermiş olan felaket bir grafik yazılımı. Yanlış anlaşılma olmasın, sadece Unreal Engine dediğim için yıllar öncesinin ilk Unreal’i aklınızda canlandırmayın sakın. Ya da düşündüm de, aklınıza o gelse de olur. Çünkü daha geçenlerde piyasaya sürülen Tribes: Vengeance’da nelere imza attığına şahit olduk yaşlı kurdun! Ama Pariah’ta göreceklerimizde onun eseri yok. Unreal Tournament 2004’te kullanılan Unreal Engine, Pariah’ın tabanını oluşturuyor. UT2k4 gerçekten de inanılmaz tonlar taşıyordu ve ekranın içinde var olan sanki gerçek bir evrene bizi şahit olarak davet ediyordu. Digital Extremes’ten ise sadece her zaman yaptıkları inanılmaz işçiliği tekrar göstermelerini bekliyoruz. Pek falsolarını görmedik. Pariah için çalışan grubun gözlerine ve zekalarına kuvvet dilemekten başka bir şey yapacak değilim. Grafiklerin, seslerin ve savaş atmosferinin içinde boğulmasını beklediğim Pariah’ta, ki ben bunu yadırgamam ve üstelik tam beklentimin karşılığı da bu olur, oyunun konusu biraz yavan olacak gibi duruyor. İnfaz edileceklerini anlayan bir grup askerin hapishaneden kaçmaları sırasında onlara önderlik edeceğiz. Çok iyi grafikleri olacak olan bu oyun için fazla da iyi bir senaryoya gerek olmadığı için fazlasıyla yeterli görünüyor. Kaldı ki ben Doom3’ü senaryosuz diye eleştirenlerden de değilim.

Dervişin Sabır Taşı
Oyunda RPG öğeleri de bulunacak. Bu ne anlama geliyor diye soracak olursanız öldürdüğünüz düşmanların özellikleri ile kendi gücünüzü yükselteceğiniz manasına geliyor diyebilirim. Bilhassa oyunun multiplayer haritalarında oyunu birbiriyle oynayacak olan kullanıcıların bundan daha faydalı yararlanacakları bariz olan özellikte kısaltması WEC olan “Weapon Energy Cores” denen sistem işliyor. Bulacağınız WEC’ler sayesinde isterseniz fiziksel özelliklerinizi yükseltebilecekken, isterseniz de silahlarınızı geliştirebileceksiniz. Bunlar arasında roketatar silaha napalm fonksiyonu eklemek, normal tüfeğe dürbün kondurmak gibi şeyler var. Fiziksel olarak da daha hızlı koşabilmek, silahları daha iyi kullanabilmek gibi klasik bir RPG oyunundan kalma özellikler kendini buluyor. Daha ne bekleyecektiniz allasen? 30 civarındaki multiplayer haritasında ise capture the flag, destroy the base tarzındaki bildik modlar bizi bekliyor olacak. Gelişmiş bir yapay zeka da Digital Extremes’in vaat ettiği özelliklerin arasında yer alıyor. Pariah’ın çıkış tarihi de hali hazırda mayıs olarak belirlenmiş. Haydi hayırlısı, bekleyelim.
 

17/27

Resident Evil 4 (PS2)

Alkan Adakaner

Çıkış Tarihi: 2005 4. çeyrek
Yapımcı: Capcom
Yayıncı: Capcom

Capcom’un korku türündeki efsanesi olan Resident Evil serisi gerek aksiyon öğeleri ile gerekse de ani korkutma sahneleri ile bu türü sevenlerin vazgeçilmez oyunlarından birisidir. Serinin altıncı oyunu olan Resident Evil 4 ise seriye aykırı ama bir o kadar da başarılı bir oyun olacak. Geçtiğimiz günlerde GameCube için piyasaya çıkarılan, PlayStation 2 için ise 2006 yılı başında çıkarılması planlanan Resident Evil 4 seriye yeni bir bakış açısı, yeni bir soluk getiriyor.

Dervişin Sabır Taşı
Kabus bu defa Avrupa’da, Fransa ve İspanya sınırında bir köyde geçiyor. Resident Evil 2’deki çaylak polis Leon Scoot Kennedy, Raccoon City’de yaşadığı kabustan sonra gizli serviste çalışmaya başlamıştır. Raccoon City olaylarından tam 6 yıl sonra 2004 yılında Leon başkanın kaçırılan kızını aramak üzere şüpheli kasabalardan birisine doğru yola çıkıyor. Yanında iki Fransız polisi ile beraber bir köye gelen Leon daha adımını atar atmaz esrarengiz olaylar zinciri başlıyor. Köylülerin bir çeşit virüsün etkisi altında ve yarı delirmiş olduğunu gören Leon başkanın kızının yanında kendi hayatı içinde savaşmaya başlıyor.

Dervişin Sabır Taşı
RE4’ü serinin diğer oyunlarından ayıran en büyük özelliği artık aptal zombilerin olmayacak olması. Küçük Nemesis ordusu olarak adlandırdığımız köylüler koşabiliyor, bir evin etrafını kuşatmak gibi planlar yapabiliyor, sizi saklandığınız yerden çıkarmak için molotof kokteyli kullanabiliyor ve size orak gibi nesneleri fırlatabiliyor; ayrıca bir tepeden üzerinize kaya fırlatma gibi yetenekleri de var. Unutmayın RE4’te zombi olmayacak diye normal insanları beklemeyin. Karşınızdakiler normal insan gibi görünseler de mermilere veya tekme-yumruklarınıza karşı en az bir zombi kadar, hatta onlardan da daha dayanıklılar. Bu küçük Nemesisl’eri bir kenara bırakacak olursak, dev boss’lar da bizi bir hayli zorlayacak gibi görünüyor. Dev göl canavarı, yüzüklerin efendisi filminden fırlamışa benzeyen ve sizi avuçlarının arasında öldürebilen troll benzeri bir yaratık ve Wolverine benzeri pençeli bir düşman karşılaşacağınız bosslardan sadece bazıları. Tapınak rahipleri, kargalar da sizin diğer düşmanlarınız.

