1/20

GTA: San Andreas

Merlinin Kazanı 3.06.2010 - 12:31
Suç işleme sırası şimdi PC'cilerde.
Platformlar PC
GTA: San Andreas
Merlin Puanı 93
3 Kişi Oyladı
Okur Ortalaması%98
Artılar Mükemmel oyun atmosferi. Sayısız ek görev ve interaktif bir dünya.
Eksiler GTA'nın kendine has mantık hataları halen duruyor. Grafikler oyunun en zayıf yanı.
İçerik No İçerik
1 Geçmişe yolculuk
2 Detaylı inceleme
3 Mini Dev Öykü!
4 Haritalar
5 Silahlar
6 Çeteler
7 Radyolar

1997 yılında Rockstar Games tarafından yaratılan ve su katılmamış bir suç simülasyonu olan Grand Theft Auto, oyun dünyasında pek çok olguyu alt üst ettiği gibi benim de hayatım da pek çok şeyi değiştirmişti. O dönemlerde PC'nin strateji ve FPS oyunları için kullanıldığını düşünen ben, vaktimin çoğunu bu tip oyunlarla geçirir, aksiyon oyunlarını pek tercih etmezdim. Sanki dünyanın düzenini ben sağlayacakmışım gibi doğruluktan yana olan karakterleri yönetir, şehrin iyilik meleği olmaya çalışırdım. Oyunların birbirini tekrar etmeye ve sıkıcılaşmaya başladığı günlerden birinde, en yakın arkadaşımdan garip bir telefon aldım: "Abi bir oyun çıkmış mutlaka görmen lazım..."

GTA: San Andreas
Arkadaşımın evi yakındı, ama aynı oyunları oynamaktan sıkılmış olduğumdan pek hevesli değildim. Üstüme başıma biraz çeki düzen verip yarım saat geçmeden arkadaşıma vardığımda "Hatır için çiğ tavuk yenir" deyiminin önemini bir kez daha anlamış oldum. Çünkü karşımda tüm oyun kurallarını ters çevirip sallayan. Alışılagelmiş tabuların her birini alt üst eden bir yapım ile karşılaştım. Grand Theft Auto, bir aksiyon oyununda yapılması zorunlu olan ne kadar olgu varsa hepsini çöpe atıyor, insana sınırsız özgürlük tanıyordu.

GTA: San Andreas
Yaklaşık bir saat kadar arkadaşımın araçları çalıp çılgınlarca kullanmasını, sağa sola çarpmasını, insanları ezmesini, sokakları yerle bir etmesini izledikten sonra sıranın bana gelmesi için sabırsızlanıyordum. Kontrolleri elime geçirdiğimde (İnsanların temel ihtiyaçları sağolsun ki arkadaşım 1-2 dakika mola vermek zorunda kalmıştı.) daha evvel hiç bir oyunda olmadığı kadar özgür olduğumu hissettim. Sokağın kenarında durup ilk geçen arabaya dalıp, şoförü bir kenara atarak son sürat yollara düşmek inanılmaz keyif vericiydi. Sokaktaki araçlar arasında favorimiz olan kırmızı ve son derece süratli bir arabayı seçmiştik kendimize. Onunla tüm görevleri yapıyor, fazla hasar aldığımızda yenisi ile değiştiriyorduk. Eğer annem arayıp, "Oğlum saat kaç oldu, merak ettik." demeseydi sanırım o ekrandan hiç kalkmazdım. Eve gitmeden evvel yapmam gereken son bir görev kalmıştı: Arkadaşının CD'sini eve götürmenin yolunu bul...

Herşeyi tersine çevien ek paket

GTA: San Andreas
Hiç şüphe yok ki Grand Theft Auto bir devri bitirip diğerini başlattı ve kendine inanılmaz derecede büyük bir hayran kitlesi edindi. Fakat kısa süre içinde başı sayısız dava ile derde girdi. Oyunun tam manası ile bir suç simülasyonu olması, insanları suça teşvik ediyor iddiası ve bol küfür içermesi nedeniyle pek çok çevreyi rahatsız etmiş, hatta kısa bir süre için oyunun dağıtımı yasaklanmıştı. Uzun süre geçmedi ki oyun büyük baskılar sonucunda yeniden piyasaya sürüldü. Hatta pek çok oyun dergisi kısa süren bir demosunu okuyucularına ulaştırabilmek için sıraya girmişti bile.

2/20

GTA: San Andreas
Grand Theft Auto, pek çok oyun severin ağzında sakız olmaya başladığında işin ehli olanlar için artık çözülmedik bulmacası, tamamlanmadık görevi ve bulunmadık gizemi kalmamıştı. İnsanlar artık ikinci versiyonunu bekliyorlardı. Fakat Rockstar Games oyunu bir üst versiyona yükseltmek yerine kısa vadede insanları oyalayacak bir ek paket yayınladı. Bizleri 1969 yılının Londra sokaklarına taşıyan bu ek paket, ilk oyundan farklı olarak neredeyse hiç bir şey içermiyordu. Sadece oyunun İngilterede geçmesi nedeniyle trafik tersten işliyordu. Elbette harita tasarımı ve görevler yepyeniydi, ama bunların hiçbiri yeni gelecek oyunun vereceği tadı karşılayacak nitelikte değildi. Büyük bir kesim, Grand Theft Auto: London 1969'dan hoşlanmasa da, satış rakamları ve oynanma oranları bunu tamamıyla yalanlıyordu.

İkinci oyunun vakti gelmişti

GTA: San Andreas
Rockstar Games'in oyun dünyasına gönderdiği bombanın üzerinden yaklaşık 2 yıl geçmişti ki beklenen oyununu duyurdu. GTA 2... Bu sefer arkadaşımdan daha hızlı davranarak GTA 2'yi ilk oynama şerefine nail olmuştum. (Sağolsun o zaman ki canavar sistemim olan Pentium II 400 ve 32 MB RAM'im bu konuda büyük yardımcı olmuştu.) Arkadaşımın sistemi oyunu tam manası ile çalıştıramadığından bu sefer GTA sabahlamasını bizim evde yapmıştık. Bir gece oyunun ne kadar gizemi çözülebilir ise o kadar derinlere indik ve ilk bakışta aynı gibi gözüken oyunun, aslında epey elden geçirildiğini anladık.

GTA: San Andreas
Bu tarihten itibaren artık GTA ismi bir marka olmuş, yeni oyun özellikle ekran kartlarının nimetlerinden yavaş yavaş yararlanmaya başlamıştı. Ekranı görüş açımız halen kuşbakışı kamera olsa da, gece gündüz farkı oyunu görsel yönden epey farklılaştırıyordu. Haritalar daha büyük, görevler daha fazla ve içli dışlı olacağımız çeteler arası dengeler GTA 2'yi son derece oynanabilir kılıyordu. Özgürlük adına pek çok şey geliştirilmişti. Saatlerce hiç bir karşılığı olmamasına rağmen otobüs kullanıp, duraklarda yolcu indirip bindirmelerimizi hala anımsarım.

Oyun dünyasında ikinci devrim

GTA: San Andreas
GTA 2'nin suyunu çıkarana kadar oynarken arkadaşımla kendi çapımızda hayaller kuruyorduk. Belki inanmayacaksınız ama aklımızdan geçen; "Acaba bu oyun üç boyutlu olsa nasıl olur" idi. Hatta bunun bir hayal olarak kalacağına kendimizi o kadar kaptırmıştık ki "Yok canım böyle bir oyunu üç boyutlu yapamazlar." diyor, bir yandan da "Düşünsene, eğer yaparsalar sanki gerçek hayat gibi olur." diye düşünüyorduk. Arkadaşımla ile bana malum mu oldu bilinmez, biz bu hayalleri kurduktan yaklaşık iki sene sonra en büyük hayalimiz olan üç boyutlu Grand Theft Auto yani GTA III piyasaya çıktı.

