Metal Gear Solid 5’te Hala Bir Şeyler Eksik

Metal Gear Solid 5: The Phantom Pain, oyun dünyasında çığır açan bir yapım olarak hatırlansa da ardında büyük bir eksiklik duygusu bıraktı. Hikâyenin yarım kalmış havası, kesilen içerikler ve Konami ile Kojima arasındaki çalkantılı süreç, oyunu bugün hâlâ tartışılan bir eser haline getiriyor. On yıl sonra bile bu eksiklikler, serinin hayranlarının aklındaki en büyük sorulardan biri olmaya devam ediyor.

Metal Gear Solid 5’in Bitmeyen Hikâyesi

The Phantom Pain, 2015’te büyük bir beklentiyle piyasaya çıktı. Oyun teknik olarak övgüler toplasa da, hikâyenin aceleyle toparlandığı ve bazı önemli kısımların kesildiği hemen fark edildi. Koleksiyoncu sürümünde yer alan “Episode 51” videosu, Eli ve çocuk askerlerle ilgili kritik bir bölümü gözler önüne serse de, bu içerik oyuna hiçbir zaman eklenmedi. Bu durum, anlatının eksik kalmasına yol açtı.

Kojima ile Konami arasındaki kopuş süreci de oyunun yarım kalmasına zemin hazırladı. Konami’nin bütçe kısıtlamaları ve hızlı çıkış baskısı, geliştirici ekibi zora soktu. Hideo Kojima’nın isminin kutu tasarımlarından silinmesi ve Silent Hills projesinin iptali, bu dönemin ne kadar çalkantılı geçtiğini gözler önüne serdi. Tüm bu olaylar, Metal Gear Solid 5’in vizyonunun tam anlamıyla hayata geçirilememesine sebep oldu.

Oyunun ikinci bölümü, ilk bölümden alınan görevlerin zorlaştırılmış versiyonlarıyla dolduruldu. Bu yöntem, kesilen içerikleri telafi etmeye yönelik bir çözüm gibi görünse de, oyuncular için tekrar hissi yarattı. Ayrıca “Peace” adıyla bilinen üçüncü bölümün varlığına dair söylentiler, tamamlanmamışlık hissini daha da güçlendirdi. Ancak bugüne dek bu bölümün gerçekten var olduğuna dair kesin bir kanıt bulunamadı.

Her şeye rağmen Metal Gear Solid 5, oynanış mekanikleri, açık dünya tasarımı ve özgün atmosferiyle oyun tarihinin en önemli yapımlarından biri olarak anılıyor. Eksiklikleri, hayranlar için bir hayal kırıklığı yaratmış olsa da aynı zamanda oyunu daha da ikonik kıldı. Bir “Phantom Pain” gibi, var olmayan ama hissedilen bu eksiklik, belki de Kojima’nın istemeden yarattığı en güçlü anlatı unsuru oldu.