Bu kadar düşmana karşı Leon’da boş durmayacak tabi; av bıçağı, tabanca, shotgun, sniper, rocket launcer, el bombası, molotof kokteyli, otomatik tüfek ve magnum gibi onlarca silahta sizin emrinizde olacak. Bunların yanında düşmanlarımız kadar Leon’da eskisine göre çok daha güçlü, artık bize çok yaklaşan düşmanlarımıza tekme ve yumruk atabileceğiz. Aksiyon tuşlarını ve analog padi kullanarak bizi yakalayan düşmanlarımıza zarar verebileceğiz.

Grafiksel devrim

Dervişin Sabır Taşı
Resident Evil 4 oynanış özelliklerinin dışında grafiksel olarakta göz dolduruyor. Şu an bir konsol oyununda gördüğümüz en kaliteli grafiklerden birini, hatta belki de en iyisini görmeye hazır olun. Resident Evil 4 tıpkı Resident Evil: Code Veronica’da olduğu gibi tamamen poligonal çevre dizaynlarından oluşuyor. Alev ve su efektlerinin görünümü ise baş döndürücü. Oyunda hiç demo olmaması zaten Capcom’un bu konuda kendine ne kadar güvendiğini açıklıyor. Leon Scoot Kennedy 10.000 poligondan oluşuyor. Köylüler ise ortalama 3000-4000 poligondan oluşuyor. Bu rakamlar belki size bir şey ifade etmeyebilir ama PlayStation 2’yi sarsan Metal Gear Solid 3’teki ana karakter Snake’in 4000 poligondan oluştuğunu söylersem sanırım ne demek istediğimi ve sizi nelerin beklediğini daha iyi anlarsınız. Oynanabilirlik konusunda ise içten görüş açısı, özgür kamera sistemi olmasına rağmen şu an için GameCube versiyonu çok iyi tepkiler aldı ve oynanabilirliğin neredeyse kusursuz olduğu söylendi. Bu bakımlardan kusursuz gibi görünen Resident Evil 4’ün sesler ve müzikler konusunda da muhteşem olduğunu zaten izlediğimiz trailerlarda fazlasıyla gördük. Hiç kuşkusuz Resident Evil 4, 2005 yılının en iyi oyunlarından birisi olmaya aday. Yakında yapacağımız ayrıntılı incelemede de size daha fazla bilgi vereceğiz.
 

18/27

Runaway 2 (PC)

Erdem Maşlak

Çıkış Tarihi: 2005
Yapımcı: Belli Değil
Yayıncı: Belli Değil

İşte nispeten kısık bütçeli Avrupalı yapımcıların Amerikalı firmalara kök söktürdüğü belki de tek platform olan Adventure oyunları pazarı; ve işte bu küçük kıtanın Fransa ya da İngiltere kadar ön planda olmayan ülkesi İspanya’nın tabiri caizse, ki caizdir, gözbebeği Runaway. Orta 3’e giderken bu oyunun ismini ilk kez duymuştum ve üniversiteye başlamadan birkaç gün önce bitirmiştim ilkini. İlkini diyorum, çünkü İspanyol Pendulo Studios bu oyunun devamı için şu sıralar harıl gürül çalışıyor. Runaway: A Road Adventure’u hatırlayacak olursanız Brian Basco ve Gina’yı havuz başında sefa sürerken bırakmıştık. Mafyanın adamlarına izimizi ufak bir Teksas kasabasında kaybettirdikten sonra Gizemli Haç’ın akıbetini hiç aklımıza getirmemiştik. Brian’ın doktora tezi için başvurduğu fakülte için Amerika’nın batısından doğusuna süren macerası Gina’nın güzel mi güzel gözlerinde son bulmuştu ve onlar muratlarına ererken biz de peşine çıkacak kerevet aramaya koyulmuştuk.