3/20

2001 senesinde PlayStation 2 versiyonu ile dünyaya merhaba diyen GTA III, sayısız ilki de beraberinde getiriyordu. Oyunun ilk olarak konsolda çıkması bir kenara dursun, inanılmaz derecede gelişmiş olan teknik alt yapısı ve şehrin içinde özgürce dolaşma gibi sayısız imkânı sunması ile yeniden bir devrim yaratmıştı. Benim gibi parasını bilgisayarına yatırmayı düşünen bir insana bile PlayStation 2 aldıran GTA III, basit bir övgüden çok daha fazlasını hak ediyordu.

GTA: San Andreas
Bir oyun bu kadar mı gelişir, bu kadar mı değişir inanmak mümkün değil. Çünkü artık karşımızda kendi halinde yaşayan bir şehir var. Suçla çevrili bir şehrin göbeğinde, kanundan daha büyük önceliğe sahip olan çetelere girebilmek için uğraş veren basit bir adamı canlandırıyorduk. Tipik GTA mantığı olan; "Karşına çıkan aracı çal, dilediğin gibi dolaş." mantığının yanı sıra pek çok mini görevlerin oyuna eklenmiş olması da cabasıydı. Araçlara bindiğimizde çalan radyo hemen herkesi büyülüyordu. İstediğiniz radyoyu açıyor ve toplam süresi saatleri bulan uzunluktaki şarkıları dinliyorduk. Her radyonun kendine özel DJ'i olduğu gibi müzik tarzı da vardı. Bu özelliklerin her biri bugüne kadar çıkmış tüm oyunlar arasında en fazla yenilik getiren yapım olma ismini GTA'ya yakıştırıyordu.

GTA III'ün oynama süresini epeyce uzatan ek görevler bir bakıma uzun yıllar elden bırakılmamasına imkan tanıdı. Ardı ardına görev yapmaktan bıkar sokata sadece turlamak isterseniz, gidip bir taksi çalabilir, para kazanmak için taksicilik yapabilirdiniz. Canınız kamu yararına bir şey yapmak isterse (ki bu kamu yararı derecesi tartışılır.) bu sefer itfaiyecilik, ambulans şoförlüğü ya da polisçilik de yapabiliyordunuz.

1997 yılında Grand Theft Auto piyasaya çıktığında ne denli büyük sükse yaptıysa ve piyasayı nasıl allak bullak ettiyse, GTA III'te getirdiği yeniliklerde aynı etkiyi yapmıştı. PlayStation 2'den yaklaşık 6 ay sonra PC versiyonu ile oyuncularla buluşan GTA III, teknik olarak pek fazla yenilik sunmasa da, bilgisayar üzerinde olması mantığı ile çoklu oyuncu moduna ve çeşitli görsel ek modlara imkan tanıyan bir hale gelmişti. Günümüzde halen geliştirilmekte olan GTA III modları sayesinde, sokaktaki araçları ülkemizin değişmez otomobillerinden olan Kartal, Serçe gibi modellerle değiştirebiliyoruz.

Ek paket olmayan ek paket

GTA: San Andreas
GTA III çılgınlığının üzerinden dolu dolu bir sene geçmemişti ki; Rockstar Games yeni bir oyunla bir kez daha karşımıza çıktı; GTA: Vice City. Halen çılgınlarcasına GTA III oynayan insanları, "Bu da nerden çıktı?", "Peki bunun GTA III'ten farkı ne?" gibi sorular sormaya yönelten oyun, Brain De Palma'nın unutulmaz başyapıtı Scarface (Yaralı yüz) filminin geçtiği evrene götürüyordu bizleri. Suçun kol gezdiği, uyuşturucunun ve kaçakçılığın gırla gittiği Miami sokaklarında, tıpkı Scarface filminin senaryosunda olduğu gibi sıfırdan başlayıp, mafya imparatoru olma yolunda ilerleyen bir adamı yönetiyorduk. Tommy Vercetti isimli karakterimiz ile GTA III'te yapabildiğimiz ne varsa aynen devam ediyor, daha renkli daha büyük ve daha etkileşimli bir evrende suçun yeni ismi olmaya çalışıyorduk.GTA: Vice City tıpkı Grand Theft Auto: London 1969'da olduğu gibi bir önceki versiyonun modifiye edilmiş hali gibi göründü gözlere. Teknik olarak aynı yapıyı kullanan oyun bir iki grafik güncelleştirmesi ve eklenen çeşitli etkileşim ayarları ile makyajlanıp yeniden piyasaya sürülmüş gibiydi. Fakat işin güzel yanı oyunun ilk versiyona bağımlı olmaması ve tek başına oynanabilir vaziyette olması idi.

4/20

GTA: San Andreas
Yeni araçlar yeni silahlar ve kullanılabilir vaziyette binalar sunan Vice City GTA III'te ne eksikse deyim yerinde ise onu kapatacak yapıda idi. Artık araçlardan seyir halinde iken atlayabiliyor, motosiklet ve helikopter kullanabiliyorduk. Oyun haritasını kısa sürede dolaşmak isteyenlerin her zaman ellerinin altında bulundurdukları helikopter, Vice City'nin en önemli araçlarından biriydi.

Önce PlayStation 2'de boy gösterip yaklaşık bir seneye varan gecikmelerin ardından, PC versiyonunun piyasaya sürülmesi mantığı, artık GTA serileri içinde değişmez bir kural olmuştu. GTA III ve Vice City önce PlayStation 2 platformunda çıkıp sonrada PC'ye çıkınca, ister istemez pek çok gelişimi de beraberinde geliyordu. Tıpkı GTA III'te olduğu gibi Vice City'de de PC altyapısını kullanarak, grafiksel gelişimler ve çeşitli eklemeler olmuştu.

Sessizlik bozuldu

Rockstar Games ne zaman bir sessizlik içine gömülse ardından büyük ve bomba bir haber ile geri dönen bir firma. Tıpkı geçtiğimiz 2 senede olduğu gibi yeni bir oyunun yapımı içinde olduklarını düşündüğümüz programcılar, PlayStation 2 kullanıcılarını sevince boğacak olan haberi verip, GTA: San Andreas'ı duyurdular.

Geçtiğimiz sene E3 fuarında ilk kez görücüye çıkan oyun, o kadar çok yenilik vadediyordu ki; sadece PlayStation 2 kullanıcılarının değil diğer tüm oyun meraklılarının da ağzının suyunu akıtıyordu. Karakterimiz artık belli bir kişiliği olacaktı ve oyun haritası muazzam derecede büyük bir hale gelecekti. Yeni eklenen silahlar, araçlar ve görevler ile oyun bambaşka bir boyuta geçecekti. Tüm bu iddialar söylenti boyutunu aşmayacak gibi gözükürken olan oldu ve GTA San Andreas ilk olarak PlayStation 2 platformunda piyasaya sürüldü.

Vadedilen, beklenen ve istenen ne varsa San Andreas'da artık vardı. Devasa boyuttaki ana harita, pek çok eklenen yeni silah ve araçlar karşımızda duruyordu. Herşeyden güzeli ise artık karakterimizin bir kişiliği ve saygınlığı vardı. Çete elemanları arasında üst seviyeye ulaşmak için belli aşamalardan geçmemiz gerekiyordu. Karakterimizin fiziksel görünüşünün değişmesi, kız arkadaş edinme ve daha sayamadığım pek çok ayrıntı oyunun içinde yer bulunca, PlayStation 2'ye sahip olamayan oyuncular için keder dolu günler başlamış oldu. 

