1/12

Football Manager 2006 Zoom

Aykut Göker 3.06.2010 - 12:31
Futbolu keyifli kılan, futbolcular ve saha kenarındaki taktiksel zekaların hamleleridir.
Dünyanın en çok ilgi gören sporlarının başında geliyor futbol. Kurallarının basit olması, izleyenleri kolayca etkisi altına almasını sağlıyor. Hal böyle olunca büyük kitlelerin sporu oluveriyor futbol. 80-90 bin kişilik stadyumlar inşaa ediliyor, dünyanın dört bir yanından sporseverler akın ediyor, astronomik bütçeli sponsorluk anlaşmaları imzalanıyor ve en nihayetinde hakemin düdüğü ile 22 futbolcu, 1 top ile 2 kale arasında gidip geliyor... Tabi ki futbol severler için bu sporun anlamı bundan çok daha derin ve çok daha geniş. Ancak tarif edilmek istendiğinde ne kadar da kolay anlatılabiliyor değil mi?

Futbolseverler için futbolu zevkli kılan en önemli nokta, şüphesiz ki sahadaki oyundur. Bunu da keyifli kılan en temel iki etmenden biri futbolculardır. Günümüzün yıldızlarına ve yıldız adaylarına baktığımızda, her biri için milyon dolarlar harcandığını görürüz. Buna karşın kulüplerine ciddi maddi külfetler ekleyen bu oyuncuların her birinin stadyumlara çektiği seyirci sayısı da, tartışılmaz derecede büyük. Hal böyle olunca, sportif açıdan katkı sağlayacağı kesin olan yıldız futbolcuların, ekonomik açıdan da yaptıkları katkılar oldukça büyüyor. Zidane, Messi, Robinho, Shevchenko, Adriano, Thierry Henry, Cristiano Ronaldo, Aimar, Rquielme gibi yıldızlar, bizlere büyük seyir zevki veriyorlar. Bunların arasından sıyrılan bir isim var ki, onun yeri spor severler için bambaşka! Bu isim dünyada yılın futbolcusu seçilen Ronaldinho’dan başkası değil! Peki bu futbolcular teknik direktörleri olmadan ne kadar kendilerini gösterebilirlerdi? Onların gelişimlerine teknik kadronun katkısı ne kadardır? Bu soruların cevabını öğrenmek için sahadaki oyunu keyifli kılan etmenlerden ikincisi, yani teknik direktörlük koltuğuna oturmamız gerekiyor. Bunun için en kestirme yol, şüphe yok ki Football Manager’dan geçiyor.

Tahrip olmuş bir sosyal hayat

Bu yazıyı Football Manager’i oynamak isteyip de, bir türlü cesaret edemeyenlere bir kılavuz, hatta bir tür başlangıç çizgizi olsun diyerek, hazırlıyoruz. Zira bu tür oyunlar, içerdikleri sayısal zenginlik ve bir yığın veri dolayısıyla, yeni başlayanların gözünü korkuturlar. Halbuki korkacak tek şey, FM’ye alıştıktan sonra tahrip olacak olan sosyal hayatınızı nasıl düzelteceğiniz(!)

50 ülke, 5000 takım, 270.000’den fazla personel... Bu verilere sahip kaç tane futbol oyunu var diye düşünürsek, Sigames’e olan saygımız katlanarak artacaktır. Gerçek teknik adamların bile gıpta ile bakacakları böylesine bir veritabanını, yapımcılar biz oyuncular için hazırlıyor! Böylelikle Sigames, biz oyunculara harika bir futbol menajerliği simülasyonu hediye ediyor!
2/12
Nereden başlasak? nasıl anlatsak?

New Game ile başlıyoruz FM’deki yolculuğumuza. İlk olarak oyunumuzda aktif/bulunması gereken ligleri seçiyoruz. Aktiften kastım şu; seçtiğiniz liglerde maçlar oynacak ve siz bunları görebileceksiniz. Diğer liglerde maçlar oynanmayacak, buna bağlı olarak onların lig tablolarını vb... bilgilerini göremeyeceksiniz. O liglerdeki takımları ‘search’den aratarak görebilirsiniz. Hatta ‘as’ takım futbolcularına da ulaşabilirsiniz fakat ‘detay’ seviyesi minimum da olacak. Lig seçmenin en önemli özelliğine gelince; seçtiğiniz liglerdeki takımlara transfer olabiliyoruz. Yani örnek olarak herhangi bir Türk takımının menajerliğini yapıyorsunuz diyelim. Türkiye haricinde de sadece İtalya’yı seçtiğinizi varsayalım. Bu durumda size Türkiye ve İtalya haricindeki hiç bir ülke kulübünden teklif gelmez. Bu noktada önemli olan sisteminizle doğru orantılı seçimler yapmak.

Kaç lig seçersem oyunun hızından şikayet etmem?