Dervişin Sabır Taşı
Evet, serinin devamı da bu sene içerisinde piyasada olacak gibi görünüyor. Gibi görünüyor diyorum; çünkü bunu daha çok biz umut ediyoruz. İlk Runaway’i haberlerinin ilk yayınlanışından epey uzun bir süre bekledikten sonra bilgisayarlarımıza konuk edebilmiştik. Bu defa ise o kadar uzun süre beklemeyeceğimizi andıran bir gülümseme var Pendulo’nun başındakilerin yüzünde. Yapımcıların yayınladıkları ekran görüntüleri dikkate alınacak olursa grafiklerin ve oynanışın ilk oyuna benzeyeceği fark edilebilir. Daha yumuşak bir oyun yapısı ve daha dengeli konsept sağlanacağını belirten Pendulo, hali hazırda kendine Amerika’nın önde gelen üniversitelerinden birinde doktora yapabilecek kadar yetenekli olan fizikçi Brian’a uygun bulmacalar hazırlıyorlar. Fizik kanunlarının işlerlik kazandığı onlarca bulmaca yine ilkinde olduğu gibi karşımızda olacak sürekli. Yalnız hatırlayacağınız üzere ilk oyunda akıllarımızda yer eden en önemli unsurlardan birisi hemen her bölümde piksel avcılığı yapmak zorunda bırakılmış olmamızdı. Yapımcılar, ikinci oyunda karşılaşacağımız böyle bir sorunun olup olmayacağı hususunda bize hem evet, hem de hayır yanıtını veriyorlar. Bunun oyuna nasıl yansıdığını görmek için önümüzdeki ayların eriyip gitmesini beklemekten başka yapacak bir şeyimiz yok gibi. Dediğim gibi oyun duyuruluşunun üzerinden her ne kadar 1 seneye yakın zaman geçmiş olmasına rağmen senaryo bakımından şimdilik pek bilgiye ulaşmak mümkün değil. Serinin nasıl devam edebileceği konusunda spekülasyonda bulunmam gerekirse aklıma Brian ve Gina’nın peşine mafyanın adamlarının tekrar takılıp başlarına açılan onca işin, ve elbette gizemli haçın hesabının sorulabilecek olmasını örnek gösterebilirim. Gerçi ilk oyunun başında Gina, babası yüzünden bunca sorunla karşılaşmıştı. O ve babasının bu oyunda ölebilecek olması da aklıma geliyor... Her neyse. Runaway: A Road Adventure güzel bir oyundu, devamını da dört gözle bekliyorum.
 

19/27

GTA: San Andreas (PC)

Metin Üner

Çıkış Tarihi: 7 Haziran 2005
Yapımcı: Rockstar North
Yayıncı: Rockstar Games

GTA ile ilk tanışmamı çok iyi hatırlıyorum, o gün hem Half-Life’ı hem de GTA’yı almıştım. Eve geldim büyük bir hevesle her ikisini de kurdum fakat Half-Life hakkında o kadar çok şey duymuştum ki ilk olarak GTA’yı açmak bu söylenenlere karşı hakaret olurdu. Ben de önce Half-Life’ı açmaya karar verdim ve yaklaşık 4 saat oynadıktan sonra biraz da FPS’nin 20 olması sebebiyle oyunu bıraktım. Geçtim bir köşede GTA’nın içinden çıkan kitapçığı incelemeye başladım, fakat kitapçıkda yazanlar ve resimler fazla ilgimi çekmemişti. Çünkü görüş açısı kuşbakışı, çizgi filmleri andıran grafikleri ile o an gözüme çok güzel bir oyun gibi görünmemişti . Fakat gene de para verdiğim için oyunu açtım ve o an ne derece yanlış düşündüğümü anladım. Çünkü GTA bana o güne kadar hiçbir oyunda görmediğim kadar çok serbestlik vermişti. Ve bundan da iyisi oyunun konusu çok iyi işlenmişti. İlerleyen günlerde de HL ve GTA’yı dönüşümlü olarak oynadım. Daha sonra çıkan GTA’lar da çok güzeldi fakat bana ilk oyunun verdiği keyfi hiç biri veremedi. Fakat Vice City çıktığında değişik bir şekilde oyunu bitirmeme rağmen oyun uzun süre bilgisayarımda kayıtlı kaldı. Sonradan çıkan multiplayer modu sayesinde uzun süre de silinmiyecek gibi gözüküyor.

Dervişin Sabır Taşı
Asıl konumuz olan San Andreas’a gelecek olursak: İlk ekran görüntülerini gördüğümden beri oyunu büyük bir heves ile beklemeye başladım. Bunun sebeplerini sıralayacak olursak; ilk olarak daha önce hiçbir oyunda görmediğimiz kadar geniş bir oyun alanı sunması gelir. Kabaca boyutlardan da bahsedecek olursak Vice City’nin üç katı büyüklüğünde olduğu söyleniyor. Bunun dışında artık gerçekten yaşayan bir şehirde gezineceğiz. Yani insanlar etrafta sadece zombi gibi yürüyen NPC’ler değil de gerçekten yaşayan insanlar gibi olacak. Buna bir örnek verecek olursak; Diyelim ki oturmuş bir lokantada akşam yemeğinizi yiyorsunuz içeri bir anda eli silahlı hırsızlar girecek ve soygun başlayacak. Ya da yoldaki diğer insanlar çevredeki dükkanlardan alışveriş yapacak. Bunun dışında oyunu uzun süreli oynatmaya yönelik olarak biraz RPG öğeleri serpiştirilmiş. Mesela artık kilonuz sizin yaptığınız hareketlere göre değişecek yada belli yeteneklerinizi isteğiniz doğrultusunda geliştirebileceksiniz ve bunun gibi bir çok özellik içeriyor San Andreas. Ayrıca son olarak oyunda arabaları isteğiniz doğrultusunda modifiye edebileceksiniz.
 

20/27

Splinter Cell: Chaos Theory (PC)

Arda Gündüz

Çıkış Tarihi: 29 Mart 2005
Yapımcı: Ubisoft
Yayıncı: Ubisoft

Dünya yine terör tehlikesi ile karşı karşıya. Doğu Asya’dan başlayıp Amerika’ya uzanan bu terör dalgasını birisinin durdurması gerekiyor. Üstelik bu kişinin kimseye fark edilmeden binalara girip işleri bitirmesi gerekiyor. Düşmanları sessiz, etkili ve yerinde durdurması gerekiyor. Yine bu kişinin çeşitli dövüş sanatları, silahlar ve akrobatik hareketlerle kendini koruması gerekiyor. Bu kişi 2005’in Mart ayında N-Gage’e geliyor…Kim mi? Tabii ki Sam Fisher…

Dervişin Sabır Taşı
N-Gage’deki ilk Splinter Cell oyununu hatırlarsanız iki boyutluydu. Zevkliydi, ancak çoğu N-Gage kullanıcısının tatmin etmedi. Çünkü N-Gage’in 3D yeteneği hakkında diğer oyunlar yavaş yavaş kendini gösterirken böyle bir oyunun yan yan giderek bitirilmesi zevk vermemişti. Ubisoft’un telefon oyunları üreten kolu Gameloft gelen eleştirileri dikkate aldı ve 3. kişi görünüşlü güzel bir oyun hazırladı.