GTA: San Andreas

PlayStation'ımı bundan 1.5 sene evvel satmış olduğuma lanet okuyan biri olarak, San Andreas'ı çılgınlar gibi beklemeye başladım. Arkadaşlarım tarafından aldığı övgüler oyunun ne denli iyi olduğunun kanıtıydı ama ben halen oyuna el bile sürememiş olduğumdan, bana göre değeri kat be kat artıyordu. Haziran ayında PC için çıkacak söylentileri gönlüme su serpmişti fakat günler geçmek bilmiyordu. İşte tarihler 7 Haziran'ı gösterdiğinde artık San Andreas'ın PC versiyonu resmen piyasaya sürülmeye başlanmıştı. Artık hiç kimse beni tutamaz, bekle San Andreas sokakları geliyorum...
5/20

İşte başlıyoruz

İçinde üç şehir barındıran San Andreas adalarındaki maceramız, dönem olarak 90'lı yılları içeriyor. San Andreas haritası toplamda üç şehirden oluşan devasa bir ada. Dolaşabileceğiniz mekan büyüklüğünü kafanızda canlandırmanız için minik bir formul mevcut, GTA: Vice City'nin toplam büyüklüğünü gözünüzde canlandırın ve bunu dört ile çarpın. İşte size San Andreas evreninin boyutu. Bu denli büyük olan haritaya daha kolay ulaşılabilirlik sağlanması için pek çok semte bölünmüş durumda. Her semtin kendine has tarzı, yapısı ve görünüşü var. Oyuna başladığımız Los Santos şehri haritanın güneyinde bulunuyor ve genelde küçük çeteler tarafından yönetiliyor. San Fierro ismi verilen diğer şehir ise daha gelişmiş binalara sahip bir bölge. Buradaki çeteler daha fazla imkanlara sahipler ve daha fazla söz sahibiler. Son şehir olan Las Venturas ise gerek çöl arazisi üzerine kurulu olmasının getirdiği özellik ile gerekse içerdiği kumarhaneler ile Las Vegas'ı andırıyor. Elbette buradaki yönetim büyük kitlelere hitap eden mafyalar tarafından sağlanıyor.

GTA: San Andreas
Eğer sizler de benim gibi San Andreas ile ilk defa PC'de tanışanlardansanız konuya biraz kulak vermek isteyebilirsiniz. San Andreas'daki ana karakterimiz olan Carl Johnson (veya kısaca CJ) kenar mahallede büyümüş bir gençtir. Bölgedeki çetelerle başı belaya girdikten sonra kaçmayı tercih eden ve bir daha geri dönmemek üzere şehri terk eden Carl, uzun bir süre sonra kararından dönüp, doğup büyüdüğü kente geri dönmeye karar verir. Fakat Carl ortalıkta yokken, geride bıraktığı ailesi bölgenin çeteleri tarafından rahatsız edilmektedir. Carl'ın erkek kardeşi ise durumu daha da kötüleştirdiğinden habersiz kendi çetesini kurmaya karar verir ve işler sarpa sarar. Artık kendilerine ciddi düşmanlar edinen aile bir gece ansızın saldırıya uğrar ve Carl'ın annesi bu saldırıdan sağ kurtulamaz.

Kendini annesine karşı suçlu hisseden Carl, çocukluğunu geçirdiği şehre geri döndüğünde ise yıllar evvel bıraktığı şehir artık eskisi gibi değildir. Erkek kardeşi yeni çetenin ele başlarından olmuştur ve başları kendilerinden daha büyük olan çeteler ile derttedir. Zaten CJ şehrine geri döndüğü anda polisler tarafınan kısa süreli alıkonulup, paraları alındıktan sonra sokak ortasına atılması ile şehrin ne denli suç batağına dönüştüğünü anlıyoruz. Güvenebilecek bir polisin dahi olmadığı şehirde, ayakta kalma çabası veren CJ ile sonu gelmeyecek bir maceraya ilk adımımızı böylece atmış oluyoruz.

Klişeleri bir kenara bırakın

Kabul etmek gerekir ki oyuna başlarken karşılaştığımız bu manzara ve senaryo biraz klişe. Fakat konu GTA olunca ana hikaye biraz kenara atılıyor. Çünkü oyunun asıl güzelliği içerisindeki, detaylarında ve görevlerinde gizli. İnanın şu anda piyasada, detay konusunda San Andreas'ın eline su dökebilecek bir oyun yok.

San Andreas'a ilk girişimizi yapar yapmaz gözümüze elbette grafikler takılıyor. Teknik olarak halen 4 sene evvelki grafik motoru kullanılıyor olsa da epeyce gelişim yapılmış durumda. Özellikle PC versiyonunda yüksek çözünürlük sayesinde detaylar epey artıyor. Daha sonra dikkatimizi çeken ise, genel yapı itibariyle zencilerin çoğunluğu oluşturduğu bir tablo sunan şehir yapısı oluyor. Zencilerle dolu bir alanda kendilerine özgü argolu konuşmaları ve küfürleri de ister istemez peşi sıra geliyor. İlk bir iki görevde konuşmaların ne kadar başarılı yapıldığına şahit oluyoruz. Şehrimizi biraz dolaşırsak daha varoş bir kesimin hakim olduğunu ve genelde unutulmuş bir kent görünümü dikkatlerden kaçmıyor.

6/20

Hatırlarsanız Vice City'e başladığımız anda karşımızda duran küçük motosiklet ile oyuna eklenen ilk gelişmeyi görmüştük. San Andreas'da aynı şekilde oyuna başladığımız noktada bir bisiklet görüyoruz. Kullanmaya başladığımız anda motosikletten pek farkı olmadığını ama daha yavaş olduğunu fark ediyoruz. Daha evvelki GTA oyunlarından farklı olarak epeyce ilerlemiş olan gece-gündüz ayrımı görsel olarak da gözler önüne seriliyor. Artık oyunumuzda gece gündüz değişimleri bir anda değil yavaş yavaş gelişiyor. Dolayısıyla gördüğümüz gölgeler de her an yer değiştiriyor.

San Andreas'da yenilik bitecek gibi değil

Carl doğup büyüdüğü şehrine geri döndüğünde nasıl herşey çok farklı olduysa, GTA serisini oynamış olanlar için San Andreas, aynı miktarda yenilik sunuyor. Yeni oyunumuz diğer tüm GTA oyunlarının birleşimi kadar büyük bir haritaya, pek çok ayrıntı ile süslenmiş ve geliştirlimiş görselliğe sahip. Saymaya başladık mı bitecek gibi olmayan listenin en önemlilerinin başında karakterimizin kişiliği geliyor. Serinin diğer oyunlarından farklı olarak San Andreas'da karakterimizin kendine has kişiliği, görünüşü ve karizması var. Yaptığımız görevlerle çetelere karşı saygınlık kazandığımız gibi aynı zamanda bazı ek görevler yaparak görünüşümüzü de değiştirebiliyoruz.

Oyuna ilk başladığımız anda görevleri peşi sıra yapmak istersek, en temel bilgileri de almış bulunuyoruz. Mesela oyunda çok önemli olan saygı derecesini nasıl arttıracağımız ve temel ihtiyaçlar grafiklerini nasıl kontrol edeceğimiz gösteriliyor. Oyunun her hangi bir anında araç dışında olmamız şartı ile tab tuşuna basarsak, tıpkı Sims oyununda olduğu gibi ihtiyaçlar grafiği ekrana geliyor. Burada saygı, dayanıklılık, kas gücü, şişmanlık ve seksapellik gibi dereceler var.

GTA: San Andreas
Saygı sayesinde dahil olduğumuz çetenin bize karşı bakış açısı belirleniyor. İleri derece görevleri almak için saygı derecemizinde yüksek olması gerekiyor. Dayanıklılık sayesinde daha uzun süre yüzebiliyor, koşabiliyoruz. Bilenler bilir daha evvelki GTA oyunlarında da koştukça daha uzun süre dayanabilen bir karaktere sahiptik ancak bu sefer bu güç grafik olarak gösterilmiş durumda. Kas gücümüzü arttırdıkça vücut yapımız da şekilleniyor. Sağlık gücümüz artıyor ve aldığımız hasar miktarı azalıyor. Şişmanlık görünüşümüzü ve saygımızı etkilediği gibi, çete elemanlarının bize bakış açısını değiştiriyor. Son olarak seksapellik derecesi ile kızlara olan çekiciliğimiz artıyor. Düzenli olarak kız arkadaşlarınızla yemeğe çıkıp, dansa giderek bu seviyeyi arttıryoruz.

Olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol

Tüm GTA oyunlarında olduğu gibi San Andreas'da belli bir senaryo izlemeye itiyor bizleri. Arka arkaya dizilen görevleri peşi sıra yapmalı, çeteler arası saygınlığımızı kazanmalı, bir yandan da mal varlığımızı arttırmalıyız. Tüm bunları yapmak için bize sonsuz özgürlük sunuluyor. GTA'nın genel mantığı gereği herhangi bir zaman sınırlaması olmadığı için bu görevleri ister hemen yapabilirsiniz isterseniz zamanınızın çoğunu boş işlerle geçirir vakit öldürürsünüz. İşte GTA'nın en güzel yanı olan bu boş vakit geçirmeyi veya gizli ve ek görev yapmayı, San Andreas versiyonu ile birkaç adım öteye götürmüş yapımcılar. Artık kendi başımıza vakit geçirip bir yandan da eğlenebileceğimiz senenekler epey arttırılmış durumda. Bunların en başında karakterimizin görünüşünü değiştirmek geliyor. Eğer dış görünüşüne önem veren bir karakterseniz (ki çetelerin yönetimine geçtiğinizde bir nevi zorunluluk oluyor bu) düzenli olarak berbere gitmeli saçınızı ve stilinizi belirlemelisiniz. Uçuk stilleri benimsemek isterseniz, dövmelerle dolu bir vücuda sahip olmanız bile mümkün.

7/20

İnsanın güzel bir saç stiline sahip olması kolay bir iş olsa da vücudunu dövme ile doldurmak istediğinde tual olarak kullanacağı vücudunun da biraz göze hoş görünmesi gerekir elbette. Şişman bir insanın sokakta üstsüz dolaşması halinde dövmelerine bakmadan evvel gözünüze göbeği çarpacağından, sağlıklı ve güzel bir vücuda sahip olmak önem arz eder hale geliyor. Vücudunuzu geliştirmenin yolu ise elbette spor salonlarından geçiyor. Düzenli olarak spor yapar, yakın mesafe yolları yürüyerek aşmayı tercih ederseniz, ister istemez atletik bir yapıya sahip oluyorsunuz. İşte o zaman üstsüz vaziyette dolaşmanız saygınlığınızı bir kat daha arttırıyor.

Ey ahali! Artık ben de yüzebiliyorum

GTA: San Andreas
San Andreas'da spor yapmak formumuzu korumak açısından son derece önemli olduğunu biliyoruz. Fakat kendinizi formda tutmak için yapabilecekleriniz öyle bir kaç seçenek ile sınırlı değil. Spor salonlarına gidip vücut çalışabileceğiniz gibi, isterseniz bol bisiklet kullanır ya da bolca yürüyüş koşu yaparak formunuzu koruyabilirsiniz. Fakat San Andreas'da gelmiş olan bir yenilik sayesinde yapabileceğiniz bu spor dallarına biri daha ekleniyor; artık yüzebiliyoruz! GTA serilerinde oyuncular tarafından belki de en çok eleştirilen konulardan olan suya düştüğünüz anda ölmek San Andreas ile tarihe karışıyor. Artık karakterimiz gayet hoş bir biçimde yüzebiliyor hatta nefesini tuttuğu oranda dibe de dalabiliyor. Özellikle umutsuz hale giren polis kovalamacalarında, suya atlayıp, dibe dalarak günü kurtarmanız, sakin yerlere gitmeniz mümkün. Karakter kontrolünde geliştirilmiş bir ayrıntı da, artık CJ ile duvarların üstünden atlayabiliyoruz. Hatırlarsanız bazı bahçe duvarlarının arkasına ulaşmak için metrelerce koşar etrafından dolaşmak zorunda kalırdık. Artık sadece zıplama tuşuna basarak duvarları bir hamlede aşabiliyoruz.

İsterseniz birde bu bahsettiklerimin aksini düşünelim. Sözgelimi berberin yolunu unutan, dış görünüşüne özen göstermeyen ve spor yapmaktan hiç haz etmeyen birisiniz. Bu sefer dış görünüşünüzün kötüleşmesi ile doğru orantılı olarak insanlara olan saygınlığınız azalacaktır. Dış görünüşün kötüleşmesinden bahsederken San Andreas ile seriye eklenmiş olan ve The Sims oyunundan hatırlayacağımız karakterimizin temel ihtiyaçları meselesi de tam burada devreye giriyor. Oyundaki karakterimiz olan CJ, aksiyon ve macera dolu yaşantısında kaybettiği enerjiyi yeniden depolamak adına ister istemez acıkıyor. Fakat açlığınızı kolay yoldan gidermek ister ve fast food yiyeceklere yönelirseniz, bu sefer halk arasında "Bira göbeği" diye tabir edeceğimiz bir uzuva sahip olacaksınız. "Bana ne kardeşim. Bende şişman biri olayım." derseniz sorun yok, ama karakterinizin bu yeni hali ile artık eskisi kadar hızlı koşamayacağını da bir kenara yazın. Hızlı hareket gerektiren görevlerde koşamayan, karnı burnunda bir çete liderini kimse istemeyeceği gibi, diğer üyeler tarafından da saygınlık derecenizi azaltacaktır.

İstatistiksel devrim

San Andreas'da tıpkı RPG oyunlarında bulunan yeni bir mantık bizleri bekliyor. Oyunda bildiğiniz gibi kullanabileceğimiz pek çok araç ve silah var. Fakat bunları daha verimli kullanmanın artık belli bir şartı var; o konuda uzmanlaşmak. Elinizde pek çok farklı silahın olduğun düşünün, bunlardan en çok tercih ettiğiniz türe göre gitgide daha verimli kullanmaya başlıyorsunuz. Bu verim kavramı da tıpkı diğer unsurlarda olduğu gibi minik grafiklerle belirtiliyor ve oyun içinde size bildiriliyor. Eğer belli bir silahı saplantı derecesinde kullanırsak, sonunda o silahın gerçek uzmanı oluyoruz. Aynı durum araçlar içinde geçerli. Örneğin bisiklet kullanmaya çok düşkünseniz, bisiklet kullanma beceriniz artıyor hatta belli bir süre sonra bisiklet manevralarının uzmanı olabiliyorsunuz.

8/20

GTA oyunlarının vazgeçilmezleri arasında hiç şüphe yok ki istatistiklerin yeri büyüktür. Oyunu kaç saattir oynuyorsunuz, kaç defa polis tarafından yakalandınız, kaç kere hastaneye gittiniz, kaç görev yaptığınız gibi sorulara cevap veren istatistikler bölümünün yeni hali son derece kapsamlı bir hal almış. Az evvel bahsettiğim hangi silaha ne kadar hakimsiniz gibi konularda bu istatistik bölümünde yer alıyor. Yine istatistik bölümüne yeni eklenmiş olan özelliklerden biri de hangi işe ne kadar para harcadığımız gibi bilgiler de yer alıyor. Böylece, dövme yaptırmaya ne kadar para harcadınız veya saçınızı kestirmek için berberi ne kadar ziyaret ettiğiniz gibi gereksiz gibi gözüken ama ayrıntı derecesini arttıran bilgilere ulaşabiliyorsunuz.

PC'de oynamanın avantajları

GTA: San Andreas'ı bundan aylar evvel PlayStation 2'de herkes çılgınlarcasına oynamıştı. Hatta konsola sahip olamayanlar internet kafelerde en azından oyunun havasını solumak için ekran başına geçmişlerdi. Herkesi ortak kararı grafiksel olarak çok başarılı olmasına rağmen PlayStation 2'nin sınırına geldiği konusunda birleşiyordu. Gerçektende ekranda görülen karakter ve araç sayısı sınırlı halde idi. Üstelik uzak mesafeler hafızanın yettiği miktarda ekrana getiriliyordu. Hiç şüphe yok ki grafik konusunda oyunun PC versiyonu pek çok açıdan daha ileriye gitmiş durumda.