Eskiden Sigames’in hazırladığı Championship Manager serisinin ve şu anda Sigames’in yapımcılığını üstlendiği Football Manager’in en kötü yönü, çok geniş veritabanı yüzünden oyunun yavaş çalışması. Bu yüzden yapımcılar ‘Database Size’ adında bir seçenek sunmuşlar. Small, Normal, Large ve Huge olarak 4’e ayrılan bu seçeneklerden kısaca bahsedelim. Kullanabileceğimiz en büyük veritabanı ‘Huge’. Açıkçası P4 3.8 GHz işlemci, 2048 MB RAM ile Huge seçeneğinde epeyce lig seçebilirsiniz ancak ortalama bir PC’de Huge seçmenizi tavsiye etmiyorum. Çünkü hayatınız boyunca ismini bir kere bile duymayacağınız futbolcuların boşu boşuna oyunda bulunmasına gerek yok. Large’ı da yine ortalamanın üstündeki makinelerde kullanabilirsiniz. Normal, benim en çok tavsiye edeceğim seçenektir. Çünkü oyunda bulunmayan personellere bakıldığında önemli bir kaybınız olmayacaktır. P4 3.0 GHz işlemci 1024 MB RAM ile 7-8 ligi açıp çok rahatlıkla, uzun müddet oynayabilirsiniz. Small’ı ise sistemi ortalamanın altında olanlara tavsiye ediyorum. Zira az lig seçseniz bile oyun yavaş çalışıyorsa, small’dan başka seçeneğiniz yok. Ancak bir çok personelin oyunda bulunmayacağını da üzülerek belirtmek isterim. Burada püf nokta; lig seçerken, menajerlik yapabileceğiniz ligleri seçmeniz en doğrusu. Yani asla menajerlik yapmayacağınız ülkeleri açarsanız, bu demek oluyor ki, boşu boşuna gereksiz bir yavaşlama yaşayacaksınız.

Bir başka ayrıntı da ‘detail’ sekmesinde. Burada full, normal ve basic olarak 3 farklı seçenek mevcut. İsimden de anlaşılacağı gibi detay seviyesini azaltıp çoğalttığımız bu seçenekte, isterseniz basic yapıp, genç takımların kadrolarını vb... tamamen kaybedebiliriz, istersek ise Sigames’in muhteşem veri tabanının sonuna kadar kullanarak, gerçekçilik sınırlarını zorlayabiliriz. Tabi bu seçeneğin de performansa yapacağı etki yadsınamaz.
3/12
Kendi profilimizi yaratarak başlıyoruz kariyerimize. Ad soyad’ı girdikten sonra, Favorite Club(Favori Kulüp) seçeneğine dikkat edin. Burada seçeceğiniz kulüp, kariyerinize başlayacağınız kulüp değil ise, size ileriki yıllarda (tabi başarıyla da orantılı olarak) seçtiğiniz kulüpten teklif gelme ihtimali yüksek. Herhangi bir Türk takımını tutuyor olabilirsiniz ancak ileriki yıllarda Barcelona vb... bir kulübün başına geçmek gibi bir hedefiniz varsa, favori kulüp olarak onu seçmeniz, sizin yararınıza olacaktır. Zira kariyerinizde önemli başarılar kazandığınız takdirde, Barcelona(ya da favori kulüp olarak seçtiğiniz herhangi bir kulüp...) yöneticilerinin gözü sizin üzerinize çevriliyor. Yani kısacası seçilebilirlik oranınız artıyor diyebiliriz. Bu ek bilgiden sonra FM’deki yolculuğumuza kaldığımız yerden devam edelim.

Tüm giriş işlemlerimizi tamamladıktan sonra başkanımızın mesajı ile kariyerimize ilk başlamış bulunuyoruz. Yöneticiler, seçtiğiniz takımın hedefleri doğrultusunda sizden beklentilerini dile getiriyorlar. Eğer hedeflerin aşağısında kalırsanız, kulüpte kalmanız biraz zor olabilir.

Çok karışık! İlk nereye göz atmalı?

Football Manager gibi menajerlik oyunlarının arayüzü, yeni başlayanlar için çok karışık gelebilir. Benim size tavsiyem ilk olarak kadronuzla ilgilenmeniz. Şöyle ki; ilk As takımınıza bakın. Gerekli görmediğiniz oyuncuları kafanızda yüzeysel olarak belirleyin. Ardından genç takımlara bakıp, As takımda rol verebileceğiniz genç yetenekleri kadronuza çıkartın. Şimdi elinizdeki futbolculara bir anrenman programı ayarlayalım.

Antrenman şart

Football Manager 2006’nın yeniliklerinden biri de anrenman programındaki değişiklikti. FM 2005’e nazaran çok daha basitleştirilen bu bölüm, kimi kullanıcıların beğenisini kazandı, kimilerini ise hiç memnun etmedi. Bize düşen, konu hakkında yorum yapmadan var olanla iyi başarılı bir anrenman programı hazırlamak. İşe (kullandığımız skin’e bağlı olarak) soldaki bar’da ‘Training’e tıklayarak başlıyoruz.