İlk dikkati çeken, üç boyutlu kamera dinamiklerinin oldukça sağlam olduğu. Mekanlar ve kullandığımız eşyalar detaylandırılarak üç boyutlu hale getirilmiş. Oyun grafikleri ile ilgili tek korku şu yönde. İkinci bir Spiderman2 faciası! Ancak oyunun şu anki demosunda Splinter Cell’de öyle bir facia yok. Tabi oyunun tam sürümü gelir gelmez bu konu hakkında daha rahat konuşabiliriz.

Oyunda iç ve dış mekanlarda geçmek üzere 8 adet mekan bulunmakta. Burada teröristleri etkisiz hale getirerek, dünya’yı terörizmin elinden kurtaracağız. Her ne kadar klişe olsa da Splinter Cell gibi bir oyununda başka bir konu olamaz.

Dervişin Sabır Taşı
Son zamanlarda N-Gage’e oyun yapanlar hep multiplayer özelliklerini ön plana çıkarmaya çalışıyorlar. Hemen hemen hepsi de bu konuda oldukça iddialı oluyor. Tabi bu oyunların tam versiyonları gelene kadar sürüyor. Ondan sonra gerçek mi yalan mı görüyoruz. Splinter Cell Chaos Theory’ninde böyle bir iddiası bulunuyor. Yanınızdaki arkadaşınızla ajandaşlık (2 kullanıcı) yapıp bitirebileceğiniz bölümlerin olması, karşı karşıya kapışma imkanınız olması (2 veya 4 oyuncu). Bluetooth üzerinden oynanabilir multiplayer modları olarak göze çarpıyor. Oyunun PC versiyonunun E3 2004’teki video gösterimi de hatırlarsanız en büyük ilgiyi co-op mod dediğimiz iki ajanın birbirine yardım ederek bölümleri geçmesi olmuştu. Sanırım bu oyununda en çok beğenilen özelliği bu olacak…

Dervişin Sabır Taşı
Oyunda bulunan silahlar ve eşyalar diğer platformlarda bulunan Splinter Cell oyunları ile aynı. Yalnız N-Gage versiyonunda Gameloft’un uğraştığı bir şey daha var. Sticky Cam’i hatırlarsınız. Attığınızda duvara yapışır ve oradan etrafı görebilirsiniz. Örneğin sticky cam’i bir yere attınız ve düşmanınızın da size yaklaşmaya başladığını cam’den gördüğünüz. Cam’den ortama gaz bırakıp düşmanınızın görüş mesafesini düşürüyor ve işinize bakıyorsunuz. Demo versiyonunda hala bunun üzerinde çalıştıkları için görme imkanımız olmadı ama oyunun tam versiyonunda bu beklenen bir özellik…

Splinter Cell: Chaos Theory N-Gage’in en iyi aksiyon oyunların biri olacak. Fakat tam versiyonunu görmeden “en iyisi” diyemeyeceğimizde bir gerçek. Yine bize pil yolu gözüktü. N-Gage sahiplerine adaptör hediye edilmesi lazım. Böyle oyunlarla hediye edilmeli.
 

21/27

Splinter Cell: Chaos Theory (N-Gage)

Umut Ersaraç

Çıkış Tarihi: 31 Mart 2005
Yapımcı: Ubisoft
Yayıncı: Ubisoft

Tom Clancy imzalı her yapım gibi, Splinter Cell serisi de büyük bir hayran kitlesi oluşturdu ve oldukça beğenildi. Gizlilik bazlı bir oynanışı olmasına rağmen, oyuncuya sağladığı gerilimli atmosferi ile heyecanlı dakikalar yaşamamızı sağlıyordu. Splinter Cell’in devamı olarak Pandora Tomorrow geliştirildi. Aynı şekilde kaliteli oynanış, burada da sürüyordu. Bu sefer oyuncuların yeni gözdesi, oyunun multiplayer modu oldu. Herkes tarafından çok beğenildi ve oynandı. Şimdi sırada Splinter Cell: Chaos Theory var, ilk iki Splinter Cell’e bakarak, Chaos Theory’nin de kalite koktuğunu söylemek hiç de yanlış olmayacaktır.

Chaos Theory’de Sam Fisher’ı kontrol etmeye devam ediyoruz. 2007 senesinde geçen oyunda, serinin diğerlerinde olduğu gibi, dünyanın çeşitli yerlerinde değişik görevler boyunca başarı sağlamaya çalışıyoruz. Yine rahatsızlık veren bir suç örgütü söz konusu ve atılacağımız görevler ile onu çökertmek bizim amacımız. Chaos Theory’nin en önemli özelliklerinden birisi, görevlerin lineer olmayışı ve bizim bölümler içerisindeki aksiyonlarımıza göre şekillenmesi. Tek kişilik 11 bölüm bulunuyor, bu bölümlerin her birinde değişik görevler var, devamlı da yenileri ekleniyor. Birinde başarısız olduğumuz zaman, oyun bize başka bir altermatif sunuyor, ayrı bir yoldan bitirmemize imkan tanıyor. Bu da bölümün gidişatını ve sonunu değiştiriyor.