Karakter animasyonları ve dokuları tamamıyla aynı olmasına karşın PC'nin el verdiği görsel efektler sayesinde herşey çok daha farklı bir hale gelmiş. Özellikle hava kararması sırasında durur çevredeki değişimi izlemeye kalkarsak, tıpkı gerçek hayattaki gibi gittikçe uzayan gölgeler ardından yavaş yavaş kararan bir gökyüzüne şahit oluyoruz. Hemen ardından ise çevredeki binaların ışıkları yanmaya başladığında çok başlarılı olan ışık efektleri ile görsellik bir anda katbe kat artıyor. Bir diğer ayrıntı ise gölgeler konusunda. Artık oyun içindeki gölgeler ait olduğu cisim ile birebir ölçüde ve şekilde. Hatta birbirin üstüne binen gölgeler de gerçek hayatta olduğu gibi tepki veriyor. Sözgelimi bir elektrik direğinin altından geçerseniz gölge de karakterinizin üstünden tıpkı gerçek hayattaki gibi geçiveriyor.

MX sahiplerinin içi rahat olsun

San Andreas'ı iki farklı sistemde test imkanı bulduk. Birinci sistemimiz Pentium 4 2.4 GHz işlemciye 1 GB RAM'e ve Radeon 9800 PRO ekran kartına sahipti ve tüm grafik ayarlarını maksimuma getirip anti-alising'i de açarak rahat bir şekilde oynayabildik. Son dönemde çıkan, "MX kartlarda oyun çalışmayacak." söylentilerinin aslını öğrenebilmek için aynı sistemin ekran kartını MX 440 model ile değiştirdik ve oyun düşük konfigürasyonda da olsa çalıştı. 800x600 çözünürlükte hiç takılmadan oynayabildik MX 440 ekran kartı ile. Elbette pek çok grafiksel efektlerden mahrum kaldık, ama oyunun çalışıyor olması bu karta sahip oyuncular için önemli bir bilgi idi.

Tekrar 9800 PRO ekran kartı ile oynamaya döndüğümüzde ise grafikler tek kelime ile baştan yaratıldı. Eklenen ışık efektleri, yüksek çözünürlük imkanı ve tırtıkların yok olması ile görsellik bir anda yükseliverdi. Kısacası MX kartlara sahip oyuncular San Andreas'ı rahat bir şekilde çalıştırabilecekler, ancak epeyce grafik efektinden de mahrum kalmak zorundalar. Yansıma efektleri, ayna efekti ve gölge efetlerinin çoğu MX kartları sahiplerine gözükmeyecekler.

9/20

Sistem elverdiği ölçüde...

Eğer sisteminiz el verirse ve çözünürlüğü yüksekte tutabilirseniz, grafiksel detayların büyük artışına şahit olacaksınız. Hatta anti-aliasing'i açarsanız grafikler başlı başına değişiyor. Tırtıklar yok olunca, sanki az evvel oynadığınız oyun başka bir yapımmış denilecek ölçüde farklılıklar göze çarpıyor.

Yüksek RAM'e sahip olan kullanıcılar, görüş mesafesini sonuna kadar açarlarsa zaten devasa boyutta olan San Andreas evrenini daha güzel bir şekilde görebilirler. Daha önce de bahsettiğimiz gibi bu evren hiç bir aksiyon oyununda görmediğimiz kadar büyük ölçüde. Hatta bir şehirden diğerine gitmek için hızlı aracımız yoksa ulaşım süresi epeyce uzayabiliyor. Dolayısıyla yüksek bir binanın üstüne çıkmanız halinde eşsiz güzellikte bir şehir manzarası sizi bekliyor olacak.

Gelelim San Andreas'ın seslerine. GTA oyunlarını baş tacı eden özelliklerden olan radyo yine bizim en yakın dostumuz oluyor. San Andreas'ın yapısı gereği biraz daha hip hop tarzına kaçıyor olsa da yine her kesime hitap edecek müzik tarzlarını benimseyen radyo kanalları mevcut. Aynı şekilde seslendirmeler de daha evvelki oyunlarda olduğu gibi profesyonellerin elinden çıkmış. Samuel L. Jackson, Chris Penn, Ice-T, Jonathan Anderson gibi pek çok ünlü isimler tarafından yapılan seslendirmelerde sokaktaki vatandaşları seslendirenlerin sayısı ise yüzleri buluyor.

Hata yok mu peki

  Konu GTA olduğu zaman artık klişeleşmiş pek çok hata yine gözler önüne seriliyor. Çeşitli mantık ve grafik hataları halen oyunumuzun içinde mevcut. İlk sorun bence kontrollerde ortaya çıkıyor. Kontrollere tam manası ile alışana kadar uzun süre araca binme ve araçtan inme gibi durumlarda sorun yaşayabiliyor ve kamera açısını tam olarak verimli kullanamayabiliyorsunuz. Fakat alıştıktan sonra işler basitleşiyor. Oyun içi hatalara bakarsak; diyelim ki bir vatandaşı düşük sürat ile ezdiniz ve üzerinde bir süre durup yolunuza devam ettiniz. Arkanıza baktığınız adamın yerden kalkıp hiç bir şey olmamış gibi yürüdüğüne şahit olabiliyorsunuz. Trafik ışıklarına çarpmanız halinde sanki daha evvelden kesilip yapıştırılmışlar gibi bir anda bin bir parçaya bölünüyorlar. Baştan gerçekçi gibi görünse de her seferinde aynı animasyona şahit olmak hatalı görünüm sunuyor.

Daha evvelki GTA oyunlarında bol bol yaşadığımız ancak hala düzeltilmemiş olan Polis takibi sorunu burada da mevcut. Mesela arkanızda bir dolu polis aracı olduğunda tam arka kaportanıza kadar gelmişlerse bir anda fren yapıp durmalarını sağlayabiliyor, sonra aniden gaza basıp bir anda çekip gidebiliyorsunuz. Sözgelimi bir sokağa girdiğinizde son anda fark ettiniz ve ne kadar frene basanız da başarılı olamayıp yanlışlıkla polis aracına hafifçe dokundunuz, hemen bir yıldız alıyor ve polis tarafından aranmaya başlıyorsunuz.

Bahsettiklerim gibi oyunun içinde daha pek çok hata bulunmakta. Genelde mantık dışı gibi gözüken bu durumlar diğer tüm GTA oyunlarında bulunduğundan ve hala düzeltilmemiş olduğundan eksi gibi görülebilir, ancak oyunun kendi aksiyonu içinde kolayca göz ardı edilebilir yapıdalar. Yani GTA'yı seven bir oyuncu tüm hataları göz ardı edecek, hatta hiç umursamayacaktır.

10/20

Son dönemlerin en albenili oyunu

Nihayet son sözlere geldik. GTA: San Andreas, PlayStation 2'ye çıktığında konsol sahiplerinin ağızları kulaklarında idi ve oyunları ile böbürleniyorlardı. Sanırım San Andreas'ı oynayıp da mutlu olmamak ve böbürlenmemek mümkün değil. Bir oyun ancak bu kadar kapsamlı, bu kadar interaktif ve bu kadar özgürlük sunar halde olabilir. Rockstar Games'i GTA efsanesini bugüne kadar getirdikleri için kutlamak gerek. Halen aynı dört sene evvelki motoru kullanıyor olmasından dolayı bazı eksiklikleri olsa da grafiklerin ve hataların bir kenara atılıp suyu çıkarılana kadar oynanacak yegane oyunlardan biri San Andreas. Keyfini çıkarın...

