"Korkusuz Gormlaith, yüreği savaş için atar."
"Ölümünü izledim kardeşim, inan onun sonunu getireceğiz." dedi Aodray Gormleith'e dönerek.
Kadın gülümsedi ve kılıcını çekti.
"Yiğit Hakon." dedi Ysgramor ortadaki savaşçıya dönerek. Hakon Aodray'a saygılya baktı ve baltasını ortaya çıkarttı.
"Bilge Felldir." diye son savaşçıyı da tanıttı.
"Başınıza bu derdi açtığım içn üzgünüm Ejderdoğan." dedi Felldir samimi bir şekilde.
"Yaptığın şeyi neden yaptığını anlayabiliyorum Felldir." diye karşılık verdi Aodray.
"Şimdi gidin ve başladığınız işi bitirin!" diye sözlerini tamamladı Ysgramor. Aodray,
Dragonbane'i kınından çekti ve dördü beraber kalenin kapısına koştular.
Skyrim'in hatta tüm Tamriel'in kaderini belirlecek savaşa koşuyordu dört savaşçı. Ağır zırhlarının sesleri, attıkları savaş naralarının gücü Sovngarde'ın dağlarında yankılanıyordu. Ejderha köprüsünü geçtiler ve üç tepenin çevrelediği açık alana geldiler. Aodray'ın ruh tuzağı olduğunu anladığı sis, hala vadinin üzerindeydi.
Gormlait kılıcını havaya kaldırıp haykırdı.
"Sonsuz bekleyişimiz sonunda bize savaşın yolunu gösterdi! Alduin'in kıyameti, onun ölümü ya da bizim ölümümüz!
"Önce sisten kurtulmalıyız!" dedi Felldir. "Çığırışları birleştirin!
"LOK-VAH-KOOR!"
Dört savaşçı aynı anda bıraktı çığırışı. Sis dağıldı ve vadi yeniden eski görüntüsüne kavuştu. Fakat, uzun sürmeyecekti. Korkunç bir gürleme duyuldu ve sis geri geldi. Alduin'in tuzağı yeniden Sovngard'ın üzerine çöktü.
"Bir kez daha!"
Sis ikinci kez dağıldı ama Alduin'in sesi de ikinci kez duyuldu.
"VEN-MUL-RIIK!"
"Güçten düşecek gibi görünmüyor!" dedi Hakon. "Gormleith?"
"İnancınızı koruyun kardeşlerim." diye karşılık verdi Gormleith. "Gücü zayıflıyor, son bir kez daha..."
Üçüncü de olmuştu. Alduin'in büyülü sisi tamamen dağılmıştı. Şimdi Sovngarde'ın ruhları hapsoldukları kaleden dışarıya çıkabilirlerdi.Ama onlar çıkmadan önce hala görülmesi gereken bir hesap vardı. Karanlık şekil tam üstlerinde belirdiğinde hepsi birden gözlerini yukarıya dikmişti.
"Seni bekliyordum Dovahkiin!" dedi Alduin ona bakarak.
"Bu sefer kaçmana izin vermeyeceğim Alduin!" diye bağırdı Aodray.
Gökyüzü şekil değiştirdi ve tıpkı Dünyanın Boğazı'nda olduğu gibi kor halinde kayalar üzerlerine yağmaya başladı. Kayalardan kaçmak zor olmasa da, Alduin'in büyüsü hedeflerine odaklanmalarını engelliyordu. Alduin ise nefesini rastgele bir biçimde üzerlerine kusuyordu.
Bir buz dalgası hızla Aodray'ın üzerine geldiğinde Felldir araya girdi ve yaptığı kalkan büyüsüyle onu korudu. Teşekkür etmeye zaman yoktu. Bir an önce Alduin'i yere indirmeleri gerekiyordu.
Aodray Ejder-Çeken çığırışını ejderhaya yolladı. Mavi ışınlar Alduin'e çarpar çarpmaz onu aşağıya çekmeye başlamışlardı. Alduin, doğal olarak büyüye direnemedi ve gümbürtle yere düştü.
Doğruldu ve hamlesini Aodray'a doğru yaptı. Zaten diğerleriyle ilgilendiği pek söylenemezdi. En başndan beri tek hedefi Ejderdoğan'dı.
"WULD-NAH-KEST!"
Alduin'in çenesi boş havanın üzerine kapanmıştı. Hedefi metrelerce uzakta yeniden belirmişti. Bu sefer nefesiyle ona ulaşmayı denedi.
"Bu savaşta biz de varız Dünya-Yiyen!" diye haykıran Hakon, savaş baltasını Alduin'in boynuna sapladı. Ejderhanın pulları, savaşçının baltasından daha sert olmasına rağmen ejderha acıyı hissetmişti. Kanadını savurdu ve Hakon'a vurdu. Darbeyle beraber Hakon epeyce uzağa uçmuştu.
Onun kıvranan bedenini gören Aodray, kılıcını hiddetle savurdu. Kılıç Alduin'in boynuzuna gelmişti. Olayın asıl ilginç kısmıysa boynuzun koparak yere düşmesi olmuştu.
"Sen neyi ele geçirdin ölümlü?" diye acıyla böğürdü Alduin.
Kılıcını daha önce hiç demene şansı olmamıştı. Delphine'in onun için getirdiği kılıç kolaylıkla Alduin'i kesebilmiş, zarar verebilmişti. Kılıcın üzerinde alevler belirmeye başladığında, elindekinin ne kadar özel bir nesne olduğunun fakına vardı. Üstelik aynı alevler Alduin'in bedeninde de ortaya çıkmaya başlamıştı.
"Dragonbane..." dedi Alduin kılıca bakarak. Bu sakin duruşunun ardından öfkeyle alevlerini Aodray'a yolladı.
Kaçacak zaman yoktu. Sanki Olduğu yere yapışmıştı. Ejderhanın nefesi hiç beklemediği bir anda ortaya çıkmıştı. Kendini kenara atmaya çalışsa da başarılı olamadı ve ateş topu ona olanca şiddetiyle çarptı.