Sam Fisher, ilk iki oyunda bize ne kadar akrobatik bir kahraman olduğunu göstermişti. Chaos Theory’de, gizli kalmak için yeni hareketler ve öldürme şekilleri uygulayabileceğiz. Suya dalmışken, aniden yükselip bir düşmanı içeri çekerek boğabiliriz. Üçüncü şahıs görünümünden oynanan Chaos Theory’de bölüm öncelerinde cephanemizi kendimiz seçebileceğiz. Üç türde silah seçimi yapabileceğiz; gizlilik bazlı olabilir, saldırı bazlı olabilir ya da maceralarımızda bize yardımcı olacak adamımız William Redding’in silah önerilerini değerlendirebiliriz. Bölüm içlerinde hem gizlilik, hem de ses göstergemiz olacak, buna uygun hareket etmemiz gerekecek.

En merak edilen kısımlardan birisi de multiplayer. Öncelikle, bir Co-Op modu olacak. 5 görevden oluşacak bu modda, iki oyuncu aynı anda iki farklı karakteri yönetebilecek. Bu 5 görev içerisinde beraber hareket edecek ve birbirilerine yardımcı olarak ilerleyecekler. Biri bilgisayar terminali hack’lerken, diğeri de etrafı kollayabilecek, ya da bir kişinin çıkamayacağı platformlara, birbirlerine yardım ederek ulaşabilecekler. Her karakterin kendine has silahları ve kullanabileceği eşyalar olacak. Bunun dışında, multiplayer olarak merc’ler ve spy’ların kapışması devam edecek. Mod’lar olarak Story, Disc Hunt ve Deathmatch bulunacak. Hikaye moduda kendi içerisinde üçe ayrılacak; extraction, neutralization ve bombing. Multiplayer 11 harita var ve bazıları Pandora Tomorrow’dakilerin geliştirilmiş versiyonlarını içeriyor.

Serinin geçmiş oyunlarına göre Chaos Theory, grafiksel olarak ta bir adım ileri gidiyor. Daha gerçekçi ışık, gölge ve çevre detayları ile karşılaşacağız ki gizlilik bazlı bir oyun için bu gerçekten önemli bir unsur. Splinter Cell ve Pandora Tomorrow’daki güzel grafikler, Chaos Theory’de daha ileri taşınacağına göre, bu konuda pek problemimiz olmayacak gibi gözüküyor.

Tom Clancy’s Splinter Cell: Chaos Theory, PC’nin yanında PS2 ve Xbox için de hazırlanıyor, oyunun Mart ayında piyasalarda olmasını bekliyoruz.
 

22/27

Tekken 5 (PS2)

Volkan Turan

Çıkış Tarihi: 2005 ilk çeyrek
Yapımcı: Namco
Yayıncı: Namco

Tarihte büyük bir saygıyla anılacak olan bu eser, Namco imzası altında büyük beklentilerle gümbür gümbür geldi, geliyor. Tekken 4’teki devrim diye nitelendirebileceğimiz duvar hasarları ve ileri/geri itme hareketleri, açıkçası oynanışın gölgesi altında kalmıştı. Küçük arenalarda isteyerek ya da istemeyerek bol bol duvar hasarları versek de geniş arenalar da itme ve duvar hareketleri genellikle es geçildi. Geri kalan her şey mükemmeldi gerçekten. Yeni karakterler, yeni kombolar, detaylı arenalar, Force Mod, müthiş sinematikler derken, geçti gitti o günler! Bence bırakın geçsin gitsin çünkü Tekken 5, dördüncü oyunu aratmayacağa benziyor.

Dervişin Sabır Taşı
Marduk, Lee, Jin, Kazuya, Lei, Paul, Law, Julia, Christie(Eddie), Jack-5, Nina, Hwoarang, King, Steve, Bryan, Xiaoyu ve Yoshimitsu’nun yanındaki yeni karakterler; Raven, Feng ve Asuka. Feng özelikle wushu tekniği ile dikkatleri toplarken Asuka biraz Xiaoyu’yu andırıyor. Raven ise gerçekten sağlam hareketli olan bir dövüşçü. Kendileri kimdir ne değildir tam olarak belli olmasa da oyun çıkınca bu merakımızın giderileceğine inanıyoruz. İzlenimler Tekken 5’in kesinlikle PS2’deki en iyi grafikli dövüş oyunu olacağını söylüyor. Şu anki hali anti-aliasing’siz olsa da harika gözüküyor. Dövüşçülerin saçları, kıyafetleri tamamen gerçekçi bir şekilde hareket ediyor. Ayrıca karakter tiplemelerini değiştirme imkanı da sunuyor Namco. Arenalar ise izlenmekten oynanmıyor. Mekânlar yine dövüşünüzün bir parçası olacağı gibi artık yerlerinde kırılabilmesi sebebiyle, ortam estetik açısından da çok güzel duruyor.

Dervişin Sabır Taşı
Hareketlere gelirsek, arcade versiyonlarını oynayanlardan edindiğimiz bilgilere göre büyük değişikliklere gidilmemiş ama çok kullanışlı hareketler eklenmiş. Dinamik olarak kıyaslarsak Tekken 4‘ten biraz farklıymış. Gerçekten de Tekken 4 yüz yüze olan dövüşlerde, diğer serilerden bir hayli farklıydı ve biraz komplikeydi, yani oyun yeri geliyor el çabukluğu, yeri geliyor bir satranç gibi kıvrak zeka gerektirebiliyordu. Durumun değişip değişmediğini kısa bir süre sonra hep beraber göreceğiz. Tekken 5’in zirveye oynayacağı da kesin. Unutmadan söyleyeyim; Nina formundan hiç bir şey kaybetmemiş!
 