Mini dev öykü: Ofisten San Andreas geçti

Murat: Valla ben PlayStation 2'de bir kere oynadım. Aslında GTA'dan pek haz etmem. Toplasan 5 dakika bile oynadım denemez.
Aykut: Abi ben GTA III'ü hiç oynamadım, biraz Vice City'ye baktım zamanında.
Emre: Tamam işte şimdi San Andreas'ı görür ufkunuzu genişletirsiniz.

10 dakika sonra Emre ilk görevi yaparken:

Murat: Emre bak o bisikletli adamları takip edeceksin. Sola dönecekler dikkat et.
Emre: Abi hani sen beş dakika oynamıştın.
Murat: Şimdi hatırladım da bu görevi yapıp bırakmıştım. Heh, bak yine sola dönecekler, ardından köprünün altında buluşacaksınız. Ben orayı bulana kadar yarım saat dolaşmıştım.
Aykut: Abi hani sen GTA'dan haz etmezdin? Ahhkkk kafam...

20 dakika sonra Emre üçüncü görevi yaparken:

Murat: Bak o duvarlara grafiti yapacaksın, ama ben diğer duvarları bir türlü bulamamıştım.
Emre: Abi sen çaktırmıyorsun, ama bayağı oynamışın yahu.
Murat: Yok be. Bir tek bu görevi yapıp bıraktım. Başka bir şey bilmiyorum.

30 dakika sonra Emre pizzacıya giderken:


Murat: Bak sağ tarafta pizzacı var. Tam dövmecinin yan tarafı. Ama istersen tavuk satan dükkana gidebilirsin ikinci sokaktan sola dön.
Emre ve Aykut: Abi hani sen... Ahkhkhk...

11/20
Haritalar:

Bilindiği üzere GTA oyunlarında şehir adalara bölünmüş halde olurdu. Bu bile bize çok büyükmüş gibi gelirdi fakat San Andreas'da harita işini oldukça abartmışlar. Artık bir şehir yerine içinde üç şehir bulunduran bir eyalette oynayacağız. Bu da oyunun ne kadar geniş bir yelpazeye yayıldığını gösteriyor.

Bu eyaleti üç şehir olmasına rağmen dört bölümde inceleyeceğiz çünkü bu şehirler arasında aldığınız yollar da hiç kısa sayılmaz doğal olarak yolda uğrayabileceğiniz bir çok bölge olacak:

Los Santos: The Beach, Rodeo, RichMan Country Club, The Market, Los Santos Police Department, Idlewood, Ganton, East Los Santos ve Mulholland.

San Fierro: Juniper Hollow, Downtown, Easter Basin, Doherty, Garcia, Hashburry, Alex's Hotdogs, San Fierro Medical Center, Cluckin' Bell ve Carvin Stadium.

Las Venturas: Blackfield, Rockshore, The Strip, Old Las Venturas Strip, Roca Escalante & Creek ve Las Venturas Airport.

Country & Desert: Blueberry, Palomino Creek, The Farm, Angel Pine, Bayside Marina, World's Largest Cock, Las Barrancas, The Big Ear ve Hunter Quarry.

Görüldüğü üzere oyunun geçeceği alan oldukça geniş ve bunların içindeki bölgelerde çok çeşitli. Şimdi bu bölgeleri biraz tanıyalım.

LOS SANTOS;

The Beach: Hakkında çok fazla konuşmaya gerek var mı? Tabi ki şehrin en canlı ve eğlenceli yeri gündüz olduğu gibi gece de muhteşem bir atmosfere sahip. Şehirde PARTİ'nin hiç bitmediği tek tük yerlerden biri.

Rodeo: Los Santos'un batısında bulunan bu bölge de genelde zengin ve ünlü insanlar bulunuyor bunun dışında bölgede bulunan Rodeo Hotel genelde iş görüşmelerinin yapıldığı bir yer buda buranın bizim için uğrak bir yer olacağı anlamına geliyor.

RichMan Country Club: Tenis ve golf sahasının bulunduğu doğal olarak zenginlerin ağırlıklı olduğu bir bölge.

12/20

The Market: Bu bölgede Home to the Verona Mall and Blastin' Fools Records Company adında bir şirket bulunuyor her ne kadar bu şirket sıradan bir müzik şirketi gibi gözükse de aslında dünya rap piyasasını elinde tutan mafyanın birleşme noktası. Ayrıca bölgede yıllardır yıkılmaya çalışılan bir de otomobil fabrikası var.

Los Santos Police Department: Fazla söze ne hacet potansiyel düşmanlarımızdan bir başkası daha.

Idlewood: Pizzacının, berberin ve dövmecinin bulunduğu bu bölgede oldukça işlek olacağa benziyor. Bu da buradaki suç oranının hiç de küçümsenmeyecek kadar çok olacağını gösteriyor.

Ganton: Şehirdeki bir çok suçlu gibi John da burada yetişmiş. Ciddi sosyal problemlerin, cinayetlerin, araba hırsızlıklarının sıkça görüldüğü bir mekân.

East Los Santos: Şehrin merkezi konumundaki bu yer aslında bütün çetelerin kontrol etmek istediği bölge. Fakat öyle görünüyor ki bu pek mümkün olmayacak. Bölgenin çeteler açısından öneminden söz ettikten sonra biraz da bu bölgeyi bu kadar özel kılanın ne olduğuna bakarsak; bölgede basketbol sahaları, kaykay parkı ve bir de striptiz klüpü bulunuyor. Bunları söyledikten sonra nasıl bir anlam taşıdığı konusunda bir fikir sahibi olmuşsunuzdur sanırım.

Mulholland: Bu tepeye çıkıp şehrin masum görüntüsünü gördüğünüzde gözlerinize pek inanamayacaksınız.

SAN FIERRO;


Juniper Hollow: Geniş yolları ile ünlü bu bölge de Jizzy's pleasure domes adındaki şehrin en ünlü cinsel aletlerini satan dükkanını ziyaret edebilir yada bölgede bulunan diğer büyük yer olan Gant Bridge visitor center'a gidip bir düğün izleyebilirsiniz.

Downtown: Şehrin finans açısından nabzının tutulduğu bölge ayrıca bölge güçlü rüzgarları ile de ünlü.

Easter Basin: Limanların bulunduğu bu bölge Da Nang çetesinin evi gibi ayrıca şehirde görebileceğiniz en acayip yerlerden biri. Çünkü yedek botların durması için konulan limanın hiçbir şekilde ıslatılmaması isteniyor. Peki bu acayipliklerin sebebi ne tabi ki şehire sokulan eroin, silah ya da diğer yasadışı malzemenin hepsinin bu bölgeden girmesi. Kısacası nasıl finans açısından Downtown şehrin nabzını tutuyorsa burası da suç açısından nabzını tutuyor.

Doherty: Burası eskiden kalma endüstriyel bir bölge. Genelde uyuşturucu dağıtıcılarının ve araba hırsızlarının bulunduğu bu bölgede Wangs Car Showroom'dan çalıntı bir araba alabilirsiniz ya da çaldığınız bir arabayı pay n'spray shop'ta boyatıp, burada satabilirsiniz.

13/20

Garcia: Bu bölge San Fierro Rifa tarafından kontrol ediliyor. Ayrıca burası uyuşturucu satıcılarının uluslar arası konumda buluşma noktaları olarak gösteriliyor.

Hashburry: Genelde hipilerin bulunduğu bu bölge bir fuhuş cenneti.

Alex's Hotdogs: Dışardan bakıldığında sıradan bir sosisli satıcısını anımsatsa da buranın sahibi olan Alex şehirdeki elektronik suçların merkezi niteliğini de taşıyor ayrıca hipilerle de arası oldukça iyi bu da bu adamdan uzak durmamız için bir diğer neden.

San Fierro Medical Center: Kuşkusuz GTA serilerindeki en büyük hastane ayrıca bedava tedavi olanağı da olması bir diğer iyilik.

Cluckin' Bell: Şehrin her yanına yayılmış restoranlar zinciri.

Carvin Stadium: Sixty-niners'ın evi ve şehirdeki sporseverlerin uğrak yeri.