Training’in hemen altıda ‘Players’ ve ‘Coaches’ olarak iki seçenek bulunuyor. İlk olarak Coaches’dan başlayalım. Burada asistan koçumuz en başta olacak şekilde koçlarımızın listesini görüyoruz. İsimlerinin hemen sağında ‘Assigned’ bölümü var. Bunun anlamı hangi koçun kaç farklı antrenman yaptırdığıdır. Muhtemelen tüm koçların karşısında ‘9’ ibaresi ile görüyorsunuz. İlk olarak her bir koç için ekranın hemen sağında duran “ ‘isim’ – Assigments”
tablosunda ‘all’ seçeneğindeki checkmark’ı kaldırmak. Böylelikle her bir koçun yanındaki Assigned bölümünde ‘-‘ ibaresi gözükecektir. Eğer çok fazla koçunuz yoksa (12 ve dahası... gibi) şimdi her bir koç için maksimum 2 antrenman seçin. Bunu da ekranın sağındaki tablodan yapıyorsunuz. Ancak maksimum 2 olmalı. Zira bunu yaparken göreceksiniz ki, bir antrenman yapan koçun o antrenmandaki verimliliği (Örnek olarak) 4 yıldızken, iki antrenman yaptırınca 3’e inecek. Eğer çok fazla koçunuz varsa, zaten her biri antrenöre tek antrenman düşürerek, verimliliklerini maksimum seviyede kullanabilirsiniz.
4/12
Peki kimin hangi antrenmanı yapacağını neye göre belirleyeceğim?

Koçlarımıza hangi antrenmanları atayacağımızı belirlerken dikkat etmemiz gereken personellerimizin özellikleri. Kısaca bahsetmek gerekirse; ‘GK’ özelliği yüksek olan bir koç ile kaleciliği, yani Goalkeeping özelliği arttırılabiliyor. Koçların yüksek olan ‘Att’ özelliği ile Attacking(atak), Shooting(Şut) ve Set Piece(duran top organizasyonu) anrenmanları yaptırılabiliyor. ‘Def’ ile başta ‘defending’ olmak üzere yine Set Piece’de uygulanabilecek antrenmanlar arasında. ‘Fit’ özelliği yüksek olan koçlar, Strength(Güç, dayanıklılık) ve Aerobic(Aerobik) antrenmanları verebiliyorlar. ‘Men’ özelliği direk Tactics(Taktik) antrenmanına etki ederken, ‘Tec’ özelliği ise ‘Ball Control’ antrenmanları için tercih edilmeli.

Koçları atarken benim size tavsiyem; eğer birinci lig takımı çalıştırıyorsanız, koçlarınızın antrenmanda kullanacağınız özellikleri en az 15 olmalı. Örnek olarak GK özelliği 12 olan bir antrenörün kalecilik anlamında pek bir yararı olmayacaktır. Aynı konu diğer özellikler içinde geçerli. Eğer koçlarınızın özelliklerinden memnun değilseniz, futbolda ön planda olan ülkelerin, ortalama takımlarının koçlarına teklif götürmeyi deneyin. Zira sırabaşı takımların koçlarını, kulüplerinden ayırmak hiç de kolay olmuyor.

Antrenörlerin hangi antrenmanları uygulayacaklarını belirledikten sonra ekranın hemen altındaki ‘Summary’ tablosunda hangi antrenmanın ne kadar ağırlıkta yapıldığı belirtiliyor. Eğer herhangi bir antrenmana çok yüklenildiği takdirde, sakatlıkların çoğu maçlarda değil antrenmanlarda olacaktır. Bu gibi durumlarda ağırlaşan antrenmana bir koç daha atayın. Böylelikle o çalışmalar oyuncular için daha hafif geçecektir.