23/27

The King of Fighters 2003 (PS2)

Volkan Turan

Çıkış Tarihi: 15 Haziran 2005
Yapımcı: SNK
Yayıncı: SNK

Eminim ki KOF’u bu sayfalarda gördüğünüze şaşırdınız. Açıkçası ben bile şaşırdım ama bu benim için sürpriz olmadı. SNK Playmore’dan böyle bir atak bekliyordum ve en sonunda da geldi. Öncelikle KOF 03 hala 2D. Nedeni de çok basit, yeni birşeyler arayanlara değil de, serinin fanatiklerine, old-school beat êm up’çılara özel. Şubat ayı içerisinde raflarda olmayı hedefleyen oyunun en belirgin özelliği, hız. Tüm dövüşçülerin hızları arttırılarak yüksek bir tempo elde edilmesi. Super Cancel Attack geri dönüyor. Bu, rakip sizi guard’a alıp özel hareketlerini yaparsa, siz de onun hareketinin bitmesini beklemeden, hareketi bölen bir atak çıkarmanız anlamına geliyor. Benzerini KOF 98’de görmüştük ve çok kullanışlıydı. Bu özelliğin gelmesi, bazı dövüşçülerden hareket çıkarmaya kadar gitmiş çünkü bu hareketler SCA için fazlasıyla avantajlıymış. Durumu eşitlemek için böyle bir yola başvurmuşlar.

Grafikler serinin en iyisi. Öncelikle karakterler piksel şeklinde gözükmüyorlar. Birçok animasyon eklenmiş. Yenme veya yenilme sırasında eski/yeni birçok poz hareketi geliştirilmiş. Arka planlar güncelleştirilmiş, gözü yormayan ve fazla dikkat çekmeyen bir hal almış, yani tam olması gerektiği gibi. Dövüşçü listesinde kimler var kimler yok, bunu oyun çıkınca göreceğiz. Ses Test özelliği de koyulacak. Tam olarak neye benziyor, gerçekten merak ediyoruz. Striker özelliği gitmiş. Bu özellik çok kullanışlıydı ama bir arkadaşınızla oynarken, pek keyifli olmuyordu. Bir de Tag sistemi gelmiş. 3 karakter arasında geçiş yapabilmek değişik bir KOF tecrübesi olacak. KOF 03’ün, derin oynanışı ile Street Fighter: III 3rd Strike’ı unutturacağını sanıyorum. Ayrıca SNK’nın takvimi mi bozuk nedir? 2005’teyiz değil mi?
 

24/27

The Matrix Online (PC)

Aykut Göker

Çıkış Tarihi: 2005 2. çeyrek
Yapımcı: Monolith
Yayıncı: SEGA

Matrix, kimi için bir felsefe kimi içinse muhteşem görsel efektlerle dolu aksiyon sahneleridir. Her ne olursa olsun 2005, Matrix’e doyacağımız bir yıl olacak. Eğer erteleme olmazsa The Matrix Online’ı 2005’in 2. çeyreğinde oynayabileceğiz.. Üçlemenin sonrasında geçen oyun, Lithtech motoruna sahip ve bize Matrix’i hissettirecek kadar komplike hazırlanıyor. Öyle ki, dövüş tekniklerinden atmosfere, müziklerinden kaliteli görünen grafiklerine kadar çok uğraşıldı. Böylelikle ortaya The Matrix Online çıktı.

Dervişin Sabır Taşı
İçinde bulunduğunuz şehir çok büyük. Karanlık bir ara sokakta yürüyorsunuz. Duvarlarda rengarenk grafikler, yerlerde ise uçuşan gazete kağıtları var. Bir önceki günden kalmasına rağmen sis, sadece kuvvetli ışıkları görmemize neden oluyor. Hava çoktan karardığı için sokaklar bomboş. İnsanlar muhtemelen uykularının REM devresindeler. Bir his, bir endişe hakim adımlarına. Her an bir şeylerden kaçacakmışsın gibi sürekli arkana bakıyorsun. Neyse ki sokak lambalarının aydınlattığı caddeye varmana az kalmış. İçindeki endişe yerini güven duygusuna bırakıyor yavaş yavaş. Yine de emniyeti elden bırakmayıp, sık sık dönüp ardına bakıyorsun. İki yaşlı dilenci sana doğru geliyor. Neyse ki bir tehlike yok. Derin bir nefes alıp tekrar önüne döndüğünde: Olamaz! Ajanlar!

Dervişin Sabır Taşı
Henüz başlagıç seviyesinde olmana karşın iyi dövüşüyorsun fakat eksiklerin var. Bu yüzden kaçman en iyisi olacak. Kuvvetli bir sıçrama ile yanında bulunduğun binanın çatısına atlayabilmen için karakterinin seviyesi oldukça ileride olması gerekiyor. Kaçman için tek çare, hemen ardındaki dilencileri ekarte edip, geldiğin yöne doğru koşmak. Fakat ajanlardan bu kadar kolay kurtulamazsın! Hemen ardındaki dilencileri de ele geçirmişler.

O gördüğüm Morpheus’muydu?