LAS VENTURAS;

Blackfield: 1967'den beri 700 hipinin yaşadığı söylenen bu bölge sokak yarışlarının kalbi konumunda. İsterseniz buraya gelip yarışları izleyebilir ya da katılabilirsiniz. Fakat işin ilginç kısmı buranın ismi hala Turning Tricks Bike School olarak geçiyor olması.

Rockshore: İsminden de anlaşılacağı gibi genelde rock saçmalıklarının yoğun olduğu bölge. Aklınıza gelen hemen her yasadışı olay burada gerçekleşmiştir. Ayrıca bölgede birde düğün salonu bulunuyor.

The Strip: Her yaşa ve bütçeye uygun kumarhanelerin olduğu bölge. Ayrıca bölgede bir çok striptiz klüpü de bulunmakta.

Old Las Venturas Strip: 7 gün 24 saat açık olan bu yerde hotdog ya da dondurma yiyerek eski günleri hatırlayabilir ve biraz rahatlayabilirsiniz.

Roca Escalante & Creek: Polis olmak isteyip de yetersiz bulunanların takıldığı bir bölge. Yani burada dolaşırken oldukça dikkatli olmamız lazım. Ayrıca burada bulunan Creek Mall, featuring 'Suburban' ismindeki mağazadan ardadığınız her tür kıyafeti bulabilirsiniz.

14/20

Las Venturas Airport: San Andreas'da bulunan üç hava alanından biri 100'den fazla ülkeye uçuş yapılıyor.

COUNTRY & DESERT;

Blueberry: Aslında buraya şehrin ölü bölgesi diyebiliriz. Çünkü San Fierro'nun yakınlarındaki bu yerde büyük çiftlikler bulunuyor bunun dışında Panopticon adındaki muhteşem şehir manzaralı bir tepe olmasına rağmen burada yaşayan insan sayısı çok fazla değil.

Palomino Creek: Terkedilmiş bir kasaba havası taşıyan bu bölge aslında o kadar da cansız değil. Bölgede bulunan banka çok sık soyuluyor. Ayrıca sürekli açık olan bir de kiliseleri var.

The Farm: İsminden de belli olacağı gibi burası bir çiftlik. Fakat burası genelde bir mezba gibi kullanıldığı için polis yıllardır bunun önüne geçmek istiyor. Çünkü kanın olduğu her yerde olduğu gibi burada da bir çok suç işlenebiliyor.

Angel Pine: Şehrin batı köşesinde bulunan bu sakin kendi halindeki kasabada kamyoncular için uğrak yerler ve bir silah dükkanı bulunuyor. Bu da ister istemez suça davetiye çıkartıyor.

Bayside Marina: San Fierro'nun kuzeyinde bulunan bu bölgeden Gant köprüsünü rahatça görebiliyorsunuz. Ayrıca buradaki su sporları okuluna katılıp yelkenli kullanmayı bile öğrenebilirsiniz.

World's Largest Cock: Dünyanın en büyük ve en gereksiz horozunun bulunduğu yer. Dünyanın her yanından bu horozu görmek için gelenler oluyor.

Las Barrancas: Şehirdeki beklide en kolay suç işlenebilen yer. Çölün ortasındaki bir baraj geçmişi pek parlak olmadığı gibi hala buradaki güvenlik yerlerde sürünüyor.

The Big Ear: Radyasyon yayan koskocaman bir alıcının bulunduğu bölge.

Hunter Quarry: Bende cesetleri nereye gömeceğiz diye düşünüp duruyordum. Öldürdüğümüz cesetlerden kurtulmak için bence çok iyi bir bölge inşaat alanı.

Görüldüğü üzere harita büyük olduğu kadar kapsamlıda bu keşfetmemiz gereken yerlerin sayısını bir hayli artırıyor.

15/20
Silahlar:

GTA: San Andreas
  Knuckle Duster : Ateşli ya da kesici silahınız yoksa yumrukların yerini alabilecek en ilkel silah. Parmaklarınıza geçirdiğiniz bu metal ile yumruklarınız iki kat güçlenecek, bir veya iki vuruşta düşmanınızı yere sereceksiniz. Özellikle arka sokakların karanlık çocuklarının sıkça kullandığı bu silah yakın dövüşte büyük üstünlük sağlar.
     
GTA: San Andreas
  Katana: Ninja olmak isteyeniniz var mı? Tipik bir Japon kılıcı olan "Katana" düşman uzuvlarını kesmek için bire birdir. Tek bir darbesi bile düşmandan bir kova kan çıkarmasına yeterlidir. Bir katana ile neler yapılmaz ki? Keser, doğrar, kıyar. Gangsterlerin en büyük yardımcısı.
     
GTA: San Andreas
  Colt.45: Tüm sokak çetelerinin değişmez silahı, nam-ı diğer tabanca. Standart tabanca olarak oyundaki en güçsüz ateşli silahımız olan Colt.45, basit görevlere mesafe tanımaksızın nişan alma özgürlüğü ile yanımızdan ayırmayacağımız en önemli silahlarımızdan olacak. Özellikle zencilerin bu silahı yan tutarak kullanması racon gereğidir!
     
GTA: San Andreas
  Uzi 9mm: Tam otomatik makineli silahımız Uzi. Motosiklet üzerinde özgürce kullanabildiğimizden dolayı Vice City'de en sevilen silahlardan olan Uzi, yine önemli silahlar arasında yer alıyor. Hafif olmasından dolayı koşmakta problem yaratmadığı gibi, rahatça nişan alıp seri ateş edebilmesi ile özellikle Los Santos çevrelerinin en rağbet gören silahı.
     
GTA: San Andreas
  Ingram Mac 10: MP5 ve Uzi'ye kıyasla daha küçük yapıda olan bu yarı otomatik makineli tüfek, sokakların hatırı sayılır silahları arasındadır. Oldukça seri bir biçimde kurşunlarını düşmanına kusan Ingram, hızlı olmasına hızlıdır ancak etkisi diğerlerine nazaran biraz daha düşüktür. Yine de Ingram sokakların değişmez silahları arasındadır.
16/20
GTA: San Andreas
  Tec 9: Vice City'nin önemli silahlarından olan Tec 9, San Andreas'da farklı bir görünüm kazansa da gücünden ve asaletinden hiçbir şey kaybetmemiş. Ateş gücü olarak Uzi ile Mac 10 arasında bir yerde olan Tec, yüksek mermi depolayan şarjörlere sahiptir. Her çeteye lazım!
     
GTA: San Andreas
  AK-47: Güçlü, hızlı ve vurdu mu deviren, halk arası tabiri ile Kalaşnikof. Yasadışı örgütlerin değişmez silahları arasında olan "Keleş", bir çok ülkenin de göz bebeğidir. Acımasız çete elemanları düşmanlarını AK-47 ile ziyaret ettiklerinde, geride bıraktıkları cesetler, üzerlerindeki mermiler ile kantara konursa en az on kilo ağırlaştıkları tespit edilebilir.
     
GTA: San Andreas
  M-16: Başta Amerika olmak üzere pek ülkenin standart askeri silahı olan M-16, AK-47 ile hemen hemen aynı hasar gücüne sahiptir. Ancak mesafe konusunda çok daha yüksek menzile sahiptir. Her türlü istatistiklere göre; en iyi silah seçeneklerinin başında olan M-16, kendinizi savunmanın kesin yoludur.
     
GTA: San Andreas
  Chrome Shotgun: Mekânınız neresi olursa olsun yakın mesafenin en iyi ateşli silahı Shotgunlardır. Tüm GTA oyunlarında olduğu gibi San Andreas'ta da en klas silahlar arasında olan Shotgun'ın en iyi özelliklerinden biri tek atışta birden fazla düşmana zarar verebilmesidir. Sadece shotgun ile birkaç atışta dayanıklı olmayan araçları patlatmak mümkündür.
     