Koçların atamalarını hallettikten sonra Training sekmesi altındaki ‘Players’a tıklıyoruz. Açılan ekranda hazır olan “General, Goalkeepers, General (Youth) ve Goalkeepers (Youth)” çizelgeleri bulunuyor. Bu antrenmanlar futbolcuları zorlamayacak ve pek bir gelişme kazandırmayacak şekilde basit hazırlanmış. Maalesef bunların üzerinde ayrıntılı bir değişiklik yapmamıza izin verilmiyor. Bu yüzden ‘Schedules’ sekmesine tıklayıp, oradan New/Full Time Schedule’e tıklayarak, tamamiyle bize ait bir antrenman programının ilk adımını atıyoruz. İlk olarak kaleciler haricindeki futbolcular için bir çizelge hazırlayalım. Ekranın sağındaki tabloda 9 adet antrenman seçeneği ve Workload çizelgesi bulunuyor. Öncelikle ne yaparsanız yapın, Workload’un Very Heavy olmamasına özen gösterin. Çünkü çok yüklenilen oyuncular birer ikişer sakatlanmaya başlıyor. En maksimum, Heavy’nin en üst noktasını zorlayın. Tabi sezon başlarında kısa süre de olsa Very Heavy’e çıkarak, oyuncularınıza yüklenebilirsiniz. Ancak sezon içinde uygularsanız, sık aralıklarla sakatlıklar yaşıyorsunuz.
5/12
Burada püf nokta, takımınızın hangi stratejiyi uygulatacağınıza uygun antrenman çizelgesi hazırlamak. Örneğin taktiksel olarak defansa ağırlık veriyorsanız, antrenmanlarda da defans ağırlıklı çalışmalısınız. Oyuncularınızın maçlarda kolay sakatlanmamasını istiyorsanız, yüksek mücadeleye karşın, kondüsyon seviyelerinin yüksek olmasını tercih ediyorsanız, Strength ve Aerobic çalışmalarına ağırlık verebilirsiniz. Eğer teknik futbolculardan kurulu bir takımınız varsa Strength ve Aerobic’ten biraz fedakarlık edip, antrenman ağırlığını Set Piece, Tactics ve Ball Control’e verebilirsiniz. Eğer defansınıza güveniyorsanız, daha çok hücumu düşünen bir ekipseniz, Shooting, Attacking ve yine Set Piece ilk tercihleriniz olsun. Goalkeeping özelliğini en dipte(none) tutun. Ağırlık vermediğiniz özellikler ise en azından medium’da kalsın. Zira listedeki tüm antrenmanlar takım için gerekli.

İsteğe bağlı olarak futbolcularınızı kategorilendirip, her bir grup için ayrı antrenman programı da hazırlayabilirsiniz. Kuşkusuz çok daha yararlı olacak olan bu yöntem ile defansif oyuncular için daha çok savunma çalıştırıp, hucüm oyuncularına da daha çok atak üzerine eğitim yaptırılabilir.

Kalecilere antrenman programı hazırlarken, Goalkeeping özelliğini en sağa yani ‘İntensive’e getirerek işe başlayın. Strength ve Aerobic’te 2. dereceden kaleciler için önemli antrenmanlar. Mümkün olduğunca bunları da yükseltin. Geriye kalan antrenmanların kalecilere gözle görülür bir faydası pek bulunmuyor. Siz ağırlığı Goalkeeping, Strength ve Aerobic üzerine verin. Böylelikle antrenman dosyamızı kapatıp, taktik ekranına geçiyoruz.

Taktik şart

Kadromuzu belirledik. Antrenman çizelgemizi de hazırladık. Şimdi sıra geldi taktik ekranımıza. Burada dikkat edilmesi gereken ilk nokta, kadroya göre mi taktik kurarsınız yoksa taktiğe göre mi kadro hazırlarsınız? Bu sorunun cevabına göre başlıyoruz anlatmaya. İlk olarak Players – Position tablosundaki ‘tactics’ sekmesinden dilediğimiz formasyonu seçiyoruz. Tabi tamamen kendinize ait bir taktiğiniz varsa, ekranın sağ tarafındaki sahaya dizilişten, dilediğimiz gibi oynama yapabiliriz. Mouse’un sağ tuşu yardımıyla da, seçtiğimiz futbolcuların hangi yöne doğru ilerlemelerini istediğimizi ayarlayabiliyoruz. Ekranın sağındaki tabloda yer alan “View” sekmesinden Team Instructions’a bir göz gezdirelim. Burada takımın stratejisiyle ilgili genel ayarları yapıyoruz. Öyle ki takımın mentalitesini, yaratıcılıktaki özgürlüğü, pas stilini, temposunu, kanatlara ne kadar açılacağını, ne kadar kapanacağını, zaman geçirmeye oynayıp oynamayacağını, defans çizgisinin nerede olacağını, müdahalelerin sertliğini, pas odağının neresi olacağını, markaj stilini, duran top organizasyonlarındaki markaj stilini, hedef adamımıza topların nasıl ulaştırılacağını buradan ayarlıyoruz. Bunların haricinde sıkı markaj uygulaması, hedef adam kullanma, oyun kurucu kullanma, offside taktiği ve kontra atak seçeneklerimiz de bulunuyor. Şimdi bu özelliklerden kısaca bahsedelim...
6/12
Team Instructions

Mentality: takımın genel olarak zihnindeki oyun türüdür. Bunu Ultra Defensive’den All Out Attack’a kadar 5 farklı şekilde belirleyebiliyoruz. Eğer son dakikalarına 1-0 önde girdiğiniz bir maçta, bir son dakika golü yemekten korkuyorsanız, bu ayarı maç içinde değiştirip savunmaya çekebilirsiniz.