Muhteşem wire-fu tekniğini kullanıp, bir süre ajanlarla savaşman sana yarardan çok zarar getiriyor. Buna karşın yeteneklerin artmaya devam ediyor. Fakat yeterli değil. Keşke Morpheus burada olsaydı. Onu daha önce görmüştün. Hani gece kulübünün karşısındaki metro istasyonundan çıkıp, yandaki binanın çatısına atlamıştı. Neo ve Trinity olmasa bile Persephone’dan Zee’ye, Seraph’tan Locke’a, hatta Merovigian’a kadar Matrix evreninin önemli karakterleri bazen karşına çıkıyor hem de gerçek sesleriyle!

Dervişin Sabır Taşı
Ajanların bir anlık gafletinden yararlanıp kaçıyorsun. Aklındaki tek düşünce kendine yeni yetenek kodları yükletmek. Böylelikle gelişmiş dövüş tekniklerine sahip olabilir, gökdelenler arasında dolaşabilirsin. Aslında elinde bulunan son yetenek kodunu satmıştın. Bu evrende kodların ticareti çok revaçta! Uzun süre koştuktan sonra Matrix evreninden tanıdık bir yerle karşılaştın. MxO’da sıklıkla olur bu. Neyse ki geriye baktığında, ajanları atlatmış görünüyorsun.

Matrix?

The Matrix Online, 3’lemenin ardından oyuncuların ağzında eğlenceli bir tat bırakacaktır. Eminim ilkbaharı sabırsızlıkla bekleyen birçok kullanıcı var. Yapımcılar o etkileyici atmosferi yakalayabilirlerse, 2005’te her yer Matrix olacak.
 

25/27

The Movies (PC)

Başar Özcan

Çıkış Tarihi: 15 Haziran 2005
Yapımcı: Lionhead Studios
Yayıncı: Activision

Bugüne kadar hiçbir film yapımının ucundan köşesinden tutmuş olanınız var mıdır? Ülkemizde genelde insalar kamera karşısında olmaya alışıktır, kameranın arkasına geçmeye değil. Çoğu kez bir aktör yada aktris olmak istemişsinizdir ama hiç yönetmen olmak istediniz mi? İşte The Movies bize bunu yaşattırmaya çalışacak. Belki de bundan sonra insanlar aktör değil de yönetmen olmak isteyip, o hoş ayrıntılarla gerçek hayatta uğraşma hevesine kapılacaklardır.

Dervişin Sabır Taşı
Peki ne gerekir? Biraz yaratıcılık, biraz ikna edicilik, biraz da otorite. Çok orjinal bir fikir. “Neden hiç yapılmıyor?” diyerek Peter Molyneux başlamış bu fikri geliştirmeye ve geliştirdikçe daha da güzel birşey çıkmış karşısına. Fakat bu geliştirme süreci uzun sürmüş, The Movies defalarca sarkmış. Şimdi 2005’in hit olacakları arasında yer alıyor. Starateji ve tycoon tipine de çok köklü yenilikler getirecek olan The Movies’de acayip bir zenginlik var.

Otorite benim göbek adım

20. yüzyılda başlayan oyunda kendi film firmanızı kuruyor ve yeni keşfettiğiniz oyuncular ile ilk filminizi yapmaya başlıyorsunuz. Önce konunuzu seçiyor, sonra ona uygun çekim platoları arasından birini yada birkaçını seçiyorsunuz. Paraya sıkıştığınız zaman yeni yetenekler keşfedtmeye devam ediyor ve karın tokluğuna onları kullanıyorsunuz. Tabii bir de ekibiniz var. Az biraz deneyimli ses yönetmeni, kameraman veya kameramanlar, makyöz gibi. Her çalışanın sorunlarıyla ilgilenecek, triplerini savuşturacak, birkaçını ister istemez disiplinsizlikten kovup yerine yeni kahramanlar ekleyecek, yani devamlı kendimizi ve ekibimizi geliştireceğiz. Otoritemiz ile ekibinizin dağılmasını önleyeceğiz

Dervişin Sabır Taşı
Bakmışınız ilk filminizden sonra oyuncularınızdan biri yıldız olmuş. Sizi övüyor. O zaman filmleriniz daha çok izlenmeye başlayacak. Yıldız oyunculara teklifler götürebilecek ve projenizde çalışabilecek daha kabiliyetli, teknik elemanlar alabileceksiniz. Bir de unutmadan, özel efektler var. Tabii her dönemde aynı özel efektler yok. 50’ler ile 80’lerdeki efektler arasında farklılıklar olacak. Zaman geçtikçe daha iyileri gelecek. Herşey birebir dünya sinemasındaki gibi olacak. Star Wars’daki efektleri 40’lı yıllarda kullanamayacaksınız haliyle. Fakat bu farklılığın seyirci çekme konusunda bir etkisi olmayacak.

Yapımları Internet’ten izleyelim

Dervişin Sabır Taşı
En nihayetinde filmlerinizi bitireceksiniz. Öyle ya da böyle bitirip save ettiğinizde, sabit diske kaydedilecek ve Internet’te oyunun sitesine girip diğer yapımcılar ile paylaşabileceksiniz. Diğer yapımları indirip inceleyebilecek ve puan verebileceksiniz. Hataları bulup yorumlar yapabileceksiniz. Kısaca hoş bir paylaşım ortamı da yaratılmış olacak.

Sonuçta yaptığınız filmlerde herşey sizin cüzdanınıza bakacak. Yeni yıldızlar, yeni platform, yeni efektlerin getirilmesi gibi. Bazen de bir kendini beğenmiş oyuncu size trip attığında, eski az bütçe ile başladığınız günleri özleyeceksiniz. Fakat siz artık büyük bir usta olmuş olacaksınız. Bir de düşünün, ya birgün gerçek bir usta olursanız?
 

