Dağ, tepe, bayır demem ezerim!
İlk oyunun en büyük eksikliği parkur sayısının azlığıydı. Bir de oyun oldukça
uzun olduğu için maalesef bir zaman sonra sürekli aynı yerlerde yarışmak zorunda
kalıyorduk. Dolayısıyla bu durum oyunun bir müddet sonra sıkmasına sebep
oluyordu. Yeni oyunun ilk tanıtım gösterisinde ise, ilk olarak bu konuya
değinilmişti ve Pacific Rift’te tam 16 farklı yarış parkuru yer alacağı
belirtildi. Bu cidden bir yarış oyunu için çok iyi bir rakamdı ve oyuna
başladığımızda bu mekanların tam bir sanat eseri olduğunu rahatlıkla fark
ediyoruz. Sonuçta devasa bir ada da yer aldığımız için, mekanlar da bir o kadar
devasa alanlardan oluşuyor. Mesela koca bir uçurumun kenarında, yanar dağın
kıyısında, sık ağaçların olduğu ormanlarda, deniz kıyılarında, bataklıklarda,
nehirlerde yani gerçekten çok etkileyici yerlerde yarışıyoruz. Bu yüzden Pacific
Rift, parkur yönünden ilk oyunun çok önünde yer alıyor. Öyle ki, oyunun yarısına
geldiğiniz de dahi, daha yarışmadığınız yerler olabiliyor ve bu konuda
yapımcılar gerçekten harika bir iş çıkarmış.
Tabii bu durumun ilk oyunla benzer tarafları da bulunuyor. Örneğin hala tüm
pistler birden fazla farklı yolu içinde barındırmaya devam ediyor. Hatta bazı
parkurlar için de 4-5 tane farklı yol görmek mümkün. Ayrıca bu yollar sadece
kestirme ya da yolu uzatma şeklinde yer almıyor. Yarıştığımız her mekanda,
farklı çeşitte yollar mevcut. Bunlar geniş su birikintileri, çamurlar,
bataklıklar, dar yollar, taşlı tepeler gibi çeşitlere ayrılıyor ve sizde
altınızdaki araca en doğru yolu bularak ilerlemeye çalışıyorsunuz, aksi halde
aracınız o yolda gitmekte zorlanıyor hatta durma noktasına dahi gelebiliyor.
Dolayısıyla rakipleriniz tarafından geçiliyor, hatta geçilmekle de kalmayıp,
eğer arkanızda Big Rig veya Monster Truck araçlarından biri yer alıyorsa, bir
anda parçalanmış bir araçla baş başa kalabiliyorsunuz ve bu durum sizin daha da
geriye düşmenize sebep olabiliyor. Bu konuda birkaç örnek vermek gerekirse,
mesela altınızda Rally Car sınıfından bir araç varsa ve siz su birikintisine
girdiğiniz takdirde, aracınız oldukça yavaşlayıp gitmekte zorlanıyor. Big Rig
sınıfından bir kamyonu sürerken dar yerlere girdiğiniz takdirde, aracın manevra
kabiliyeti iyi olmadığı için anlık zamanlamaları başarılı bir şekilde yapamıyor
ve çarpabiliyorsunuz. O yüzden oyunun bu yönü de çok başarılı bir şekilde
yansıtılmış, araçlar ve yollar birbiriyle ciddi derecede uyumlular, eğer sizde
buna dikkat ederseniz oyundan aldığınız zevk katlanıyor.
Hazır araçlardan bahsetmişken, bu konudaki detaylara da inebiliriz diye
düşünüyorum. Oyunumuz da Bike, ATV, Buggie, Rally, Racing Truck, Mudplugger, Big
Rig ve Monster Truck olmak üzere toplam 8 farklı araç kategorisi yer alıyor. Her
türün içinde de çok sayıda farklı araçlar var ki, bu sayı ciddi anlamda tatmin
edici düzeyde olmuş. Ayrıca ilk oyunda olmayan dev yaratıklar olan Monster Truck
araçları da eklenerek oyuna renk gelmiş, heyecanı iki kat artmış diyebilirim.
Monster Truck’ları sürmek fena halde zevkli, önünüze çıkan hiçbir şeyin engel
taşımadığını bilmek, siz de garip bir psikopat ruhu oluşturabiliyor. Tabii şimdi
bu durumun diğer araçları dezavantajlı konuma sokup sokmadığı merak edilebilir.
Şöyle açıklayayım, oyundaki araçların ne yapabildikleri, başka bir değişle
yetenekleri çok iyi kavranmış. Evet, Monster Truck çok güçlü, hemen hemen hiçbir
şey önünüzde engel değil, fakat yavaş, ağır ve dolayısıyla manevra kabiliyeti
çok başarılı değil. Eğer altınızda bir motor varsa, o aracın hafifliğinden ve
manevra kabiliyetinden yararlanarak çok kolay bir şekilde Monster Truck’ı geride
bırakabiliyorsunuz.
Diğer araçlarda müthiş başarılı bir şekilde yansıtılmış oyuna. Mesela, Big Rig
türünden bir kamyonu kullanıyorsanız, tekerleklerin her daim yere bastığından
emin olmanız gerekli, çünkü kamyonlar ağır, hantal ve dengesiz araçlar olduğu
için, oyundaki parkurların bir çoğunda çok yüksek yerlerden hatta uçurum
diyebileceğimiz noktalardan atladığımızdan, bu gibi noktalarda kullandığınız
kamyonun hakimiyetini kaybetmek içten bile değil, o yüzden bu tip seçimlerden
kaçınıyoruz. Aynı şekilde sık bitki örtüsüne sahip bir ormana girdiğiniz zaman
kesinlikle küçük araçları takip etmemeniz gerekiyor yoksa sonu büyük çapta bir
facia ile sonuçlanabiliyor.