Creative Freedom: Futbolcuların şahsi yeteneği olan yaratıcılıklarını kullanmalarına olanak sağlar. Much yaptığınızda Ronaldinho gibi yıldızlar, adeta çoşabilirler. Little yaptığınızda ise, klasik Alman takımları gibi, yıldızların üzerine değil tamamen takım oyununa bağımlı kalırsınız. Tercih sizin.

Passing Style: Ne tür pas tercihi yapacağınızı buradan belirlersiniz. Uzun toplarla oynamak isteyenler “Long” , kısa pasları kullanmak isteyenler ise short’u kullanmalılar. Tamamen oyun planınızla alakalı bir durum. Kontra atak futbolunu etkin oynamak isteyenler Long’u tercih etmeliler.

Tempo: Adından da anlaşılacağı üzere sahadaki futbolumuzun hızını buradan ayarlıyoruz. Yüksek tempo oyuncularımızı yoracağı gibi buna bağlı olarak oyundan da düşürür. Yavaş tempo ise futbolu öldürecektir. Seçim sizin.

Width: Sahayı enine olarak ne kadar kullanacağımızı ayarladığımız Width, özellikle kanat akınları yapmak isteyenler için büyük önem taşıyor. Narrow ile oldukça sınırlı bir alanda oyunu daraltırken, Wide ile çok daha geniş bir alanda futbolumuzu sergiliyoruz.

Closing Down: Takımınızın ne kadar kapanacağını buradan ayarlıyorsunuz.

Time Wasting: Bu ayar sayesinde zaman geçirmeye oynayabiliyoruz. Öyle ki son dakikalarına önde girdiğimiz bir karşılaşmanın son dakikalarında, zaman geçirerek maçı kazanma yoluna gidebilirsiniz.

Defensive Line: Defansınızın duracağı çizgiyi buradan ayarlıyorsunuz. Geriye çektiğinizde hücuma bir katkıları olmuyor fakat ileriye çıktıklarında da kontra atak golleri yiyebiliyorsunuz. Karar sizin.

Tackling: Savunmaya dayalı müdahalelerin sertliğini ayarladığımız Tackling’te, sert müdahaleler çoğunlukla hakemin düdüğüyle durduruluyor. Tabi kırmızı kartlar da olası. Yumuşak müdahaleler ise bazen rakip futbolcuları durdurmaya yetmiyor.
7/12
Focus Passing: Burada pas odaklarının sahanın neresi olacağını ayarlıyoruz.

Marking: Markaj şeklini de buradan belirliyoruz. İster adam adama, ister bölgesel markaj yapmak bizim elimizde.

Set Piece Marking: Duran top organizasyonları için markaj türünü buradan seçiyoruz.

Target Man Supply: Hedef adam olarak belirlediğimiz oyuncunun, topla nasıl buluşması gerektiğini buradan ayarlıyoruz.

Tight Marking: Bu seçeneğin aktif olması halinde futbolcularını sıkı markaj yapıyor.

Use Target Man: Bu seçeneğin aktif olması durumunda hedef adam kullanımı açık oluyor.

Use Playmaker: Bu seçeneğin aktif olması halinde oyun kurucu kullanmı açık oluyor.

Play Offside: Bu seçenek aktifken ofsayt taktiği kullanılıyor.

Counter Attack: Bu seçenek aktifken takımınız kontra atak yolları arar.

Ekranın sağ alt köşesindeki tabloda duran, top organizasyonları ile ilgili ‘Set Piece’ başlığı var. Korner, frikik ve taç olarak 3’e ayrılmış bu bölümde, duran topların nasıl kullanılacağını ayarlıyoruz.

Player Instructions

Sahada kişiye özel taktikler verebileceğimiz bölümün adı Player Instructions. Burada futbolcunun (Takımdan ayrı olarak) ekstra görevler verebiliyorsunuz. Örneğin kadronuzda sadece 1 tane üst düzey yetenekte futbolcu bulunduğunu varsayalım. Bu durumda Team Instructions’ta yaratıcılık kullanımını normal olarak ayarlayıp, Player Instructions’dan bahsi geçen üst düzey futbolcunun yaratıcılık kullanımını en sona yani ‘much’a getirebilirsiniz. Instructions tablosunun üzerindeki ‘Set To’ sekmesi, oldukça işinize yarayacaktır. Burada kolay olarak futbolcularınızı mevkillerine göre görevlendirebiliyorsunuz. Benim size tavsiyem, bu işlemi yaptıktan sonra üzerinde kendinize göre değişiklikler yapmanız. Böylelikle sizin için en doğru taktiği bulmak kolaylaşacaktır.
8/12
Bu ekranda Team Instructions’dan farklı olarak;

Forward Runs: Bu ayar, futbolcunuzun ileriye koşu yapıp yapmayacağını gösterir.

Run With Ball: Bu ayar, top ile koşuların hangi sıklıkla yapılacağını gösterir.

Long Shots: Uzaktan şut çekme sıklığı.