26/27

World Tour Soccer 2006 (PS2)

Yağız Hoş

Çıkış Tarihi: 2005 2. çeyrek
Yapımcı: SCEE London Studios
Yayıncı: SCEA

Sony ısrarla her sene çıkardığı World Tour Soccer (This is Football) serisine devam ediyor. SCEE London Studio tarafından geliştirilmekte olan oyun, öncekilerini göz önüne aldığımızda, bu sene oynayacaklarımız içinde belki en iyisi olmayacak ama kendini diğerlerinden ayıran çok güzel bir özelliği olacak. World Tour Soccer 2006’nın can alıcı yanı Eyetoy (Kamera) destekleyecek olması. ”Peki bu oyunda ne işe yarayacak?” derseniz; Eyetoy Play 2’yi oynayanlar hatırlar, bu oyunun içinde bulunan program ile program tarafından istenilen bölgeleri işaretleyerek, kendi kafamızın 3D halini modelletiyorduk. Kendi suratımızı yumruklayabiliyorduk. Ancak çok yeni bir teknoloji olduğu için önemli hataları vardı. En ufak bir hatada programlama başarısız oluyor ve bir daha yüzünüzü tanıtmanız gerekiyordu. Şimdi yapımcılar Cameo Creator’u, World Tour Soccer 2006 için yeniden programlayıp rahat bir şekilde futbolcu olabilmemize uygun hale getiriyorlar. Burada futbolcu, hatta tüm ilk onbir siz olabilirsiniz. Mimiklerden tutun, sakalınıza hatta burnunuzdaki siyah noktalara kadar herşeyiyle üç boyutlu bir “siz” ortaya çıkacak. Ayrıca kafanıza gözlük, şapka vs. de ekleyebileceksiniz. Unutmadan, oyunda 935 tane klüp ve ülke takımı; bunun yanında 32 lig, 28 tane de stadyum bulunacak. 19,000 tane lisanslı futbolcu da isimleriyle olacak.

Cameo Creator olayının bir futbol oyununda kullanılmasıyla, Eyetoy’un becerileri yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayacak. Şimdi önemli olan, bu teknolojinin sıkı bir futbol ile birleşmesi. World Tour Soccer 2006’nın, Mart ortasında çıkması bekleniyor.
 

27/27

Worms World Party (N-Gage)

Umut Ersaraç

Çıkış Tarihi: 16 Haziran 2005
Yapımcı: Team 17
Yayıncı: Titus Software

Hava kapalı. Eve doğru yürüyorsunuz. Aniden yağmur bastırıyor. Bir anda yerdeki delik ve çimlerden kahverengimsi küçük yaratıklar çıkıyor. Bu yaratıklar yerde her ne kadar vasıfsız görünseler de, 2005’in Nisan ayında N-Gage’lerimizi şenlendirecekler. Evet dostlar, Worms N-Gage’e geliyor.

Efsanevi solucanlar yine sıra tabanlı savaş türünde karşımıza çıkacak. Yapay zekaya karşı, Bluetooth veya N-Gage Arena üzerinden başka kişilere karşı oynamanız mümkün olacak. Bu da ek bataryalara ihtiyaç duyacağınız anlamına geliyor. Çünkü oyun hakikaten sizi PC’deki versiyonu kadar başında tutacak. En güzel özelliklerinden biri de, oynayacağınız alanların her seferinde rastgele dizayn ediliyor olması. Yani aynı yeri oynayıp durmayacaksınız. Tekli oyuncu modundaki alıştırma görevleri alışmanızı sağlıyor. Her ne kadar oynanışı ve algılanması kolay olsa da, bu görevlerin konulmuş olması, Worms oynamayanlara herşeyi verebiliyor.

N-Gage versiyonunun en önemli özelliklerinden biri N-Gage Arena’da (GPRS Üzerinden) 4 oyuncuya kadar karşılıklı kapışma imkanı sunması. Ayrıca N-Gage Arena’nın yeni düzenlemelerinden de faydalanan oyunda, savaş sırasında rakibinize “I am beter than you” “I got this score” şeklinde cümle kalıplarını yollamanıza imkan veriyor. Bir diğer özellik ise, N-Gage Arena’da düzenlenecek çeşitli turnuvaların olması. “Worm King” ya da “Survival Of The Wormiest” gibi. Daha yeni turnuva ve oyun şekilleri geliştirilmekte olduğu da gelen haberler arasında. En enteresan olanı da, N-Gage Arena’ya katılan oyuncular arasında “en iyi savunmacı solucan” “en iyi tek atışta vuran solucan” veya “en sıkıcı solucan” başlıklı sıralamaların bulunacağı. Yani yaptığınız hemen herşey kaydediliyor.

Yine her Worms’da olduğu gibi burada da son derece ilginç, komik ve değişik silahlar bulunuyor. Solucan yiyici koyun, yüzük atan toplar, eski çağlara ait Kung-Fu güçleri bunlardan sadece birkaçı.

Son olarak hemen herşeyin değiştirilebilir olması, çok farklı oyuncu tipleri, oyun türleri ve savaşlar yaşamanızı sağlıyor. Bu da tekdüzelikten kurtarıp tekrar tekrar oynamanızı sağlıyor.

N-Gage sahiplerinin, 2005’in ikinci yarısında bol bol oynayacağı oyunlardan biri olmaya aday Worms World Party’nin kaçırılmaması gerekli. Tam versiyonu geldiğinde, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
 

Yorumlar 53
MK Okuru
MK Okuru 24.06.2025 08:31
Kalan Karakter: 300 Gönder
İlginizi Çekebilir