GTA: San Andreas
  Rocket Launcher: İşte efsanevi silah roketatar veya bazooka! Roketatar bir şehri yerler bir etmenin, sokakları kaos cennetine çevirmenin diğer adıdır. Zincirleme patlamaların ana sebebi olduğu gibi araçlı düşmanların korkulu rüyasıdır. Tek dezavantajı yakın mesafede kendinizin de havaya uçma ihtimalidir. Eh ne diyelim; gülü seven dikenine katlanır!
17/20
Çeteler:

GTA: San Andreas
  Orange Grove: Carl Johnson'ın (CJ) eski arkadaşlarından kurulu olan mahalle çetesi. Uzun süredir sessiz olan bu çete artık Los Santos bölgesinde isimlerini duyurmak için harekete geçerler. Çetenin başında CJ'nin kardeşi Sean "Sweet" Johnson vardır. Çok güçlü olmayan bu çetenin, ismi gibi kendileri de güçlü olan diğer yerel çeteler ile arası bozuktur. Özellikle The Ballas çetesi ile aralarında uyuşturucu konusunda ciddi rekabet olmuştur. En belirgin özellikleri yeşil giyinmeleridir.
     
GTA: San Andreas
  The Ballas: Genelde mor kıyafetleri ve iri yarı üyeleri ile dikkat çeken Ballas çetesi Orange Grove Families ile ciddi problemler yaşamaktadır. Idlewood'un kontrolünü ellerinde tutan Ballas'lar aynı zamanda doğu Las Santos'u ellerine geçirmek için Vagos çetesi ile de savaş halindedir. 70'li yıllardan beri uyuşturucu ve silah satıcılığı, adam kaçırma gibi hizmetlerde bulunmaktadırlar!
     
GTA: San Andreas
  Varios Los Aztecas: Little Mexico'nun sevimli çetesi Varioslar, ağızlarına taktıkları vahşi batı tarzı mendillerle hemen fark edilirler. Los Santos Vagos ile samimi ilişkileri olan bu çetenin, sürekli ateşli silah taşıdığı ve sokak çatışmalarında adlarının sık sık geçtiği görülür. Narkotik birimlerinin korkulu rüyası olan bu çetenin etrafında pek fazla polis bulunmaz.
18/20
GTA: San Andreas
  Los Santos Vagos: Sarı T-shirtleri ile Batı Los Santos'un müdavimleridirler. Sokak çetelerinin önemli isimlerinden olan Vagoslar, Varioslarla birlikte bölgenin tozunu attırırlar. Uyuşturucuyu sever, silah kaçakçılığından hoşlanırlar.
     
GTA: San Andreas
  San Fierro Rifa: Garcia bölgesinin tek hakimi olan karizmatik sokak çetesi, uluslar arası uyuşturucu pazarının hakimi olmak için çalışırlar. Eroin devrinin geçtiğine inanlar Rifa'lar, özellikle kokain ile ilgilenmektedirler. Bu özellikleri ile Meksikalılardan ayrılırlar.
     
GTA: San Andreas
  Triads: San Fierro'nun ve Çin mahallesinin önemli söz sahiplerinden olan örgütün başında Wu Zi Mu isimli mafya babası bulunmaktadır. Las Venturas'ın en önemli kumarhanelerinden olan "Four Dragons Casino"yu yöneten Triad'lar, pek çok çete tarafından saldırılara uğramalarına rağmen dimdik ayaktadırlar. Baş düşmanları Da Nang Boys ile sürekli bir savaş halindedirler.
     
GTA: San Andreas
  Da Nang Boys: Vietnam asıllı gençlerin kurduğu bu sokak çetesi, San Fierro'da hüküm sürerler. Doğu bölgesinin limanını kontrolleri altında bulunduran Da Nang'lar garip giyinimleri ile hemen fark edilirler. Triad'lar ile savaş halinde olan bu çete, oldukça acımasız suikastçılardan kurulmuştur.
19/20
Radyolar:

GTA: San Andreas
  Bounce FM:
DJ: The Funktipus


Kendini Funktipus diye tanımlayan ve her şeyin kötü olduğunu savunan en karamsar DJ. Tamamıyla karamsar şarkılar çalan Bounce FM, sokakta olup bitenlere karşı artık gözünüzü açmanız gerektiğini söyler durur.
     
GTA: San Andreas
  CSR 103:9
DJ: Philip "PM" Michaels


Eğlendirmeyi amaçlayan radyo kanalı. Günümüz müzikleri ile club tarzını bir araya getiren Philip, müziğin ruhun gıdası olduğunu savunur. Philip aynı zamanda cenaze törenlerinde ve nikahlarda da görev yapmaktadır.
     
GTA: San Andreas
  K-DST
DJ: Tommy "The Nightmare" Smith


Tommy Smith 70'li, yılların rock şarkılarını sever. Rock'n roll ve klasik rock müzikleri ile dinleyicilerini havaya sokan Tommy, çatışmalardan evvel araçta dinlenebilecek şarkıları seçer.
     
GTA: San Andreas
  KJah Radio West
DJ: Marshall Peters & Johnny Lawton


Efsaneleşmiş müzik tarzları ile Marshall Law Kingston'dan San Andres'a transfer olmuştur. En iyi dans, reggae, raga şarkılarını çalan kanalda, Marshall ve Johnny hayatta olup bitenlerle ilgili çeşitli konuşmalar yaparlar.
     
GTA: San Andreas
  K Rose
DJ: Mary-Beth Maybell


Kalbi kırık aşk adamlarının kanalı K Rose. Country ve Western müzik tarzını benimseyen kanal en ünlü isimlerin şarkılarını yayınlayarak ün yapmıştır. Rap ile işiniz yoksa iyi bir seçim olabilir.
     
GTA: San Andreas
  Master Sounds 98.3
DJ: Johnny "The Love Giant" Parkinson


Klasiklere unutulmaz bir yolculuğa hazır mısınız? Dünyanın en küçük devi Johnny Parkinson sizi harika bir yolculuğa çıkarıyor. Genelde soft rock tarzını benimseyen DJ sürekli şu mesajı vermektedir; Uzunluk her şey demek değildir.
20/20
GTA: San Andreas
  Playback
DJ: Forth Right MC


Hip-hop'un kralı burada. Liberty City'nin underground'una benzeyen müzik tarzı ile Rap tarihine kısa bir yolculuk. San Andreas'da Rap deyince akla gelen ilk radyo kanalıdır.
     
GTA: San Andreas
  Radio Los Santos
DJ: Julio G


Julio G sokakların müzik tarzını belirler. Batı yakasının tek hakimi olan müzik kanalı çizgi ötesi tarzı ile ilgi çeker.
     
GTA: San Andreas
  Radio:X
DJ: Sage


Tam bir alternatif kanalı. Modern Rock'ın merkezi. Evrimin diğer adı. Böyle bir playlisti daha evvel kimse yapamadı. Dinledikçe insanı özgür bırakan radyo kanalı 'X', DJ Sage ile sizi bambaşka boyuta taşıyacak.
     
GTA: San Andreas
  SFUR
DJ: Hans Oberlander


Kendinizi Alman DJ Hans'ın ellerine bırakın. Underground ve house müziğinin keyfine varın. Kendini DJ'liğe adamış Hans ile bambaşka bir gün yaşayın.
     
GTA: San Andreas
  WCTR Talk Radio

"Atış serbest. Ne istiyorsanız konuşun." kanalı. Bilumum geyik ve boş konuşma için hazır olun.
Yorumlar 2
MK Okuru
MK Okuru 24.06.2025 09:03
Kalan Karakter: 300 Gönder
MK Okuru
MK Okuru 20.02.2016 23:12
Vay be gta 10 çıksın bu oyun unutulmaz. Şahin nasıl efsaneyse san andreasta şahin gibi bir efsanedir.
Doğan görünümlü şan andreas
MK Okuru
MK Okuru 25.06.2019 18:32
aynen
Kalan Karakter: 300 Gönder
İlginizi Çekebilir