Through Balls: Sonuca ulaştırıcı pas denemelerinin sıklığı.

Cross Ball: Atağın yönünü değiştiren toplar.

Cross From: Cross Ball’ın uygulanacağı noktalar.

Cross Aim: Cross Ball’ın hedef aldığı bölge.

Swap Position: Futbolcuların maç içerisinde yer değiştirmesi.

Free Role: Bu tik işaretlendiğinde, oyuncu diğer arkadaşlarına göre daha serbest oynar.

Hold Up Ball: Güvendiğiniz yeteneklere, bu izni verip ayaklarında top tutmalarını sağlayabilirsiniz.

Ekranın altındaki Set Piece seçenekleri ile duran top organizasyonlarında, futbolcularınızın görevlerini ayarlıyorsunuz.

... ve dahası

Taktik ekranının kalan son bölümü kaptan, penaltıcı, oyun kurucu vb... atamalar. Bunları da Instructions tablosundaki View sekmesinden yapıyorsunuz. Sırayla kaptan, oyun kurucu, hedef adam, penaltı kullanıcı, frikik kullanıcı, korner kullanıcı ve taç kullanıcıları, bu ekranlardan seçiyoruz.

Transfer şart!

Menajeri olduğunuz takımın kadrosunda mutlaka eksikler bulabilirsiniz. Tabi bu durumda eksikleri, transferler ile doldurmalısınız. Oyunun bu 2006 versiyonunda, 2005 versiyonuna oranla transfer ekranında önemli bir değişiklik yok. Ancak kısaca bahsetmek gerekirse, bu bölüm genel olarak tablolara ayrılmış. En üstte, Overview başlığına sahip bir tablo var. Burada satın almak istediğiniz futbolcu ve değeri, birde sizin transfer bütçeniz bulunuyor. Hemen altındaki tabloda, solda ‘Basic Offer’ bulunuyor. Burada ‘Offer Type’ ile, ilk olarak transfer şeklini belirliyoruz. Burada seçtiğimiz transfer şekli ile (Örn: transfer, kiralama, deneme... gibi) aşağıdaki tüm seçenekler değişiyor...
9/12
Transferler 2 aşamalı olarak gerçekleşiyor. İlk olarak küluple anlaşmanız gerekiyor. ‘Para her kapıyı açar’ sloganı, maalesef her daim doğru olmuyor. Zira bazı futbolcular kulüpleri tarafından asla bırakılmıyor. Bu gibi durumlarda, futbolcunun profil ekranında, ‘Declare your Interest’ ibaresini kullanarak, medya yoluyla o oyuncu ile ilgilendiğinizi dile getiriyorsunuz. Eğer almak istediğiniz futbolcu, sizin takımınızdan zayıf bir takımdaysa, muhtemelen basında çıkan bu haberlere yanıt veriyor ve kadroda huzursuzluk çıkarıyor. Hatta gitmek istediğini bile belirtebiliyor. Hal böyle olunca da kulüp tavrını yumuşatıyor, sizin bu futbolcuyu takımdan koparmanız kolaylaşıyor. Madalyonun öteki yüzüne bakarsak, kulübünü ikna ettiğiniz bir futbolcu ile kontratta pürüz yaşayabiliyorsunuz. Zira dikkat edilmesi gereken husus, almak istediğiniz futbolcunun kendi kulübünde ne kadar aylık(ya da haftalık, yıllık) aldığı. Öyle ki çok düşük ücrete sözleşme imzalamış bir futbolcuya, gelişi güzel olarak astronomik bir teklif yapılmamalı. Sizinle yapacağı sözleşmedeki statüsü gereği (vazgeçilmez futbolcu, yedek oyuncu gibi...) , uygun bir ücret ödemelisiniz. Tabi çok düşük bir ücret karşısında sizi küçümseyedebilir...

Maçlar hakkında

Doğru bir taktik ve strateji ile en büyük takımlar bile deplasmanda dize getirilebilir. Ancak bunu yolu taktiği oturtmaktan geçiyor. Uzun süre bir taktikte ısrar ettiniz mi, göreceksiniz ki takımın performansı artacak. Tabi bunda oyuncuları doğru mevkilerinde oynatmanız da önem taşıyor. Zira tüm takım ortalamanın üzerinde oynasa dahi, bir defans oyuncusunun kötü futbolu, skora büyük oranda etki edebiliyor.

Eğer oturmuş bir taktiğiniz varsa, asla büyük maçlarda rakbinizi düşünerek ciddi taktik değişikliklerine gitmeyin. Çünkü futbolcuların yeni taktiğe adapte olmaları zor oluyor. Bunun yerine var olan taktiğiniz üzerinde oynamalar yapın. Özellikle oklar, ciddi taktiksel varyasyonlar kurmanızı sağlıyor. Örneğin defansınızın beklerinde hızlı futbolcular varsa, onların okunu en azından orta alana kadar çıkartıp, dönen topları karşılamalarını sağlayabilirsiniz. Böylelike hücuma da destek sağlamış olursunuz. Tabi yavaş bek oyuncularına aynı taktiği uygulatırsanız, çok ciddi kontra ataklar ve buna bağlı olarak goller yemeniz muhtemel.

Son dakikalarına 1 fark ile önde girdiğiniz çok zorlu bir maçta, tempoyu düşürüp, zaman geçirmeye oynamanız, sizi galibiyete yaklaştıracak bir hamle olacaktır. Zira tempoyu yüksek bırakıp, zaman geçirmeye oynarsanız, top kaptırmanız muhtemel oluyor. Bu iki ayarı senkronize olarak kullanmanız büyük önem taşıyor.
10/12
Eğer DM oyuncuları kullanıyorsanız, onların performansı takım ile doğru orantıda gidiyor. Zira rakip atakları kesen ve sizin oyununuzu yönlendiren hep bu futbolcular oluyor. O yüzden kaliteli DM’ler ile hem savunma anlamında büyük başarı kazanırsınız, hem de gol bulmak konusunda...

Maç içerisinde kondisyonu 70’ten aşağıya düşen bir oyuncuyu çıkartıp yerine bir başkasını sokmak, o mevkiye taze kan kadar yararlı olacaktır. Eğer sonraki maçınız önemli ise, futbolcunuzun kondisyonu çok düşmeden çıkartıp, sonraki maça saklayabilirsiniz.

Kısa kısa notlar

Maddi gücü zayıf, ufak bir takım ile kıtasal turnuvalarda boy göstermek istiyorsanız, ilk olarak kaliteli antrenörlerini takımınıza katmaya çalışmalısınız. Zira maddi gücünüz zayıf olduğu üzere genç futbolcuların transferine yönelmeniz olası. İyi antrenörler eşliğinde çalışan genç yetenekler, ileride büyük başarılara imza atmanızı kolaylaştıracağı gibi, yeteri gelişimi sağlarlarsa, büyük takımlara yüksek meblağlarla transfer olabilirler.

Scout’ların önerilerine aldanmayın. Zira özellikleri son derece başarılı olan potansiye bir genç yeteneğe bile, kadro için yetersiz diyebiliyorlar. Gözlemcilerin değerlendirmelerinde yaş kıstası yok. Direk olarak yaşlı oyuncuyu da genç oyuncuyu da aynı kefeye koyuyorlar. Tabi gençler, yaşları itibari ile 26-27 yaşındaki ağabeyleri kadar kaliteli olamadıkları için, bir çok genç yeteneğe kadro için yetersiz damgası vurluyor. Halbuki bazen 18 yaşında alacağınız bir genç futbolcu, 2 sene sonra 26-27 yaşındaki futbolculardan bile daha yüksek özelliklere sahip olabiliyor. Bu sebepten gözlemcilerin özellikle genç oyuncular hakkındaki yorumlarını kaideye almayın.

FM 2006 ile eklenen, menüdeki ‘Positions’ gerçekten çok işe yarıyor. Öyle ki buradan futbolcunun oynayabileceği mevkileri, nerede ne kadar iyi oynayabileceğini görüyorsunuz. Çoğunlukla doğru olan bu bilgiler kimi zaman tutmayabiliyor. Örnek olarak DL oynayamayan DML mevkindeki bir futbolcuyu DL yaparsanız, ortalama bir randıman alabiliyorsunuz.

Medya ile etkileşim, doğrudan futbolcuların mutluluğuna etki ettiğinden ötürü önemli maçlar öncesi çok büyük tehlike taşıyor. Söyleyeceğiniz hatalı bir yorum, maçın sizin için cehenneme dönmesine sebebiyet verebiliyor. Bu yüzden genellikle barışçıl çözümler bulup, oyuncularınızı strese sokmamalısınız. Aynı şekilde çok ufak bir takım ile oynayacağınız maçı küçümserseniz, o maç hiç de umduğunuz gibi bitmeyebilir. Zira sizin küçümsediğiniz bir maçı futbolcular da ciddiye almaz. Böylelikle hiç hesapta olmayan puanları kaybedebilirsiniz.
11/12
Maçta kırmızı kart görüp takımınızı 10 kişi bırakan futbolcuyu maçtan sonra mutlaka uyarın. Özellikle agresif futbolcuları bu gibi durumlarda uyarmazsanız, sıklıkla kırmızı kart göreceklerdir. Yani bir bakıma uyarı vererek, onları dizginleyin. Hala kart görüyorlarsa, para cezasına da başvurabilirsiniz.

Aynı mevkiye gereğinden fazla futbolcu transfer etmeniz, o mevkide oynayan futbolcularınızı rahatsız edecektir. Bu da dolaylı olarak oyuncunun performansına etki edecektir. Neyseki bu tür sorunlar genellikle genç oyuncular arasında oluyor.

Futbolcuları medyaya övecekseniz, bunu son 3 maçtaki performasını göz önünde bulundurarak yapın. Ayrıca övgülerinizi sık sık dile getirmeyin. Yine 3 maçta bir övgü kullanın. Ancak 1 defada en fazla 2 kişiyi övün.

Devre arasındaki konuşmalar çok etkili oluyor. Öyle ki kötü oynayan bir futbolcunuza kızarak, 2. devredeki performansını arttırabiliyorsunuz. Açıkçası devre arası konuşmalarda, kötü oynayan futbolculara karşı acımasız olmanızı tavsiye ederim. Özellikle maçı kurtaracak kalitedeki yıldız futbolcularınızın kötü(5-6 gibi) oynamalarına kesinlikle müsama göstermeyin. Zira bu konuşmalar oyuncuların morallerine çok az etki ediyor. Bu yüzden iyi oynamayan Ronaldinho bile olsa kızabilirsiniz.

Oyun kurucu seçerken Passing, Creativity, Dribbling, Technique... gibi özelliklerin ve mental özelliklerin yüksek olmasına özen gösterin. Eğer birini hedef adam olarak belirlerseniz, toplar genelde bu futbolcuyla buluşturulur. Kanaatimce forvetlerinizden birini hedef adam seçmeniz sizin yararınıza olacaktır.

Hangi oyuncuya “Free Role” vereceğinizi çok dikkatli seçmelisiniz. Ne kadar az serbest oyuncu varsa takım oyunu o kadar artar. Genellikle üstün yetenekli 2 veya 3 oyuncuya bu hakkı verin.

Kontrat yenileyen futbolcu, imzayı attıktan sonraki ilk maçında iyi performans gösteremiyor. Bu yüzden kontrat yenilemelerinde dikkatli olun. Önemli bir maç öncesi mümkünse uzak durun.
12/12
Sezona yeni başladınız. Hazırlık maçlarında sizi memnun edecek skorlar aldınız ama ligde işler istediğiniz gibi gitmiyor. Böyle bir durumda panikleyip her hafta farklı bir taktikle sahaya çıkmayın. Aksi halde şans eseri iyi performans gösterdiğiniz bir dizilişe ısrar edebilirsiniz. Eğer takımınıza güveniyorsanız kendi taktiğinizde ısrar edin fakat stratejinizde oynamalar yapın. Örneğin hücum gücü yüksek bir takımı fazla geride oynatıyor olabilirsiniz.

Oldukça önemli maçlardan önce rakip takımın formda oyuncularına mutlaka göz atın. Son haftalarda kimlerin gol attığına, asistleri kimlerin yaptığına, hatta mümkünse golleri bile izleyin ve stratejinizi buna göre kurun. Rakibinizin nerelerden atak yaptığını bilmek, şüphe yok ki rakip takımın oyununa karşı koymanız için önemli bir bilgi.

Eğer çoklu forvet ile bir türlü hücumda etkili olamıyorsanız, ‘Swap Position’u kullanarak satraforlarınızın maç içerisinde yer değiştirmesini sağlayın. Bu durum size hücumda bir hareketlilik sağlayacaktır.

Kadronuzda yedek kaleci mutlaka olsun. Zira yedek kaleciniz varken maç içerisinde asıl kaleciniz pek sakatlanmıyor ancak yedek yoksa, büyük ihtimalle sakatlık sorunuyla karşılaşıyorsunuz.

Eğer kadronuzdaki büyük gelecek vadeden bir genç yeteneği satmak istiyorsanız, kontratına bir daha ki satıştan yüzde alma maddesini koymaya çalışın. Zira genç futbolcuyu satın alan kulüp, muhtemelen onun son kulübü olmayacaktır. Böylelikle yeni satıştan yüzde olarak pay alabilirsiniz. Bir de astronomik bir rakamla transfer olduğunu düşünürseniz, kasanıza büyük meblağlar girmesi muhtemel.

Tüm tebrikler Sigames’e

FM(CM) serisinin sıkı takipçileri, zaten bu yazıdaki bilgilerin bir çoğunu bileceklerdir. Ancak bu yazının Football Manager ile daha önce tanışmamış ya da tanışmasına karşın bir türlü oynamaya cesaret edememiş olan arkadaşlarımıza büyük yardımı dokunacağını düşünüyorum. Zira menajerlik oyunları hep karma karışık verilerle donatılmış, tam bir dipsiz kuyu gibi görünür. Bu yazıyı, o kuyuya sarkıtılmış bir ip olarak düşünün ve Football Manager keyfini sizde doyasıya yaşayın. Oyun dalıp gerçek hayatı unutmayın...
Yorumlar
MK Okuru
MK Okuru 23.06.2025 07:23
Kalan Karakter: 300 Gönder
İlginizi Çekebilir